Ermenistan’ın Yeni Saldırı Stratejisi

Ermenistan’ın Yeni Saldırı Stratejisi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

12 Temmuz Pazar günü Azerbaycan ile Ermenistan sınırında Ermeni birliklerinin saldırısıyla çatışmalar çıktı. Çatışmalar iki ülke arasındaki Tovuz bölgesinde yaşandı. Türkiye, Ermenistan’ın provokatör eylemlerine son vermesi çağrısında bulunarak Azerbaycan’a her türlü desteği vereceğini açıkladı. Minsk Grubu’nun üyesi olan ABD de ateşkesin korunması çağrısında bulundu ve arabuluculuk yapabileceğini söyledi. İran da taraflar arasındaki çatışmaları sona erdirmek için arabuluculuk yapabileceğini açıklarken Rusya ise çıkan çatışmalardan üzüntü duyduğunu ve durumun istikrara kavuşturulması için taraflara destekte bulunabileceğini, arabuluculuk yapabileceğini ifade etti.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan son çatışmaların daha önceki olaylardan farklı olarak Ermenistan işgalinde olan Dağlık-Karabağ bölgesinde değil Azerbaycan ile Ermenistan’ın resmî sınır bölgesinde gerçekleşmesi dikkatleri çeken önemli bir husustur. Bu da söz konusu çatışmanın boyutunu değiştirmektedir. Nitekim Ermenistan’ın askerî müttefiki olan Rusya’nın politikasını doğrudan etkilemektedir. Ermenistan’ın savaşı tetiklemesi Rusya’yı söz konusu savaşın içine çekebilir.

Olaylardan yaklaşık bir ay önce 10 Haziran Çarşamba günü Ermenistan Savunma Bakanı David Tonoyan ülkesinin yeni “Askerî Stratejik Vizyon Belgesi”ni açıkladı. Belge’nin bir kısmını kamuya duyuran, bir bölümünün ise güvenlik gerekçesiyle gizli kalacağını ifade eden Tonoyan, Ermenistan’ın dış savunma konusunda olumlu gelişmeler yaşamadığını ve askerî nitelikli tehditlerin devam ettiğini ileri sürdü. Tonoyan, yeni stratejik Belge’nin asıl amacını “Düşmanın saldırı amaçlarını ve kapsamlı savaş başlatma isteğini kırmakla kalmayıp düşmanın savaşı yürütme olanağını ortadan kaldırmak.” olarak vurguladı. Ermenistan’ın askerî, siyasi ve ekonomik sorunlarını çözmesi için savunma pozisyonunu bırakarak saldırgan bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini ileri sürdü. Yeni Stratejik Vizyon Belgesi’ne göre belirtilen amaçlara ulaşılması için iki yol izlenmeli. Bunun birinci ayağı Ermenistan ordusunun saldırı birimlerini güçlendirmek. Tonoyan’ın ifadelerine göre silahlı kuvvetlerin yeniden donatılması sürecine çoktan başlanmıştır. Ancak sadece savunma silahları değil düşmanı kendi topraklarında mağlup edebilmek için modern ve çeşitli saldırı silahlarına ihtiyaç vardır. Saldırı uçaklarının, uzun menzilli ve yüksek hassasiyetli füze sistemlerin alımları devam etmektedir.

Son beş sene içerisinde Ermenistan en fazla silahlanan ülkeler arasında yer aldı. 2019’da Ermenistan’ın savunma harcamaları bir önceki yıla göre %26 artarak 630 milyon dolara ulaştı. Aralık 2019’da Rusya’dan ilk defa çok yönlü Su-30SM saldırı uçakları edinen Ermenistan, taraflar arasında yapılan anlaşma çerçevesinde bu alımları devam ettireceğini açıkladı. Ayrıca 7 Mayıs 2020 tarihinde Ermenistan Savunma Bakanlığından gelen açıklamaya göre S-300 hava savunma sistemlerinin yanında Rusya’dan alınan TOR-M2KM ve Osa-AK uçaksavar füze sistemleriyle Ermenistan üç kademeli hava savunma sistemlerini konuşlandırma sürecini tamamlamıştır. Yeni Stratejik Vizyon Belgesi’nin ikinci ayağı, var olan askerî ittifakları güçlendirmeyi ve müttefiklerin sayısını artırmayı hedeflemektedir. Ayrıca ittifak ve ortaklarıyla askerî ve askerî-teknik ilişkileri daha da yoğunlaştırmayı planlamaktadır.

Yeni Stratejik Vizyon Belgesi’nin de gösterdiği gibi Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarının birkaç stratejik nedeni olduğu söylenebilir. Öncelikli olarak Rusya’nın sağladığı savunma ve saldırı silahları, göreceli de olsa savunma gücünü artıran Ermenistan’ı cesaretlendirmiştir. İkincisi, Ermenistan giriştiği provokatif eylemlerle Rusya’nın ve üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütünün (KGAÖ) kendisine olan desteğini ölçmeye çalışmaktadır. KGAÖ’nün, planladığı olağanüstü toplantısını ertelemesi ve ardından Ermenistan’ın KGAÖ temsilcisinin “Bu süreç KGAÖ ve üyeleri için bir sınavdır.” açıklamasında bulunması Ermenistan’ın istediği desteği alamadığını ve bundan da rahatsız olduğunu göstermektedir. Üçüncüsü, yeni Ermenistan hükûmetiyle Rusya arasında belli bir mesafenin olduğu bilinmektedir. Askerî ve ekonomik olarak Rusya’ya bağımlı olan Ermenistan bundan kurtulmanın yollarını aramaktadır. Ermenistan, Rusya’dan istediği desteği elde edemezse farklı ortaklarla ilişkisini geliştirmenin yollarını arayacaktır. Bunların başında Fransa’nın geldiğini söyleyebiliriz. ABD ve Rusya gibi Minsk Grubu’nun daimî üyesi olan Fransa, ortaya çıkan çatışmayla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı. Bu süreçte Ermenistan Rusya’dan uzaklaşmak isterken Fransa, Türkiye’nin komşusu olan Ermenistan üzerindeki etkisini artırmak isteyebilir. Ayrıca Fransa, Kafkasya’daki istikrarsızlığı Türkiye’nin Libya sürecinden uzaklaşması için bir fırsat olarak görebilir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu provokatif eylem karşısında geri adım atması karşı tarafı cesaretlendirecektir. Türkiye’nin şu ana kadar olduğu gibi bu konudaki kararlı duruşu hem Kafkasya’da hem de Akdeniz’deki karşı aktörleri caydırmak açısından önemlidir. Diğer taraftan Kafkasya’da meydana gelebilecek istikrarsızlık, Fransa’nın beklentilerinden farklı olarak ne Türkiye’nin ne Rusya’nın ne de ABD’nin çıkarınadır. Rusya, Libya konusunda Türkiye’yle orta yol bulmaya çalışırken Rusya’nın desteğini elde edemeyen Ermenistan’ın Azerbaycan karşısında başarı kazanması düşük ihtimaldir.