Riyad-Şam Yakınlaşması

Riyad-Şam Yakınlaşması
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Ramazan Bayramı’ndan sonra Mayıs 2021’in son haftalarında Suudi Arabistan, Şam Büyükelçiliğini yeniden açacak. Büyükelçiliğin açılışına Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan el-Suud’un da katılması bekleniyor. 2011’de Suriye’de başlayan hükûmet karşıtı protestoların ardından Suudi Arabistan; Suriye muhalefetine destek vermiş, Kasım 2011’de Suriye’nin Arap Ligi üyeliğinin durdurulmasını sağlamış, Şam’la diplomatik ilişkisini keserek ekonomik ambargoya katılmıştı.

3 Mayıs’ta Suudi Arabistan İstihbarat Başkanı Halid el-Humeydan, Şam’a gayriresmî bir ziyarette bulundu. Humeydan ve Esed arasında yapılan görüşmede taraflar, ilişkileri normalleştirmek için bir anlaşmaya vardı. Humeydan’ın, Suriye’yi en kısa zamanda Arap Liginde görmek istediklerini ve Cezayir’de gerçekleşecek ilk zirvede onların da yer almasını beklediklerini ilettiği belirtilmektedir. Suudi Arabistan, desteklediği Suriye muhalefetine desteğini tamamen kesmiş ve Riyad’daki ofisini kapatmıştır.

Orta Doğu’da yeni bir ilişki biçimi aranmaktadır. Suudi Arabistan’la birlikte Şam’la ilişkilerini kesen BAE, 2018’de Suriye’deki büyükelçiliğini tekrar açmıştır. Arap ülkeleriyle diplomatik ilişki kuran İsrail, Rusya’nın ara buluculuğuyla Şam’la ilişkilerini düzeltmek için girişimlerde bulunmuştur. Katar, Suriye barış sürecine dâhil olmak için Türkiye ve Rusya’nın onayını almış durumda. ABD, Nükleer Anlaşma’ya geri dönülmesi için İran’la müzakereler yürütüyor. Türkiye hem Mısır hem de Suudi Arabistan’la ilişkilerini düzeltiyor. Suudi Arabistan ile İran arasında da normalleşme çabaları var. Suudi Arabistan’ın Suriye’yle ilişkilerini düzeltme çabası da bu sürecin bir parçasıdır.

2011’den beri Suriye muhalefetine verdiği destek, Suudi Arabistan’ı Suriye’de güçlü bir pozisyona getirmedi. Suriye muhalefetinin önemli bir kısmı, Türkiye’nin koruması altına girdi. Riyad, Suriye’nin siyasi olarak yeniden yapılanma sürecinin de dışında kaldı. Kendisini Arap ülkelerinin lideri olarak gören Suudi Arabistan’ın, Arap dünyası için ciddi öneme sahip olan Suriye’de en az etkiye sahip olması, Riyad tarafından kabul edilemez olarak görülmektedir. Suriye muhalefeti üzerinden bir güç elde edemeyen Riyad, bunu Şam’la ilişkilerini düzelterek yapmaya çalışmaktadır.

Suudi Arabistan’ın Şam’la yakınlaşma çabası aynı zamanda İran’la bölgede yürüttüğü rekabetin de bir parçasıdır. Bu yakınlaşma, İran’ın Şam rejimi üzerindeki etkisinin azalması anlamına gelmekledir. Şu an Şam üzerinde etkili olabilecek iki aktör var: Rusya ve İran. ABD-İran görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanması ve İran’a yönelik yaptırımların kalkması durumunda Tahran, bu süreçten güçlü çıkacaktır. Tüm bu gelişmelerle birlikte Suudi Arabistan, Yemen’de de bir barış istiyor ancak bunun için taviz vermek durumunda kalacak. Suudi Arabistan’ın 2015’ten beri burada yürüttüğü savaşın maliyeti hem yüksek olmuş hem de Riyad istediği hedefe ulaşamamıştır. Buna karşın İran, Yemen’de güçlenmiştir. Yemen’de yapılacak bir barış, Husiler’in dolayısıyla da İran’ın pozisyonunu güçlendirecek. ABD-İran görüşmeleri ve Yemen konularında başarısız olan Riyad, Suriye cephesinde bunu telafi etmeye çalışmaktadır. İran’a karşı yürüttüğü siyasi rekabetin, silahlanmanın ve dolaylı savaşın maliyeti de yüksek oldu ancak siyasi bir başarı getirmedi. Suudi Arabistan için en olumlu gelişme, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Nükleer Anlaşma’dan ayrılarak İran’ın ekonomik olarak zayıflatılmasıydı. Fakat bu strateji de Suudi Arabistan’ın güvenlik risklerini artırdı.

Sonuç olarak Suudi Arabistan, dış politika yöntemini değiştirmekte, çatışmacı yaklaşımdan uzaklaşarak diplomasiye ağırlık vermeye çalışmaktadır. Şam rejimi de uluslararası alanda ilişkilerini yeniden kurmayı, ekonomik ambargodan kurtulmayı, meşru bir aktör olarak yeniden tanınmayı ve üzerindeki İran etkisini azaltmayı amaçlamaktadır. Riyad ile Şam’ın örtüşen çıkarları, bu iki ülkenin yakınlaşmasını olanaklı kılmaktadır.