Hasan Nasrallah’ın Son Mesajı: Zamana Yayılan Savaş
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah 3 Ocak tarihinde Irak’ta ABD saldırısı sonrası hayatını kaybeden Kasım Süleymani, Ebu Mehdi el-Mühendis ve yanlarında bulunan diğer kişilerin ölümünün haftası anısına 12 Ocak’ta yeni bir konuşma gerçekleştirdi. Nasrallah’ın konuşmasının ana başlıkları; Kasım Süleymani’nin varlığının Lübnan ve bölge için önemi, İran tarafından Irak’ta bulunan ABD üssü Aynu'l-Esed’e düzenlenen saldırının anlamı ve daha önce üzerinde önemle durduğu “adil kısas” oldu.
“Kudüs Güçleri komutanı olunca bizzat kendisi buraya Lübnan’a geldi bizi beklemedi. [İsrail’e karşı] 2006 savaşında da Beyrut’a geldi. Kendisine bu tehlikeli dedik ancak dinlemedi ve tüm savaş boyunca burada bizimle kaldı.”, “İsrail, DEAŞ’a karşı savaşımızdan sonra artık bizim caydırıcılığımızın ne boyutlara vardığını gördü. Bu durum İsrail’in varlığı için bir tehdide dönüştü. İşte bunlar Süleymani’nin sayesinde gerçekleşti.” sözleriyle Nasrallah, Süleymani’nin Lübnan için taşıdığı anlamı anlatmayı hedefledi. Nasrallah bu sözleriyle DEAŞ ve İsrail’i eşitleyerek bir anlamda Süleymani’nin Müslüman, Hristiyan ve Dürzi olsun bütün Lübnan toplumu için bir anlam ifade ettiğini temellendirmeye çalıştı.
Süleymani’nin varlığının bölgesel önemine de değinen Nasrallah, sık sık Süleymani’nin DEAŞ’a karşı verdiği mücadeledeki kilit önemine vurgu yaptı. “DEAŞ’a karşı ilk günden beri Iraklıların yanındaydı. El-Mühendis bu savaşta önde gelen komutanlardan birisiydi. DEAŞ, Irak’ta yenilmeseydi Suriye de giderdi. Körfez ülkeleri ve Türkiye de tehlike içerisinde kalırdı.” sözleriyle Süleymani ve el-Mühendis’i sadece İran ve direniş cephesi için değil aynı zamanda Orta Doğu’da bütün sınırları aşan “fedakâr komutanlar” olarak tanımlamak istedi. Başka bir deyişle Nasrallah, bölge ülkelerine ve halklarına Süleymani saldırısı ile alakalı ABD ile girdiği yeni gerilimde, “direniş ekseni”ne karşı oluşacak tavırda DEAŞ’a karşı mücadelelerinin göz önünde bulundurulmasını isteyerek sempati toplamayı hedefledi.
Nasrallah “ABD, Aynu'l-Esed ve Erbil’e yapılan misilleme saldırılarının hedeflerine tam isabetle ulaştığını kabul etti. Kayıp yok diyerek de bu tokadı geçiştirmeye çalıştı. Bu saldırı İran’ın cesaretini gösteriyor. Kim 2. Dünya Savaşı’ndan sonra saldırabildi bu ABD üssüne? Kim cesaret edebilir buna başka? Bu saldırı İran’ın gücünü gösterdi.” sözleriyle saldırının sofistike olduğunu ABD’lilerin sözleriyle kanıtlama yoluna gitti ve ötesinde 8 Ocak günü Irak’ta iki ABD üssünü hedef alan İran saldırılarını küçümseyen ve başarısızlıkla suçlayan sair cenahlardan gelen demeçlere tarihsel düzlemde yaptığı karşılaştırmalarla yanıt vermeye çalıştı.
“Adil kısas tek bir operasyon değil bir yoldur. İmam Hamenei’nin dediği gibi bu yolun sonu ABD güçlerinin bölgeden sürülmesidir.” sözleriyle Nasrallah, İran ve müttefiklerinin son bir haftada sürekli dile getirdiği “ana hedefin” bir önceki konuşmasında olduğu gibi altını çizerek, bu hedefin gerçekleşmesinin zaman alabileceğini taraftarlarına yansıtmış oldu. Nasrallah’ın konuşmasının devamı “adil kısas” için askerî seçeneklerin dışında psikolojik baskı stratejilerini de içerdi. Nasrallah’ın Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi eski başkanı Mesut Barzani’ye hitaben “Süleymani senin çağrına yanıt veren tek kişiydi. Süleymani ve Hizbullah DEAŞ tehdidini bertaraf etmek için senin yardımına koştu. Bunu geri ödemek için şimdi sıra sende. ABD’lilerin Irak’tan ve bölgeden sürülmesine katıl.” sözleri Nasrallah’ın Irak Meclisi’nin aldığı “ABD çekilsin” kararından önce meclis üyelerine verdiği mesajı hatırlattı. Kısacası Nasrallah’ın konuşması, Kasım Süleymani’nin yokluğunda ve Haşdi Şabi’nin ciddi yara aldığı bu dönemde bölge siyasetine ve özellikle Irak’a daha fazla müdahil olacağını göstermiş oldu.