Putin’in Ortadoğu Ziyaretleri
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 11 Aralık Pazartesi günü önce Suriye’yi sonra Mısır ve Türkiye’yi ziyaret etti. Bu ziyaretler Cenevre’de Suriye barış görüşmelerinin devam ettiği ve Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı bir ortamda gerçekleşmiş olması açısından büyük önem taşımaktadır.
İlk durağı olan Suriye’de Rusya’nın Hmeymim Hava Üssü’nde bir açıklama yapan Putin, Rus Hava Kuvvetleri’nin görevini başarıyla tamamladığını, Suriye’deki tüm terör unsurlarının ortadan kaldırıldığını ve dolayısıyla da askerî birliklerin geri çekilme zamanının geldiğini ifade etti. Bu açıklamanın ardından Putin-Esad görüşmesi gerçekleşti.
Genel olarak bakıldığında Putin’in Suriye ziyaretinin amaçları şöyle sıralanabilir: Birincisi, Suriye savaşında kazanan tarafın Rusya olduğunu ilan ederek ülkenin uluslararası saygınlığını artırmak. İkincisi, Rusya’nın Hmeymim ve Tartus’taki askerî üslerini ve danışmanlık yapan askerî personelini Suriye’de muhafaza edeceğini açıklamak ve Doğu Akdeniz’de kalıcı bir güç olmak. Üçüncüsü, Suriye’de kalıcı barış sağlanıncaya kadar Esad rejimiyle işbirliğini sürdüreceğini göstermek. Dördüncüsü ise Suriye savaşında siyasi çözüm sürecine geçme vaktinin geldiği mesajını vermek.
Putin’in ziyaret ettiği ikinci ülke Mısır’dı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’yle bir araya gelen Putin, görüşmeler sonrasında Rusya-Mısır kapsamlı nükleer enerji anlaşmasını imzaladı. Bu anlaşmaya göre Rusya, Mısır’ın Akdeniz kıyısında 2026 yılında faaliyete başlaması planlanan dört nükleer reaktör inşa edecek ve söz konusu reaktörler için yakıt sağlayacak. Bu anlaşmayla Rusya, nükleer teknoloji gibi stratejik bir alanda Mısır’la uzun vadeli işbirliğini başlatmış oldu. Putin ile Sisi’nin görüştükleri konulardan biri de Mısır’ın askerî üsleri ve hava sahasının Rusya tarafından kullanılmasıyla ilgiliydi. Zira Rusya 1950-70’li yıllardaki Sovyetler Birliği-Mısır ilişkisini yeni dinamiklerle canlandırmaya çalışmaktadır. Ayrıca Rusya Akdeniz’de artırmaya çalıştığı etkisini Suriye’yle sınırlı tutmak istememektedir. Mısır’la askerî-teknik alanda sıkı işbirliği kurma çabasında olan Rusya, bunu başarması durumunda Akdeniz bölgesinde önemli etkiye sahip olacaktır.
Mısır’dan sonra Türkiye’ye gelen Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir araya geldi. Erdoğan-Putin görüşmesinin ana konusu enerji alanında işbirliğini artırmak, ikili ilişkileri güçlendirmek, Suriye krizinin çözümündeki işbirliğini sürdürmek ve bölgesel istikrarın sağlanmasında ortak hareket etmekti. Bilindiği gibi 2016’da taraflar arasında imzalanan anlaşmayla Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı projesinin inşası başlatılmıştı. Bu alanlardaki işbirliği Türkiye-Rusya diyalogunun sürdürülmesi ve taraflar arasındaki rekabetin azaltılması açısından önemli görülmektedir.
Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir yere sahip olan diğer konu ise askerî-teknik alandır. Türkiye uzun zamandır Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerinin alımıyla ilgili görüşmeler yürütmektedir. Türkiye S-400 hava savunma sistemlerinin hazır alımının yanında bu sistemlere ait teknolojisinin de transferini ve hatta Türkiye’de ortak üretimini istemektedir. Rusya S-400 hava savunma sistemlerinin Türkiye’ye satılmasında herhangi bir sakınca görmemekle birlikte, teknoloji transferi noktasında stratejik çıkarların gözetileceğini ifade etmektedir.
Putin’in Ankara ziyaretinin bir diğer amacı ise Suriye’de siyasi çözüm ve yeni anayasa çalışmaları hakkında fikir alışverişinde bulunmaktı. Rusya, Cenevre görüşmelerinin, daha önce olduğu gibi, olumlu sonuç vermemesi durumunda Suriye barış sürecini Astana üzerinden sürdürmeyi istemektedir.
İki ülke ilişkilerindeki pozitif gelişmelere rağmen PYD meselesi Türkiye-Rusya arasında sorun olmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi Türkiye Rusya’nın PYD’yi desteklememesini, Suriye barış sürecine herhangi bir şekilde dahil edilmemesini ve kendisine bu yönde garanti verilmesini istemektedir. Türkiye, ABD’nin mutlak desteğine sahip PYD’nin bir de Moskova’dan destek almasını engellemeye çalışmaktadır. Ancak Rusya PYD konusunda Türkiye’ye herhangi bir garanti vermekten uzaktır. Rusya takip ettiği bu politikayla Ankara’ya karşı pazarlık gücünü artırmaya ve Ankara’yı mevcut işbirliğini sürdürmeye mecbur etmeye çalışıyor. Fakat aynı zamanda Rusya PYD’yi kendi saflarına çekerek örgüt üzerinde etkisini artırmayı hesaplıyor. Rusya, bu şekilde Şam Rejimi ile PYD’yi uzlaştırmanın daha kolay olacağını düşünüyor. Rusya’nın örgüt üzerindeki etkisini artırması, ABD’nin Suriye’deki gücünün azalması anlamına gelecektir ancak diğer taraftan Moskova’nın desteğini alacak bir PYD Ankara-Moskova’nın işbirliği önündeki en büyük engellerden biri de olacaktır.
Sonuç olarak, Rusya bölgede ABD’nin aleyhine gelişen ortamda, orta vadede ikili ilişkilerini güçlendirerek ve çatışma alanlarında barışın sağlanmasında aktif rol üstlenerek Ortadoğu’nun kilit aktörlerinden biri olmaya çalışmaktadır. Uzun vadede ise ABD’nin bölgedeki etkisini zayıflatmayı, Türkiye üzerinden NATO’yu içten bölmeyi, Suriye üzerinden Akdeniz’deki stratejik konumunu güçlendirmeyi, Mısır üzerinden Suriye’deki askerî varlığının güvenliğini sağlamayı ve Türkiye’yi dengelemeyi amaçlamaktadır.