İran’da Belediye Meclisi Seçimleri

İran’da Belediye Meclisi Seçimleri
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da 19 Mayıs Cuma günü cumhurbaşkanlığı ve belediye meclisi seçimleri birlikte gerçekleştirilecektir. Gözlemciler ve aktörler açısından iki seçim eşit derecede önemli görülmemektedir. Hem reformistler hem muhafazakârlar iktidarı ele geçirerek projelerini gerçekleştirmek istediklerinden dolayı açık şekilde cumhurbaşkanlığı seçimlerine ağırlık vermektedirler. Ülkedeki siyasal topluluk açısından ise belediye meclisi seçimleri, sivil toplumun daha güçlü ve aktif hale gelmesi için kritik öneme sahiptir. Bundan dolayı yerleşik düzen ile sivil toplum arasında aracı bir kurum olarak belediye meclislerinin güçlendirilmesi İran’daki demokratikleşme çabalarına önemli katkı verme potansiyeli taşımaktadır.

İslam Devrimi’nden sonra yönetime katılım, halkın kendi kaderinin belirlendiği süreçlere iştirak etmesi ve genel hak ve özgürlüklerin korunması toplumsal talepler arasında yer almıştır. Nitekim Devrim Konseyi 1979 yılı temmuz ayında 17 maddeden oluşan Yerel Konseyler yasasını onaylamış ve aynı yılın ekim ayında da Bakanlar Kurulu; belediye meclisi seçimine ve yönetimine ilişkin tasarıyı onaylamıştır. Yerel konseylerin kanunlaşmasının ardından 1979’da belediye meclisi seçimi yapılmıştır. Başlangıçta iki sene görev yapması öngörülen bu meclisler anayasanın onaylanmasıyla işlevsizleşmiş ve bir yıldan daha az bir zaman içerisinde lağvedilmiştir. Buna rağmen anayasayı hazırlayanların şûralara verdiği önemden dolayı anayasanın 7. bölümü, yani 100’den 107’ye kadar olan maddeleri, belediye meclislerine ayrılmıştır. Anayasanın müellifleri söz konusu maddelerin hayata geçirilmesiyle bir çeşit yerel yönetim düzeninin kurulacağı kanısındaydılar.

1996 yılında meclis tarafından onaylanan belediye meclisleri yasası, Muhammed Hatemi’nin cumhurbaşkanı olmasının ardından uygulamaya alınana kadar anayasanın onaylanmasını takip eden 15 yıllık sürede 7. madde ve 7. bölüm uygulanmamıştır.

1999 yılının mayıs ayındaki seçimlerde %64,42 gibi yüksek bir katılım oranıyla belediye meclisleri ilk kez oluşturuldu. Belediye meclislerinin birinci dönemi (1999-2003) tamamlandıktan sonra Bakanlar Kurulu, İslami Şuralar Kanununu ıslah tasarısını meclise göndererek kanunu düzenleme ve genişletme girişimlerinde bulunmuştur. Altıncı Meclis, kurumsallaşmaya verdiği önemle belediye meclislerinin güçlendirilmesini hedeflemiştir. Bu doğrultuda, meclis 2003 yılında onayladığı dört yasa ile belediye meclislerinin yapısında ve işleyişinde gözlemlenen sorunları gidermeye çalışmıştır. 1996 tarihli yasa uyarınca üyelerinin tümü merkezi hükümetin mensuplarından oluşan anlaşmazlıkları çözüm heyetleri, 2003 yılı düzenlemeleri uyarınca belediye meclisi üyelerine da açılmış böylece hükümet ile halk kurumları üyeleri arasında kısmi de olsa bir denge sağlanmıştır. Aynı durum il ve ilçe anlaşmazlıkları çözüm heyetleri için de geçerli olmuştur.

Belediye meclislerinin her dönemi kendine has özelliklere ve koşullara sahiptir. 1998 yılındaki birinci dönemde reformistler sadece hükümete değil belediye meclislerine de hâkim olmuşlardı. Ülkenin genel politikalarındaki önemlerinden dolayı büyük şehirlerde özellikle de Tahran’daki belediye meclisi seçimlerinin büyük ehemmiyeti olmuştur. Tahran’da birinci dönem belediye meclisi seçimlerinden sonra üyeler arasındaki siyasi anlaşmazlıklar yüzünden reformist İçişleri Bakanı Musevi Lari seçimleri iptal etmişti. Bu anlaşmazlıklar muhafazakârların işine yaramıştır. Siper siper kazanmak yaklaşımıyla muhafazakârları geriye itmiş olan reformistler ikinci dönem seçimlerinde aralarında ortaya çıkan bölünmeler sonucu muhafazakârlara yenilmişlerdi. Tabii bu yenilgide, reformist cenahtaki dağınıklık kadar seçimlere katılım oranının düşük seviyede kalmasının etkisini de göz ardı etmemek gerekir. Tahran Belediye Meclisinin ikinci dönemi, Mahmud Ahmedinejad’ın önce belediye başkanı olmasının, iki sene sonra da cumhurbaşkanlığına seçilmesinin yolunu açmıştır. Üçüncü dönemde de muhafazakârlar belediye meclislerindeki üstünlüklerini sürdürmüşlerdir.

2003 yılındaki dördüncü dönem seçimlerinde galibiyet tekrar muhafazakârların olmuş ve muhafazakârlar örneğin Tahran’da oyların %60’ını alırken reformistlerin oyu %17’de kalmıştır.

Ülke Seçim Kurulu istatistiklerine göre beşinci dönem il ve ilçe belediye meclisi seçimlerinde 287 bin 425 kişi adaylık başvurusunda bulunmuştur. Bu sayı 2003 seçimlerine kıyasla %14’lük bir artışı gösterir. İstatistiklere göre adaylığa başvuran 269 bin 540 kişi yani toplam başvurunun %93,7’si erkeklerden, geri kalan %6,3 ise kadınlardan oluşmaktadır.

Belediye Meclisi Seçimleri (1- 4 dönemler)
Katılım Oranı (%) Aday Sayısı Yıl Dönem Sıra
64,42 336138 1998 Birinci 1
49,96 218957 2002 İkinci 2
64,83 247759 2006 Üçüncü 3
62,65 259664 2013 Dördüncü 4

 

İl ve ilçe meclislerini meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ayıran en önemli özellik diğer iki seçimden farklı olarak adaylarının Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından değerlendirilmemesidir. Aksine bu yetki meclis denetimi altında faaliyetlerini yürüten Belediye Meclisi Seçimleri Denetim Heyetlerine aittir. Bu nedenle de belediye seçimlerinde genelde daha geniş bir aday profili yarışmaktadır. Zira AKK’nın siyasi yönelimleri, değişim yanlısı siyasi akımların milletvekilliği ya da cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmesine müsaade etmemektedir. Belediye meclisi adaylığına başvuru yapanlar dört kurum tarafından incelenirler. Bunlar polis, Sivil Kayıtlar Dairesi, Yargı ve İstihbarat Bakanlığıdır. Soruşturmalardan elde edilen bilgiler Yürütme Heyetlerinde değerlendirilir ve adaylara ilişkin ön karar ret veya kabul olarak verilir. Yürütme Heyetlerinin kararları ilçe ve bölge denetim heyetlerine gönderilir ve bu heyetler adaylıkların ret veya kabulü için kendi kararını verir. Bir adayın yürütme heyetinden ret, denetim heyetinde ise kabul alması durumunda denetim heyetinin kararı esas alınır. 19 Mayıs 2017 seçimlerinde ülke genelinde Denetim Merkezi Heyetleri üyelerinin çoğunluğunu reformistler oluşturmaktadır. Bu durum farklı siyasi yönelimlerin belediye meclisi seçimlerine girmelerine daha fazla imkân vermiştir.

Adaylıklara ilişkin değerlendirme sonuçları muhafazakârları kaygılandırmıştır. Muhafazakârlar açısından, hâkim siyasi düzenle “mesafeli” olan farklı siyasi akımlar ve yönelimlerin seçimlere katılması kendilerinin başarı şansını düşürmektedir. Meclis ve Uzmanlar Meclisi seçimleri muhafazakâr cenahın onay mekanizmasına sahip olmadan diğer siyasi akımlarla yarışamadığını ispat etmiştir.

Koruyucular Konseyi Sekreteri Ayetullah Ahmed Cenneti, adaylıkların değerlendirme sürecini “büyük bir felaket” diye nitelendirerek belediye meclisi seçimlerinde “usulsüzlüklerden” dolayı üzüntü duyduğunu belirtmiştir. Cenneti ayrıca bir başka ilginç açıklamasında azınlıklardan olan isimlerin adaylık başvurularının reddedilmesini talep etmiştir. Cenneti konuya ilişkin yazdığı mektupta bu tarz adaylıkların çoğunluğu “Müslüman ve ülkenin resmî mezhebine tabi” bölgelerde belediye meclisi seçimleri yasasının 26. maddesinin 1. fıkrasıyla ve Ayetullah Humeyni’nin 4 Ekim 1979’da yaptığı beyanatlarıyla çatıştığını ve dolayısıyla “şeriata aykırı” olduğunu iddia etmiştir.

Geçtiğimiz günlerde muhafazakârlara yakın medya organları; Devrim Muhafızları Ordusu, Yargı, Devlet Radyo ve Televizyon kurumu haber ajansları yaptıkları çeşitli haber ve röportajlarla reformistlerin 2009 cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yaşanan olaylardaki rollerini öne sürerek belediye seçimlerinde bu cenaha mensup aday adayların elenmesini istemişlerdir. Muhafazakâr çevreler ayrıca “feminist düşünceye sahip” oldukları iddiasıyla kadınların adaylıkları konusunda da kaygılarını dile getirmişlerdir.

Bir taraftan kadınlar siyaset sahnesinin dışına itilmek istenirken diğer taraftan ılımlı kanadın kadınları aday olmaya ve seçimlere katılmaya teşvik etmesi ülkedeki güç odakları arasındaki çekişmenin göstergesidir. Bu dönemki belediye meclisi seçimleri için adaylıkların %94’ü erkeklerden oluşurken, kadın aday oranının %6’da kalması İranlı kadınların siyasi katılımlarını arttırma yolunda henüz aşılması gereken birçok engel olduğunu ortaya koymaktadır.

Belediye meclisi seçimleri etnik ve dini azınlıkların yönetime katılımının da bir zeminidir. Etnik azınlıkların çoğunlukta olduğu bölgelerde üst düzey yetkililer genelde bölge halkının görüşleri değerlendirilmeksizin bölge dışından atanırlar. Böyle bir ortamda belediye meclisleri fiilen azınlık haklarını talep etmek için bir araç haline gelmiştir.

Belediye meclisleri belediye başkanını seçme ve belediye bütçesini onaylama yetkilerine sahiptir. Belediye meclislerinin işlevlerine olumlu yaklaşan azınlık bölgelerinin sivil aktivistleri, bu meclislerin yapısında bir çeşit “özyönetim” görmektedirler. Belki de bu nedenle azınlıkların yaşadığı bölgelerde bu seçimler özel bir heyecanla yaşanmaktadır.

Belediye meclisleri İran’da yeni ihya edilmiş kurumlar olarak kent ve köy “konseylerine” dönüşmek yolunda uzun bir yolculuk yapmalılar. Diğer seçimlere göre bu seçimlere daha geniş bir halk kitlesinin katılması seçimin önemini daha da artırmaktadır. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçiminin gölgesinde kalmış olsa da belediye meclisi seçimleri İran’da demokrasinin işlemesi ve gelişmesi için kritik öneme sahiptir.

 

Bu makalede dile getirilen görüşler yazarların kendisine aittir ve IRAM'ın yayın politikasını yansıtmayabilir.