Nükleer Anlaşma Yol Ayrımında mı?

Nükleer Anlaşma Yol Ayrımında mı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Nükleer Anlaşma’nın (KOEP) taraflarından olan Fransa, Almanya, İngiltere, Rusya ve Çin’in dışişleri bakanları 21 Aralık Pazartesi günü video konferans yoluyla Anlaşma’ya tekrar işlerlik kazandırılması için fikir alışverişinde bulundu. AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in başkanlık yaptığı toplantıda taraflar, İran ile bir nükleer barışın sağlanmasında KOEP’e bağlı kalınması ve Anlaşma’nın tekrar uygulanması için müzakereleri sürdürme konusunda anlaştılar. E3 devletleri olarak da bilinen Almanya, İngiltere ve Fransa’dan bu toplantı sonunda Anlaşma’ya şartlı bir nitelik kazandırılması gerektiğine dair yeni bir açıklama gelmedi. Avrupa, daha önce İran’ın füze programı ve bölgesel faaliyetlerinin de KOEP’e dâhil edilmesi gerektiğini vurgulamıştı.

Joe Biden’ın göreve gelmesine bir ay kala Anlaşma’nın yeniden işler duruma gelmesi amacıyla düzenlenen bu toplantı ilk olduğundan, tartışmalı meselelerden kaçınıldı ve daha çok İran’ın sorumlulukları üzerinde duruldu. Fransa, Almanya ve İngiltere’nin ortak açıklamasında, Nükleer Anlaşma’nın geleceğinin İran’ın mevcut sorunları tırmandırmamasına bağlı olduğu vurgulandı. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Biden yönetimiyle sağlanacak bir anlaşmanın İran’ın son şansı olduğunu ve bunu riske atmaması gerektiğini ifade etti. Maas, bir nevi uyarıyla İran’ın geçmişte yaptığı gibi herhangi bir taktiksel manevraya girişmemesi gerektiğini belirterek özellikle İran’ın Natanz’da bulunan uranyum zenginleştirme tesisindeki kapasite geliştirme girişimlerinden bahsetti. Nitekim son birkaç günde alınan uydu görüntülerinde Natanz ve Fordo’da bu tür faaliyetlerin olduğu görülmekte. Dolayısıyla Avrupalılar, Anlaşma’nın geleceğine yönelik tüm sorumluluğun sadece ABD tarafında olmadığını, aynı zamanda İran’ın da Anlaşma’yı bozan ciddi ihlallerinin olduğunu belirtmektedir. Tahran, bu ihlallerinde ısrarcı davranırsa kendisi için açılan son pencereyi de kapatmış olacaktır. E3 ülkeleri arasında, İran’a eleştirilerini bugüne kadar daima ılımlı bir tonla yönelten Almanya dahi Anlaşma’nın akıbetinin bir yol ayrımında olduğunu hatırlatarak İranlılar için artık zamanın daraldığına işaret etmektedir.

Yeni ABD Başkanı Biden ile Anlaşma’nın tüm tarafları, hâlihazırda KOEP’in tekrar uygulanmasından yana fakat Biden hiçbir zaman Anlaşma’ya koşulsuz şartsız tekrar dâhil olacağını belirtmedi. İranlılar için korkulan senaryo, ABD’nin yaptırımları kaldırma sözünü belli koşullara bağlamasıdır. Bu nedenle İran, ilk etapta Batı’ya karşı elindeki en önemli kozlardan biri olan nükleer faaliyetlerini sınırlandırmaktan kaçınacaktır. Yaklaşık birkaç hafta sonra Biden’ın göreve gelmesiyle Washington yönetiminin de İran’dan beklentileri ortaya çıkacaktır. Fakat Anlaşma’nın devamı için yapılacak müzakerelerde, İran’ın füze programı ve bölgesel faaliyetleri tartışma konusu olabilir. Bu konuda İran’ın tavrı net ve açıktır. İran bölgesel faaliyetlerini ABD yerine Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkeleriyle diyalog çerçevesinde çözmeyi amaçlıyor ve füze programından herhangi bir taviz verme niyetinde değil. İsrail’in güvenliğini ön planda tutan Avrupalılar ise İran’ın balistik füze programı ve bölgesel faaliyetlerini 2019 yılının ilk aylarından beri daha çok gündeme taşımaktadır. Ayrıca Biden ile ekibinin daha önce öne sürdükleri şartları da desteklemişlerdi. Dolayısıyla AB’nin ABD ile senkronize bir şekilde Anlaşma’nın geleceğine yön vereceği söylenebilir.

Sonuç olarak Almanya Dışişleri Bakanı Maas’ın da ifade ettiği gibi bir uzlaşının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önümüzdeki süreçte netlik kazanacaktır. Şüphesiz bu süreçte Avrupa, her iki taraf arasında bir uzlaşı sağlamak için 2015 yılında KOEP imzalanana kadar gösterdiği diplomasi yeteneğini tekrar kullanacaktır. Ancak bu defa çok fazla vakti olmayacak çünkü 2021 yazında İran’da gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakâr-militarist bir cumhurbaşkanının seçilmesi tüm dengeleri alt üst edebilir.