Türkiye’nin Koronavirüs ile Mücadelesi

Türkiye’nin Koronavirüs ile Mücadelesi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de gündeminin ilk sırasında koronavirüs salgını ile mücadele ve bu mücadeleden en az zararla çıkma çabaları yer alıyor. Hükûmet sürekli olarak yeni tedbirler, önlemler ve ekonomik teşvik paketleri açıklayarak bir yandan virüsün yayılmasını ve can kaybını en aza indirmeye çalışırken diğer yandan da yavaşlayan ekonomik faaliyetler nedeniyle zarar gören işletmeleri ve dar gelirli kesimleri desteklemeye çalışıyor. Yaklaşık bir ayı aşan bu süreçte vaka ve can kaybı sayısının da gösterdiği üzere Türkiye bu mücadelede şimdiye kadar oldukça başarılı sayılabilecek bir strateji yürütüyor ve üst düzey yetkililerin de ifade ettiği gibi doğru uygulamaların sürdürülmesi hâlinde Türkiye salgın sonrası şekillenecek dünyanın önemli aktörlerinden birisi olma potansiyeline sahip. Türkiye bu süreçte yalnızca ülke içindeki mücadeleyi başarılı şekilde yürütmekle kalmadı Avrupa ülkelerinin hatta Ermenistan gibi hasım sayılabilecek ülkelerin yardım taleplerine dahi olumlu cevap vererek konuyu siyaset üstü insani bir kriz olarak değerlendirdi. Nitekim krizden önce de başta Avrupa ülkeleri olmak üzere farklı ülkelerden çok sayıda sağlık turistini kendisine çeken ve sağlık altyapısıyla dünyada öne çıkan ülkelerden biri olan Türkiye şu ana kadar birçok ülkeye tıbbi malzeme ve teçhizat yardımında bulundu.

Ankara’nın kriz esnasında gösterdiği başarılı sağlık ve sosyal politikalarının ardındaki en önemli nedenler arasında krize çok erken dönemde müdahale edilmesinin özel bir yeri bulunuyor. Ülkedeki ilk vakanın görülmesinden iki ay önce Sağlık Bakanlığı bünyesinde son derece yetkin ve profesyonel isimlerden müteşekkil bir bilim kurulu oluşturulmuş, her türlü siyasi ve ekonomik kaygı dışarıda tutularak havaalanlarına termal kameralar yerleştirmek gibi adımlar atılmış, yine bu bağlamda 3 Şubat’ta Çin’den gelen tüm uçuşları durdurmadan önce bile Çin’den gelen yolcular özel bir taramadan geçirilmiştir. Hastalığın ülke sınırlarında görüldüğünün resmen açıklanmasıyla birlikte İran makamlarıyla irtibata geçilmiş ve virüsün yayılma merkezi olan Kum şehrinin karantinaya alınması yönündeki önerilerinin kabul edilmemesi üzerine hükûmet 23 Şubat'ta İran üzerinden yolcu ve mal geçişini durdurmuştur. Ülkeye giren virüsün daha çok Avrupa çıkışlı yolcular aracılığıyla olması Türkiye’nin bu adımının ne kadar doğru olduğunu göstermekle kalmamış, virüsün girişini yaklaşık bir ay geciktirerek gerekli hazırlıkların tamamlanması için çok değerli bir zaman dilimi kazandırmıştır.

10 Mart’ta ülkedeki ilk resmî koranavirüs vakasının açıklanmasının hemen ardından Cumhurbaşkanlığı liderliğinde bir toplantı düzenlenmiş ve akabinde spor müsabakaları da dâhil olmak üzere birçok sosyal ve siyasal etkinliğin ertelendiği ya da iptal edildiği açıklanmıştır. İlerleyen günlerde okullar tatil edilmiş, Cuma ve cemaat namazları askıya alınmış, zorunlu olmadıkça şehirler arası yolculuk yasaklanmış, 20 yaş altı ve 65 yaş üstü kimselerin sokağa çıkışına kısıtlama getirilmiştir. Bu tür tedbirlerin zirve noktasını 10 Nisan gecesi açıklanan ve ülkenin nüfus açısından %75’inde uygulanan sokağa çıkma yasağı oluşturmuştur. 65 milyon kadar insanın hafta sonunu evde geçirmesinin virüsün yayılmasını ciddi ölçüde azaltacağı ifade edilmiştir.

Sosyal ve Ekonomik Yardımlar

Salgınla mücadelenin önemli bir ayağı virüsün yayılmasını engellemek olsa da başta dar gelirliler olmak üzere toplumun krizden en çok etkilenen kesimlerine yapılan yardımlar da özel bir önem taşıyor. Bu amaçla hükûmetin ilk etapta açıkladığı 100 milyar TL’lik destek paketi önemliydi. En düşük emekli maaşının 1.500 TL’ye çıkarılması ve ihtiyacı olan ailelere 2.000 TL’lik yardımda bulunulması özellikle dar gelirli kesimlerin nefes almasını sağlayacak temel adımlar olarak göze çarptı. Bununla birlikte başta turizm olmak üzere çeşitli sektörlere bankacılık alanında tanınan kolaylıklar, kısa çalışma ödeneği desteği ve memurlara evden çalışma izni verilmesi diğer önemli ekonomik adımlar oldu. Aynı şekilde gerek salgınla mücadeleye maddi katkıda bulunmak gerekse de toplumsal dayanışmayı güçlendirmek amacıyla 30 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir bağış kampanyası başlatıldı ve çok sayıda iş insanı, sanatçı ve tanınmış figür kampanyaya destek sağladı.

Sonuç olarak her ne kadar salgının sonundan bahsetmek için erkense de Türkiye sahip olduğu görece avantajlar nedeniyle birçok bölge ülkesinin düştüğü hatalara düşmeden zorlu mücadeleyi başarılı bir şekilde sürdürüyor. Son yıllarda muhalefet partilerine “Bu kadar yatırıma ne gerek var?” dedirtecek ölçüde sağlık altyapısına yapılan büyük harcamalar, siyasi açıdan tam destek alan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın özverili çalışmaları, yönetimdeki tek seslilik ve uyum, halkın Sağlık Bakanlığı ve otoritelerin çağrılarına çok büyük ölçüde uyması; değil başarılı mücadele etmek, sağlıklı veri açıklamakta bile zorlanan birçok bölge ülkesinin aksine neden Türkiye’nin rol model olarak öne çıktığını da ortaya koyuyor.


Bu makale ilk olarak 15.4.2020 tarihinde TRT Farsça'da yayımlanmıştır.

https://www.trt.net.tr/persian/brnmh-h/2020/04/15/trkhyh-lgwy-mwfqyt-dr-mqblh-b-khrwn-1398837