ABD ve E3 Berlin’de Bir Araya Geldi
ABD Dışişleri Bakanlığı 18 Ocak’ta Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın 18-21 Ocak tarihleri arasında sırasıyla Kiev, Berlin ve Cenevre’ye seyahat edeceğini duyurmuştu. Bu kapsamda Blinken 20 Ocak’ta Berlin’de Almanya, Birleşik Krallık ve Fransa’nın (E3) Dışişleri bakanlarıyla bir araya geldi. Berlin’deki toplantıdan basına yansıyan fotoğraflardan ABD ve E3 Dışişleri bakanlarına her bir ülkenin İran başmüzakerecisinin eşlik ettiği görüldü. Buna göre Berlin’deki görüşmelerin odak noktasının İran nükleer müzakereleri olduğunu söyleyebiliriz.
Görüşmeden sonra açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Blinken hâlihazırda sekizinci turun devam ettiği müzakerelerin başarıya ulaşması ve İran Nükleer Anlaşması’nın ihyası için zamanın kısıtlı olduğunu şu sözlerle belirtti; “Gerçekten de dönüm noktasındayız fakat olmamız gereken noktada değiliz. Eğer o noktaya çok yakında varamazsak farklı bir yol izlemek zorunda kalacağız. Anlaşma’da karşılıklı uyumluluğa geri dönüp dönmeyeceğimize birkaç hafta içinde karar vermeliyiz”. Blinken ayrıca Nükleer Anlaşma’nın kurtarılmasının hâlâ mümkün olduğuna inandığını sözlerine ekledi.
Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Blinken’ın yorumlarına oldukça paralel açıklamalarda bulundu. Baerbock, “Amacımız Anlaşma’yı sürdürmek ve korumaktır. Ancak fırsat kapısı kapanıyor. Müzakerelerde dönüm noktasındayız. Acil ilerlemeye ihtiyacımız var, aksi takdirde ortak bir anlaşmaya varmada başarılı olamayız.” dedi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise müzakerelerdeki “kısmi, çekingen ve yavaş” ilerlemeyle ilgili şikâyette bulunarak “Böyle giderse Anlaşma’yı kurtarmak mümkün olmayacak.” şeklinde konuştu. Nükleer Anlaşma’nın kurtarılması için resmî olarak bir son tarih belirlenmemiş olsa da Berlin görüşmelerinin ardından gazetecilere konuşan bir Fransız diplomatik kaynak, “şubat ayının belirleyici olacağını” kaydetti.
Müzakerelerin kısa sürede başarıya ulaşması gerektiğinin altını çizen taraflar, buna sebep olarak bu süreçte İran’ın nükleer faaliyetlerindeki ilerlemeyi işaret etmektedir. İran’ın artan zenginleştirilmiş uranyum stoku, gelişmiş santrifüj kullanımı ve bu alanda edindiği yeni bilgi/uzmanlık ve uranyum metali üretilmesi; üç ana endişeyi oluşturmaktadır. Bu çerçevede, Batı ülkeleri geçen zamanın, Nükleer Anlaşma’nın temel amaçlarının (İran’ın büyük miktarda bölünebilir malzeme elde etmesi ve nükleer silah yapımı hakkında yeni bilgi ve uzmanlık edinmesinin engellenmesi) aleyhine olduğunu savunmaktadır.
Sekizinci Tur Görüşmeler Devam Ediyor
27 Aralık’ta başlayan sekizinci tur nükleer müzakereler devam etmektedir. Müzakerelerdeki ilerlemeyle ilgili paylaşılan ayrıntılar minimum seviyede tutuluyor olsa da kilit noktaları şöyle özetleyebiliriz:
1) Yaptırımların kaldırılması konusundaki farklılıklar,
2) İran’ın, ABD’nin Nükleer Anlaşma’dan bir daha tek taraflı olarak çekilmeyeceğine dair istediği yasal garanti,
3) İran’ın yaptırımların kaldırıldığını doğrulama talebi ve bu çerçevede sunduğu ölçütler.
Masadaki müzakerecilerin yaptığı resmî açıklamalardan yukarıda sıralanan konularda anlaşmazlıkların devam ettiği bilinmektedir. Ancak taraflar, Nükleer Anlaşma’nın kurtarılmasının hâlâ mümkün olduğuna inanmaktadır. Ayrıca taraflar Anlaşma’nın kurtarılmasının İran nükleer krizinin çözümünde en etkili ve öncelikli yol olduğunu düşünmektedir. Yine de masadaki Batılı taraflar, yukarıda net bir şekilde görüldüğü gibi Anlaşma’nın ihyası için zamanın giderek daraldığını iddia ederek geri sayımı başlatmıştır. Bu konuya yönelik İran tarafından gelen açıklamalar, “Batılı ülkeler tarafından baskı kurmak için dayatılmaya çalışılan son tarih algısını umursamadıkları” şeklinde olmuştur. Kendi adına İran her ne kadar zaman kısıtlaması olmadığını iddia etse de müzakere sürecinde devam ettirdiği nükleer faaliyetlerin, Batılı ülkelerin kırmızı çizgisini giderek daha fazla ihlâl ettiği açıktır. Bu yüzden Batı açısından müzakerelerin kritik bir aya girdiğini söyleyebiliriz.