ABD Yaptırımları ve İran İlaç Sektörü

ABD Yaptırımları ve İran İlaç Sektörü
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

ABD’nin İran’a yönelik sert yaptırımları, İran hükûmeti ve halkının yurt dışından ilaç ve tıbbi ekipman satın alımını zorlaştırmaktadır. Yaptırımların birincil derecede olumsuz etkisi ilaç ve tıbbi araç temininde yaşanan sıkıntılar iken bu birincil etkiler ikincil ve dolaylı birtakım sorunlar doğurmaktadır. ABD’nin doğrudan İran sağlık sektörüne bir yaptırımı söz konusu olmamasına rağmen yaptırımların, bankaları ve yabancı şirketleri İran ile her türlü ticaretten caydırması, ülkedeki tıbbi ilaç ve ekipmanların ithalatını ciddi anlamda kısıtlamaktadır. İlaç temininde yaşanan sıkıntılar ikincil olarak İran’da başta büyük şehirler olmak üzere karaborsacılık ve diğer başka yolsuzluklarda önemli derecede artışa neden olmaktadır.

Yaptırımların İlaç Sektörü Üzerindeki Etkileri

İran, ilaç ve tıbbi malzeme istisnalarına rağmen yaptırımlar dolayısıyla hayati önem arz eden ilaçların temininde sorun yaşamaktadır. Tıbbi malzeme ithalatı Eylül 2018'de 176 milyon dolarla zirveye ulaşmıştı. Ancak aynı ithalat Haziran 2019'da yüzde 60’lık bir azalma göstererek 67 milyon dolara düştü. İlaç ve tıbbi cihazların ithalatının, ABD’nin Nükleer Anlaşma’dan çekilmesiyle birlikte uygulanan yaptırımlara denk gelen dönemde düşüş göstermesi, İran’ın iddialarını doğrular niteliktedir.

Peki, yaptırımlar İranlıların ithal ilaçlara erişimini nasıl etkiliyor?

İran Gıda ve İlaç Örgütü’ne göre ilaçların yüzde 97'si ülke içinde üretiliyor. Ancak bu ilaçların üçte biri etken maddelerin ithalatı sayesinde üretilebiliyor. Washington’un ülkeye yönelik yaptırımlarının İranlıların ilaç ve tıbbi malzeme tedarik etmeyi imkânsız hâle getirmesi, tıbbi ürün veya hammaddelerin gayriresmî yollarla temin edilmesine neden olmaktadır. İran Sağlık ve Tıp Eğitimi Bakanı Saeed Namaki bir açıklamasında, ithal ilaçları gayriresmî yollarla aracılar kullanarak kısıtlı miktarda ve yüksek fiyatlardan satın alındığını itiraf etti.

İran her ne kadar ilaç sanayisi bakımından ciddi bir kapasiteye sahip olsa da bazı ilaçların etken maddelerinin yurt dışından ithal edilmesi bu sektörün üretim süreçlerine de sekte vurmaktadır. Nihai ilacın ya da ilacın etken maddesinin yurt dışından temininde yaşanan sıkıntı, üçüncü ülkelerde yer alan yabancı ilaç ya da kimya firmalarının abartılı risk algısından kaynaklandığı gibi başka nedenlere de bağlanabilir. Özellikle etken madde bağlamında üçüncü ülkelerde faaliyet gösteren kimya şirketleri, sattıkları kimyasal maddelerin yaptırım kapsamına girip girmediği hususunda ciddi kafa karışıklığına sahiptir. Birçok şirket İran’a sattığı kimyasal ürünlerin yaptırım kapsamına girmediğini netleştirmek için ABD Hazine Bakanlığına başvurup sattıkları ürünün yaptırım kapsamına girmediğine yönelik “özel izin” almak zorundadır. ABD Hazine Bakanlığına bu tür bir resmî başvuruda bulunmak üçüncü ülkelerdeki bu tür kimya şirketlerini tedirgin etmektedir.

İran’a gerek etken madde ve gerekse de nihai ilaç satan firmaların karşılaştıkları ikinci engel; ilgili ürün İran’a sevk edilse dahi yapılan bu işleme isabet eden paranın transferinde sorun yaşanmasıdır. İlaç sektöründe de uluslararası ticaret, ağırlıklı olarak ABD doları üzerinden yapılmaktadır. Uluslararası bankalar, ticarete konu olan ticari işlem yaptırım kapsamında olmasa dahi bu tür işlemlere aracılık etmeleri durumunda ABD Hazine Bakanlığı tarafından cezalandırılma riskinden çekinmektedir. Bu nedenle ilaç sektöründe faaliyet gösteren ilaç ve kimya firmaları İran’a bu tür malları satsalar bile paralarını alma hususunda birtakım güçlüklerle karşılaştıklarından bu pazarda faaliyette bulunmaktan kaçınmaktadır.

İlaç sektöründe ortaya çıkan kaçakçılık ve karaborsacılıkla birlikte kronik ve ölüm riski yüksek hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların maliyeti hızlı bir şekilde artmaktadır. Dolayısıyla ülkede bazı hastalıkların tedavisi için ilaç temin etmekte büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Buna ek olarak İran'da döviz eksikliği ve İran para biriminin aşırı hareketliliği de sağlık sektöründeki ithalatı daha pahalı hâle getirmektedir. Kronik hastalıklara yakalanmış orta veya düşük/dar gelirli vatandaşların yüksek maliyetli ilaçları temin edememesi ilaç sektöründeki krizin olumsuz etkisine örnektir.

Son zamanlarda ülke genelinde hayati öneme sahip ilaçların ithal edilememesi ciddi sorunlar doğurmaktadır. Özellikle çocuk hastalıkları, kanser, nadir ve kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların temin edilememesi hastalar için büyük risk taşımaktadır. Yaptırımların sağlık hizmetlerinde yol açtığı dramatik sonuçları uluslararası basında dile getirmek ve çözüm yolları bulmak için İran Sağlık ve Tıp Eğitimi Bakanı Saeed Namaki, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Başkanı Tedros Adhanom'a bir mektup yazdı.

Namaki DSÖ Genel Başkanı’na yazdığı mektupta, ABD'nin uyguladığı yaptırımların İran'ı, ilaç ve tıbbi malzeme tedariki konusunda sıkıntıya düşürdüğünü ve yaptırımların bu tür malzemelerin İran’a ithalatını engellemesi nedeniyle yaptırımlarının, “insanlığa karşı suç” ile eşdeğer olduğunu söyledi. Bununla birlikte Namaki "ABD hükûmeti, İran'a karşı uygulanan ekonomik yaptırımların ilaç, gıda ve tıbbi malzeme içermediğini iddia etse de Washington, İran'ın neredeyse tüm finansal işlemlerini uluslararası bankacılık sistemi aracılığıyla engelledi." ifadeleriyle ABD’nin İran’a yönelik yaptırımların ekonomik boyutları aşıp insanlık krizine dönüştüğünü belirtti. Bakan, "Özellikle iki Amerikan şirketinin İran'daki 345 MPS hastasına ilaç teslim etmesini engelleyen yeni ABD yaptırımlarına dikkat çekiyorum." devamında da “MPS'li yüzlerce İranlı çocuğun bu ilaçların eksikliğinden dolayı ölüm ve yan etki riski altında olduğunu bildirmek isterim.” dedi. ABD’nin, yalnızca ülkeyi boykot ederek İran'a karşı "ekonomik terörizm" yapmaktan suçlu olmadığını, aynı zamanda İran vatandaşlarına, yaptırımları nedeniyle insanlığa karşı suç işlediğini de sözlerine ekledi.

Benzer şekilde Namaki, 27 Kasım 2019’da BM Genel Sekreteri António Guterres, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Henrietta H. Fore ve DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom'a ayrı ayrı mektuplar yazarak Washington’un İran’a uyguladığı ağır ve acımasız yaptırımlara karşı uluslararası toplumu sessizliği kırmaya çağırdı. Namaki bu yeni çağrı mektubunda, önceki mektubundan sonra durumun gitgide kötüye gittiğini ve herhangi bir uluslararası toplumun özellikle de herhangi bir BM temsilcisinin bu kritik durumu düzeltmek için hiçbir eylemde bulunmadığını ifade etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (İHİÖ) raporunda temel ihtiyaç ve sağlık ürünleri ticaretinin ABD yaptırımlarından muaf olmasına rağmen "ABD'li yetkililerden gelen saldırgan söylemle birlikte finansal işlemlere ilişkin geniş kısıtlamaların, İran varlıklarının hayati ilaçlar ve tıbbi ekipman da dahil olmak üzere temel ihtiyaç ve sağlık ürünlerin ithalatları finanse etme yeteneğini büyük ölçüde kısıtladığı” iddia edilmektedir. İHİÖ Orta Doğu direktörü Sarah Leah Whitson, "Nadir veya karmaşık hastalıkları olan İranlıların ihtiyaç duydukları ilaç ve tedaviyi alamadıklarını" söyledi.

İran Sağlık ve Tıbbi Eğitim Bakanı Saeed Namaki’nin uluslararası kurumlara yazdığı iki ayrı mektup ve İHİÖ’nün raporu dikkate alındığında, ABD yaptırımların İran’da insanlık krizine neden olabilecek sonuçlar doğurduğu gözlemlenmektedir. İlaç temininde yaşanan bu sorunların muhtemelen insani sorunların sayısında artış olacaktır. Bunun yanında bu tür sorunlar ister istemez İran iç kamuoyunda halkın yönetime karşı tepkilerine de neden olacağı öngörülebilir. İlaç temininde yaşanan sıkıntılar nedeniyle zorlukla karşılaşan ya da yakınlarını kaybedenlerin sadece yaptırımları değil aynı zamanda İran devlet sistemini de sorgulayacağı öngörülebilir.