İran Basınında Öne Çıkanlar (9-14 Mart)

İran Basınında Öne Çıkanlar (9-14 Mart)
İran’da seçimlerin geçmesinin ardından gündem sakinleşti. Ülkedeki en önemli bayram ve tatil olan Nevruz’un da yaklaşmasıyla genel olarak bir sükûnet hâkim oldu.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da seçimlerin geçmesinin ardından gündem sakinleşti. Ülkedeki en önemli bayram ve tatil olan Nevruz’un da yaklaşmasıyla genel olarak bir sükûnet hâkim oldu. Tatilin yaklaşmasıyla birlikte genel gündemin dışında gazetelerde; çeşitli hazırlık haberleri, bilet fiyatlarıyla ilgili haberler ve kolluk gücünün tatil zamanında güvenliği sağlamakla ilgili ne tür hazırlıklarda bulunduğuna dair haberler yer aldı.

İran Basınındaki Türkiye Haberleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “son seçimim” açıklaması, İran basınında da yer buldu. Birçok gazete ve internet sitesinde haberleştirilen açıklama, benzer metinlerle halka servis edildi. “Erdoğan İlk Kez İktidarı Bırakma Hakkında Konuştu: Belediye Seçimleri Benim İçin Son Olacak” manşeti atan İntihab haber sitesi “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, cuma günü ilk kez iktidarı bırakma hakkında konuştu ve 31 Mart'ta yapılacak olan belediye seçimlerinin kendisi için ‘son’ olacağını vurguladı.” ifadelerinde bulundu. Öte yandan Cumhurbaşkanı’nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye’ye ziyaret gerçekleştireceğine yönelik açıklaması ve gerek Rusya gerek Ukrayna’yla yürütülen dengeli siyaset hakkındaki sözleri de İran basınında yerini aldı.

Bu haberlerin dışında Dünya-yi İktisat gazetesinde, “Türk-Amerikan İlişkilerindeki Karmaşıklıklar” başlığıyla Mahmud Fazlı imzalı, Türk-Amerikan ilişkilerine bakış atan bir köşe yazısı yayımlandı. Gazze’de yaşananlardan Ukrayna’ya, F-35 meselesinden İsveç’in NATO üyeliğine kadar birçok konuya değinen yazıda özetle Türkiye ile ABD arasında son günlerde yaşanan gelişmeler ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın açıklamaları sunuldu.

İran’da Kumar Çetelerinden Duyulan Rahatsızlık

İran sınırları dışında faaliyet gösteren İranlı bahis şirketlerinden duyulan rahatsızlıklar da ülke basınında yer aldı. Geçtiğimiz hafta Tasnim Haber Ajansında “Birleşik Krallık'ın En Yıkıcı Finansal ve Çevrim İçi Kumar Ağı Yok Edildi” başlığıyla çıkan haberde “14 ay süren karmaşık istihbarat çalışmaları ve yargı ile Merkez Bankasının desteğiyle yurt dışında bulunan kaynaklar tarafından yönetilen en büyük organize kumar ve bahis ağının tespit edilip imha edildiği belirtildi. Bu ağ, Birleşik Krallık'ta bulunan yeraltı örgütleri tarafından kurulmuş ve yönetilmiş, ülkedeki önemli miktarda riyal ve döviz sermayesini 35.006 hesap ve 1.200 kiralık banka hesabı ile 54 büyük kumar ve bahis sitesi aracılığıyla ele geçirmişti.” ifadelerine yer verildi. İstihbarat Bakanlığının başarısı olarak servis edilen haberde “Birleşik Krallık’taki ağın yolsuzluğu sadece finansal ve kara para aklama eylemleriyle sınırlı değil. İslam-İran değerlerini aşındırmak ve İran İslam toplumunda kumar kültürünü normalleştirmek için bir medya akımı oluşturma çabasında oldukları da belirtildi.” denilerek “düşman” teması da işlendi.

Geçtiğimiz günlerde benzer bir operasyon Türkiye’de de yapıldı. İran'da bahis oynatan çetenin lideri Sait Emiri, İzmir'de polisin “Kartel-6” adıyla düzenlediği operasyonda yakalandı. Türkiye ve Birleşik Krallık merkezli bu çetelerin üzerine gidilmesi, İran istihbaratının konuya verdiği ehemmiyet kadar bu ülkelerin emniyet birimlerinin verilen bu öneme kayıtsız kalmadığını da gösteriyor.

Başörtüsü Yüzünden Gerçekleşen Hadise

İki hafta önce Kum’da çocuğunu hastaneye götüren bir kadının, medrese talebesi olan bir din adamı tarafından örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle gizlice fotoğrafı çekildi. Fotoğrafının çekildiğini gören kadın, din adamının üzerine yürüyerek telefonunu istedi. Telefonunu vermek istemeyen din adamı ile kadın arasında yaşanan tartışma sonucunda olaylar büyüdü ve kadın sinir krizi geçirdi. Toplanan kalabalıktan kaçmaya çalışan din adamıyla insanlar arasında küçük çaplı bir arbede yaşandı. Bu olay, geçtiğimiz hafta özellikle sosyal medya ve diaspora basınında en çok konuşulan konu oldu. Çocuğunun hastalığıyla ilgilenen bir kadının hastane koridorundaki dağınık hâlinin fotoğraflanmasıyla büyüyen olay ve olayın ele alınış biçimi, esasında her ne kadar müesses nizam tarafından defakto olarak bir yumuşama sağlansa da toplum nazarında başörtüsü konusuna karşı tahammülün ne derece düşük olduğunun kanıtı niteliğinde.

Olayların daha fazla büyümeden sona ermesi ve Nevruz tatiline giriliyor olması, konuyu bir süre sonra gündemden düşürdü. Ancak yeni bir Mehsa Emini meselesinin patlak vermesi riskine karşı İran basını da hızlıca konuya dâhil oldu. Polisin konuyla ilgili yaptığı gözaltılar hızla basına servis edildi ve bu konu da benzer şekilde sıklıkla “düşman” temasıyla işlendi. Bunun yanında tartışma sırasında sarf edilen sözlere atıfla #BenHayasızım hashtag’i ile sosyal medyada kullanıcılar paylaşımlarda bulundu. Bu konu, Hemşehri tarafından “Hashtag ile Kendine Zarar Verme” başlığıyla haberleştirildi. Yine “düşman” teması üzerinden yazılan haberin başında “Sosyal medyada ve haberlerde, bir kadının bir din adamı ile bir klinikte yaşadığı tartışmaya dair tepkiler sürerken yargı makamları da bu olayın farklı yönleriyle ilgilenmek üzere gerekli talimatları vermiş durumda. Bu süreçte karşıt görüşlüler, kendilerine hakaret etmek suretiyle bir nevi kendilerine zarar veren bir kampanya başlatarak başörtüsünü çıkarmak suretiyle kanunları ihlal eden bir kadını savunuyorlar. Bu kampanya #BenHayasızım adlı ilginç ve garip bir hashtag ile yürütülüyor.” denilerek konunun zaten yargıda olduğu vurgusu yapıldı. Haberin devamında ilgili kampanya “kural tanımazlık ve edepsizlik” olarak ele alınıyor. Yine haberde “#BenHayasızım Twitter kampanyası, sadece devrim karşıtlarının ve karşıt unsurların yeni bir ‘kendi zararına’ eylemi değil, aynı zamanda bu grupların medeni kanunlara ve toplumsal normlara aykırı yaklaşımlarının başka bir yönünü de ortaya koyuyor. Bu kampanya, başörtüsünü çıkararak ülkenin yasalarını ihlal eden ve bir din adamına hakaret eden bir kadını savunuyor. Ayrıca destekleyicilerinin hem ‘kural tanımazlığı’ kabul ettiklerini hem de edepten yoksun olduklarını gösteriyor. #BenHayasızım hashtag'i, çeşitli ahlak dışı yöntemler kullanarak İslam Cumhuriyeti'ne karşı sanal atmosfer yaratma çabalarından faydalanmaya çalışan bir grubun açık bir göstergesidir.” denilerek meselede din adamının davranışı da “boşa düşürülmemek” suretiyle destekleniyor.

Su Meselesinin Yeniden Gündeme Gelmeye Başlaması

Su konusuyla alakalı haberler İran basınında ara ara kendini göstermeye devam ediyor. Son iki senedir baharın gelişiyle birlikte su konusundaki son gelişmeler, yapılan projelerin durumu, bilgilendirici kamu spotları gibi pek çok yayın ağırlık kazanmaya başlıyor. Geçtiğimiz hafta Tasnim’de yayımlanan bir haber de bu mahiyetteydi. “2 Milyar İnsan ‘Çökme’ Riski Yüksek Bölgelerde Yaşıyor!” başlığı taşıyan haberde, bir araştırmanın sonuçları yansıtılmıştır. Haberde “Yeni bir araştırmanın sonuçları, dünya nüfusunun %25'ine denk gelen yaklaşık 2 milyar insanın, çökme riski yüksek bölgelerde yaşadığını gösteriyor. Yer altı sularının çekilmesi, toprağın çökmesinin ana sebebi olup tarım, bu su kaynaklarına en çok baskı yapan faktördür.” denilmekte. Bilindiği üzere İran’da özellikle Merkez Platosu’nda; yanlış su yönetişimi, kaçak ve kayıt dışı kuyular gibi sebeplerden dolayı önemli sayıda obruklar oluşuyor ve irili ufaklı binlerce çökme yaşanıyor. “Söz konusu meselenin sadece İran’a özgü olmadığı” alt metninin yer aldığı haberde “Bu araştırmaya göre Asya kıtasının güney yarısı, en yüksek çökme oranına sahiptir ve bu bölgelerdeki insanlar, yılda ortalama 50 milimetreden fazla çökme oranı yaşamaktadır.” ifadeleri yer almaktadır.