İran’da Toplumsal Hareketler Bağlamında ‘Öteki Olmak’

İran’da Toplumsal Hareketler Bağlamında ‘Öteki Olmak’
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran İslam Devrimi, 1979 yılında gerçekleşmiş, devrim ideolojisi anayasal düzenlemeler ile devletin kurum ve kuruluşlarında kurucu işlev görmüştür. Öte yandan, siyasal sistemde devrimin kurumsal zemini sağlandıktan sonra devrim ideolojisini taşıyacak yeni bir toplum inşası İslam Cumhuriyeti’nin öncelikli hedeflerinden olmuştur. Özellikle Kültür Devrimi (1980-1983) ile uygulamaya konulan İslamileştirme Programı “İdeal Müslüman”çerçevesinde sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda bireylere yurttaşlık edimleri yüklemiştir.

İdeal yurttaş devlet ideolojisi tarafından inşa edilirken “öteki” ise yakın geçmişin temsilcileri ile ilişkilendirilmektedir.2 Yakın geçmişi oluşturan Pehlevi Dönemi’nin devlet ideolojisi; milliyetçi, laik, sosyal ve kültürel alanlarda Batı modernleşmesini esas alan ulus devlet modeli görünümündeydi. Öte yandan 1979’da kurulan İslam Cumhuriyeti ise siyasal, sosyal ve kültürel normların din merkezinde düzenlendiği, Velayet-i Fakih temelinde teokratik bir devlet modeli öngörmektedir. Pehlevi Dönemi’nde resmî devlet ideolojisi hâline gelen Fars milliyetçiliğinin aksine İslam Cumhuriyeti’nde millet kavramı İran Anayasası’nda Kur’an referans verilerek “ümmet” kavramı ile tanımlanmaktadır.

Teokratik düzenin toplumun günlük hayatına sirayet eden denetim mekanizmaları özellikle kadınlar ve gençler üzerinde tesir etmiştir. İran’da 1990’ların ortasından itibaren oluşan toplumsal hareketler üzerine çalışan Farhad Khosrokhavar, İran’da yeni toplumsal hareketleri entelektüel, kadın ve genç hareketi şeklinde üç kategoride değerlendirmiştir. Entelektüeller: manevi İslam’ı esas alarak İslam’ın siyasetten çekilmesini savunanlar; İslam’ın topluma müdahalesinin sınırlı ve tamamen yasal düzeyde olması gerektiğini belirtenler ve İslam’ı referans almadan modernliği hedefleyen laik aydınlar esasında üç grupta ele alınmıştır. Kadın hareketleri; miras hukuku, boşanma ve velayet hakkı gibi konularda erkek egemen sistemin eleştirisi üzerinden açıklanmıştır. Gençlerin talepleri ise özgürlük alanlarına getirilen kısıtlamalara rağmen kamusal alanlarda karşı cinsle görünürlük, kıyafet özgürlüğü, modern dünya ile bağ kurma ve politik özgürlükler çerçevesinde siyasal alanda öne çıkan bir aktör olarak tanımlanmıştır.3

İslam Cumhuriyeti’nde kadınlar ve gençlere sistemin kurucu rolleri atfedilir. Kadınlar, Anayasa’da öğretiye sadık öncüler yetiştirmek ibaresi esas alınarak tanımlanmış, toplumdaki rolü aile kurumu ile ilişkilendirilerek İdeal Müslüman Kadın tasavvuru ortaya konmuştur. Gençler ise devrim öğretisini ileriye taşıma ve teokratik sistemin istikrarını sağlamak ile yükümlü kılınmıştır. Gençlerin kamusal alanda bireysel özgürlük ve siyasal sistemde politik özgürlük talepleri, kadınların devlet görevlerine gelme noktasında uğradığı ayrımcı politikalar (yargıç olamama, cumhurbaşkanı olamama) ile kıyafet yasasına yönelik itirazları (hicap giyme zorunluluğu) siyasal iktidara karşı toplumsal hareketlere dönüşebilmektedir. Öte yandan entelektüeller ise siyasal sistemin çıkmazlarına yönelik reform önerileri sunmakta, fikirlerini yazıları ile gerek basında gerek de dergilerde halka iletmekte ve Yeşil Hareket’te olduğu gibi desteklerini demeçleri ile sunmaktadır.

İran’da Toplumsal Hareketler: “Öteki” Yurttaş

Toplumsal hareketler, siyasal iktidara karşı alternatif bir toplum arayışını ifade etmektedir. İran toplumunun homojen bir görünüm arz etmemesi ve protest bir yapıya sahip olması, toplumun dönemsel olarak siyasal iktidara karşı bir tutum benimsemesine yol açmaktadır. Nitekim Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı döneminde (1997-2005) uygulamaya konulan ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü temel alan reform programı, özellikle kadın ve gençler tarafından destek görmüş, bu kesimlerin siyasal otoritelerden talepleri toplumsal hareketlerle görünür kılınmıştır. Öteki bağlamında toplumsal hareketler, Hatemi hükûmetinde hedeflenen yapısal ve yönetsel reform programının kesintiye uğraması sonucu halkta oluşan ümitsizliğin siyasal ve manevi otoriteye karşı koyma biçimleri ekseninde ele alınacaktır.

8 Temmuz 1999: Öğrenci Olayları

Temmuz 1999 Öğrenci Olayları, İran’ın karşılaştığı en ciddi toplumsal kriz olmuştur. Demokratik beklentileri olan toplumun iki dönem art arda tercihini reformculardan yana kullanması üzerine reform yanlısı gazetelerin kapatılması, faili meçhul bir dizi seri cinayet işlenmesi ve reform programında öne çıkan ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik muhafazakâr cephe tarafından gelen tepkiler öğrencilerde öfkeye yol açmıştır. Reformcu yayın organı Selam gazetesinin kapanması üzerine 8 Temmuz Perşembe günü üniversite öğrencilerinin düzenlediği protesto polis ve muhafazakâr grupların saldırısına uğramıştır. Aynı gece üniversite yurtlarına bu gruplar tarafından baskın yapılması olayları tetiklemiştir. Tahran Üniversitesinde başlayan hareketin sloganları Devrim Rehberi’ni hedef almıştır. Bu noktada önemli olan husus ise 1979 yılında Devrim’in baş aktörü olan üniversiteli gençlerin Devrim’in yirminci yılında reform bekleyen muhalif aktörlere dönüşmesidir. 1999 Öğrenci Olayları, İran’da sisteme yabancılaşan gençliğin görünür kılındığı bir harekettir. Devrim’i ileriye taşıma misyonu yüklenen gençlerin bir kısmı, bu misyon karşısında ötekinin temsilini üstlenmiştir.

12 Haziran 2009: Yeşil Hareket

Yeşil Hareket kentli orta sınıfı temsil eden ve baş aktörlerini kadın ve gençlerin oluşturduğu bir harekettir. 2009 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Mir Hüseyin Musevi’ye karşın Ahmedinejad'ın seçilmesi sonucu, seçime hile karıştığını düşünen Musevi destekçilerinin itirazlarını sokaklarda dile getirmesi ile başlamıştır. 2009 Seçimlerinde Ahmedinejad oyların %63'ünü alarak seçimden birinci çıkmış, Mir Hüseyin Musevi ise %34 seviyesinde bir oy alarak seçimi kaybetmiştir. Sonuçların ivedi açıklanması ve iki adayın oy oranı arasındaki farkın yüksek olması, sonuçları muhaliflerin gözünde şaibeli kılmıştır. Seçim sonuçlarına karşı halk tepkisini “Where is my vote? (Oyum Nerede?), Death to the Supreme Leader (Devrim Rehberi’ne Ölüm)” sloganları ile sokağa yansıtmış ve Tahran'da geniş çaplı protestolar düzenlenmiştir.

Toplumda yeni bir kimlik arayışında olan halkın söylemlerine dayanan ilkelere ve prensiplere bakıldığında; “İranilik”, “Velayet-i Fakih'in Yetkilerinin Gözden Geçirilmesi” ve “Dış Dünyayla Etkileşim Söylemi” şeklinde üç başlıkta toplanabilir.4 Milliyetçi duyguları ön plana çıkaran, Devrim Rehberi’nin yetkilerini sorgulayan ve dünya ile toplumun entegresini hedef alan söylemler, siyasal sistemin kurucu ideolojisine yönelik eleştiri içermektedir. Devletin tutumu; protestocuları “fitneci”, “din düşmanı” ve “Batı ajanı” ifadeleri ile öteki kılma yönünde olmuştur. Hareket’e yönelik bu yaklaşımların yanı sıra Hareket'in liderleri Mehdi Kerrubi ve Mir Hüseyin Musevi 2011 yılında ev hapsine çarptırılmış; Yeşil Hareket, liderleri ile birlikte ötekileştirilmiş ve siyasetten dışlanmıştır.

2017-2019 Alt Gelir Gruplarının Protesto Hareketleri

Aralık 2017'de İran’ın Meşhed kentinde başlayan batan banka ve finans kuruluşlarında paralarını kaybeden mağdurların protestosu, kısa sürede ekonomik sıkıntıları temel alan kitle eylemlerine dönüşmüş, birçok kente yayılmıştır. 2018 Ocak ayında da devam eden bu protesto dalgaları, yaşam standartlarında iyileşme talep eden alt gelir gruplarının ekonomik göstergelere karşı tepkisini ortaya koymuştur. Ülke ekonomisindeki daralmaları protesto eden halkın hedefinde ise hükûmet ve Devrim Rehberi olmuştur. Rıza Şah ile ilgili atılan “Şahı olmayan İran’da hesap kitap da olmaz. Rıza Şah ruhun Şad!” sloganları ile eski sistemin liderine gönderme yapılmış, cumhurbaşkanı ve hükûmetten memnuniyetsizlik dile getirilmiştir.

15 Kasım 2019 tarihindeyse benzine yapılan zam protesto edilmiş, protestolar kitle hareketlerine dönüşerek ülke geneline yayılmıştır. Bu protestolar başlangıçta zamlara karşı yapılmasına rağmen zamanla siyasal sistemdeki yozlaşma ve yolsuzluğa dönük bir eleştiri niteliği kazanmıştır.

Ülkedeki ekonomik daralmayı protesto eden ve siyasal destekten yoksun alt gelir gruplarının bu protestoları, Devrim’in sınıfsal yaklaşımını hatırlatmaktadır. “Mustazaflar”5 üzerinden inşa edilen devrim ideolojisi, mustazaflar tarafından protesto edilerek öteki kavramına dönüşebilmektedir.

Sonuç

İran’da siyasal kültür gereği muhalif gruplar siyasal parti faaliyetlerini aktif yürütememekte ve sivil toplum kuruluşları gibi yapılarda görüş beyan edememektedir. Bu durum siyasal iktidara ve sisteme karşı geliştirilen tutumlara da yansımaktadır. Toplumsal hareketlerin görünümü ise bu bağlamda dağınık muhalefet bloğu şeklinde olmakta, lider eksenli bir hareketin meydana gelme olasılığı düşük kalmaktadır. Lider eksenli bir hareket olan Yeşil Hareket’in temsilcilerinin ev hapsi cezası devam ederken 15 Haziran 2015 tarihinde Reform Hareketi’nin lideri Hatemi’nin fotoğraflarına medya organlarında yasak getirilmiştir.

Toplumsal hareketler, İran’da toplumun yönetime olan taleplerini iletmede bir siyasal katılım işlevi görmektedir. En nihayetinde yapılan son meclis seçimlerine bakıldığında katılım oranı %42,5’te kalmıştır. Bu durum siyasal tercihlerini ortaya koymada halkın oy verme davranışını terk etme eğilimi gösterdiğini ve konvansiyonel olmayan siyasal katılım biçimlerine (grev, boykot, işgal, protesto hareketleri) yöneldiğini göstermektedir. Konvansiyonel olan siyasal katılım biçimleri (oy verme gibi) devlet tarafından kabul gören ideal vatandaş prototipini çizmektedir. Toplumun protesto hareketleri ile taleplerini siyasi otoritelere iletmesi yurttaşı öteki yapmakta, Devrim’in hedeflediği mensubiyet bağı çözülmektedir.


“İdeal Müslüman İnsan” kavramı Asef Bayat tarafından İslam’ı Demokratikleştirmek eserinde kullanılmıştır.

Üstel F. (2008) Makbul Vatandaşın Peşinde İstanbul: İletişim.

Khosrokhavar F. (2002) Postrevolutionary Iran and the New Social Movements Eric Hooglund (Ed.). The Twenty Years of Islamic Revolution: Political and Social Transition in Iran Since 1979 (s. 3-18). New York: Syracuse University Press.

Gürakar T. (2012) Bir Toplumsal Hareketin Anatomisi: İran Yeşil Hareketi. B. Adıbelli Doğu-Batı Yol Ayrımında İran. İstanbul: Bilim+Gönül.

5 Müstekbir-mustazaf ayırımı İslam’ın hak-batıl ayırımından ilham alan bir kavramsallaştırmadır. Mustazaflar, zayıf bırakılmış ve hakları müstekbirler tarafından gasp edilmişleri ifade etmektedir. “Ezen-ezilen,” “sömüren sömürülen,” “burjuva-proleterya,” “efendi-köle” ilişkileri; İran Devrimi’nde “müstekbir-mustazaf” ayırımına dönüşmüştür.