Rusya’nın Suriye’de Yeni Alan Arayışı
6 Eylül 2020 tarihinde Başbakan Yardımcısı Yuriy Borisov başkanlığında Rus heyeti Şam’a gitti. Heyete Rusya’nın Orta Doğu Özel Temsilcisi Mihail Bagdanov ve Rusya Dışişleri Bakanı Sözcüsü Mariya Zaharova da eşlik etti. 7 Eylül’de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da Şam’da yapılacak görüşmelere dâhil oldu. Lavrov, Şam’ı en son 2012’de ziyaret etmişti. Rus heyetinin Şam ziyaretinin ana hedefi, birbiriyle ilişkili ve Rusya’nın Suriye’deki varlığını ve etkisini doğrudan ilgilendiren ekonomik, güvenlik ve anayasa süreçlerini ele almaktı.
Anayasa Komitesi
Suriye Barış Süreci çerçevesinde şekillenen ve Suriye’nin yeni anayasası üzerine çalışan Anayasa Komitesi en son ağustos ayında toplanmıştı. Şam yönetimi, Suriye muhalefeti ve sivil toplum temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde, Komite taraflarının birbirine artık hakaret etmemeleri ve birbirlerini dinlemeye daha eğilimli olmaları kaydedilen en önemli ilerleme olmuştu.
BM’nin en fazla ilgilendiği konulardan biri anayasa hazırlama sürecinde ilerleme kat etmektir. Bu bağlamda BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, Moskova’yı ziyaret etmiş ve bu konuyla ilgili Lavrov’dan destek istemişti. Ayrıca Pedersen, Lavrov’un Esed’e mesaj iletmesini istemiş Lavrov da bu konuda yardımcı olacağı sözünü vermişti. Ağustosta toplanan Anayasa Komitesi’ne Şam heyetinin kendi rızasıyla değil Rusya ve İran’ın zorlamasıyla katıldığı belirtilmektedir. Rusya, Şam’ın anayasa sürecine katkıda bulunmasını ve ülke içinde bir reform süreci başlatmasını istiyor. Ayrıca Şam’ı reformlara ikna etmesi karşılığında ABD’yle Şam’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasında ara bulucu rol üstlenmeye çalışıyor. Fakat son görüşmelerde de görüldüğü gibi Şam tarafı Suriye Anayasası’nın yeniden şekillenmesine ve reform yapmaya pek yanaşmıyor. Bu da Şam ile Moskova arasındaki sorunlardan birini teşkil ediyor. Anayasa Komitesi’nin çalışmalarında bir ilerleme sağlanamaması Rusya’nın Suriye’deki durumunu belirsiz kılıyor. Rusya’nın Suriye’deki varlığının hukuken bir netlik kazanmaması Rus askerleri için güvenlik risklerini devam ettirdiği gibi Rusya’nın üstlenmek istediği uluslararası rolünü de olumsuz etkiliyor.
Ekonomik Çıkarlar ve Güvenlik
Rusya, Suriye’de ekonomik çıkar elde etmeye yönelik politikalar da izlemektedir. Şam’ı ziyaret eden heyetin başında sanayi ve askerî alanlarda tecrübeli bir bürokrat olan Borisov’un da olması bu politikaya yöneliktir. Suriye’de uzun yıllardır süregelen iç savaşın getirdiği maliyet, Şam rejiminin ülkenin önemli yer altı kaynaklarının olduğu Fırat’ın doğusundaki alanları kontrol edememesi, ülke ekonomisinin savaş oligarkları tarafından kontrol edilmesi ve Batı’nın ekonomik yaptırımları gibi faktörler Şam yönetiminin ekonomik gücünü zayıflatmaktadır.
Şam rejiminin karşılaştığı bu durum, onu yeni kaynaklar aramaya itmektedir. Bu sorunu da elindeki taşınmazlarla stratejik tesisleri satarak ve diğer aktörlerden maddi destek isteyerek çözmeye çalışmaktadır. Bu da dış güçlerin arasındaki rekabeti artırmaktadır.
Rus heyetinin son ziyaretinin amaçlarından biri de Suriye’nin Lazkiye kıyılarındaki ve bölgesindeki en önemli tatil alanları, araziler ve stratejik tesisler üzerinde daha fazla kontrol sağlamaktır. Temmuz 2020’de Moskova ile Şam yönetimi arasında yapılan anlaşma Lazkiye bölgesinde bulunan alanların, askerî hastanelerin kurulması için Rusya’ya verilmesini öngörmektedir. Bu anlaşma çerçevesinde Rusya, kıyılardaki etkisini daha da artırma yönünde çaba sarf etmekte, bazı muhalif görüşlere göre de Suriye kıyılarında kendi düzenini kurmaya çalışmaktadır. Rusya elde ettiği alanlara önemli sayıda personel ve çalışan göndermeye başladı ve bazı yer ve tesislerin isimlerini de Rusça yaptı.
Rusya’nın bu alanlardaki ekonomik yatırımlarını ve stratejik tesislerini güvence altına alabilmesi ve buralarda konuşlanmış askerî üs ve askerlerinin güvenliği, o bölgelerin istikrarına bağlıdır. Başta Tartus ve Lazkiye’deki Hmeymim Hava Üssü olmak üzere Rusya’nın kontrolündeki alanların İdlib’e olan coğrafi yakınlığı nedeniyle İdlib’in istikrarı büyük önem taşımaktadır. Bu durum da Türkiye-Rusya arasındaki ateşkesin ve mutabakatın Rusya için değerini daha da artırmaktadır. Bu nedenle Şam görüşmesinde açıklama yapan Lavrov, Türkiye’yle İdlib konusundaki iş birliğinin büyük önem taşıdığını ve bu iş birliğini bundan sonra da devam ettirmeye kararlı olduklarını vurguladı. Ayrıca Türkiye ile Rusya arasında yapılan tüm mutabakatların Şam tarafından onaylandığını ve Şam’ın lehine olduğunu dolayısıyla da bu konuda herhangi bir olumsuz tutumun yersiz olacağını ifade etti. Türk-Rus mutabakatının devam etmesi ve iş birliğinin sürdürülmesi aynı zamanda Rusya’nın Suriye kıyılarındaki askerî ve ekonomik güvenliği anlamına gelmektedir.
Rusya’nın Suriye’deki rekabeti ekonomik alanlarda olduğu gibi Şam yönetimi üzerinde de devam etmektedir. Ancak ekonomik çıkarlarını ve siyasi kararlarını tek bir aktöre bağımlı kılmak istemeyen Şam yönetimi, Rusya ve İran dışında da alternatif arayışı içindedir. Bu da doğal olarak kendisinin diğer aktörler arasında manevra yapma olanağını ve pazarlık yapma gücünü artırırken aynı zamanda dış aktörlerin de kendi aralarındaki rekabeti de tırmandırmaktadır.
Arap ülkelerinin Suriye’yle ilgili politikalarında tekrar hareketlilik başladı. Bu konuda Irak’ta kurulan yeni hükûmet ve Başbakan Mustafa Kazımi öne çıkıyor. Daha aktif dış politika izlemeye çalışan Irak, bölgedeki bazı sorunlu aktörler arasında ara buluculuk rolü üstlenmek istiyor. Irak, Arap ülkelerinin ABD’yle yakınlaşması ve İran-ABD diyalogunun sağlanması konusunda rol üstlenmiş gözüküyor. 20 Ağustos’ta ABD ziyaretinin ardından bu konuda ABD’yle mutabık kalan Irak, 25 Ağustos’ta Ürdün ve Mısır ile üçlü zirve düzenlemiş, zirvede Suriye-Irak sınırının güvenliği ve Orta Doğu’da daha sıkı bir iş birliği yapılması ele alınmıştı. Ertesi gün 27 Ağustos’ta Irak’ın Suriye Özel Temsilcisi Falih el-Fayyad Şam’a gitmişti. Irak eski Başbakanı’nın güvenlik konuları sorumlusu ve Haşdi Şabi’nin başkanı olan el-Fayyad’ın, Kazımi’nin mektubunu Esed’e ilettiği belirtiliyor. Ziyaretin amacının Irak aracılığıyla ABD ve Suudi Arabistan’dan Esed’e mesaj getirmek olduğu söyleniliyor. El-Fayyad, Irak’a dönmesinin ardından Suriye’deki hem Sünni hem de İran’ın etkisinde bulunmayan bazı Şia gruplarıyla da yakın ilişkisi olan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Farhan el-Suud ile birlikte Bağdat’a giderek görüşmelerde bulunmuştu.
BAE ve Suudi Arabistan, Suriye’deki İran etkisini zayıflatmayı hedeflerken Irak, İran’la Suriye’de iş birliği yapmaktadır. Suriye konusunda daha dengeli bir pozisyon üstlenmek isteyen Kazımi, Suriye’de daha etkili olmayı ve Suriye’yi Arap dünyasına daha da yakınlaştırmayı düşünüyor.
Sonuç olarak Suriye’nin yaşadığı ekonomik sorunlar, Rusya’ya Suriye’de ekonomik fırsatlar sağlasa da üzerinde maddi bir yük oluşturuyor ve Rusya’nın Suriye’deki durumunu belirsizleştiriyor. Suriye’deki ekonomik sorunlar Şam’ı Rusya’dan uzaklaştırarak diğer Arap ülkeleriyle yakınlaşmaya itiyor. Bu da Rusya’nın Şam üzerindeki etkisinin zayıflamasına yol açıyor ve Moskova’yı diğer aktörlerle özellikle de Türkiye’yle diyaloğa daha açık hâle gelmeye zorluyor.