İran-Umman İlişkileri Neden Farklı?

İran-Umman İlişkileri Neden Farklı?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Günümüzde, Körfez ülkelerinin özellikle de Suudi Arabistan’ın İran ile olan ilişkileri oldukça gergindir. Körfez İşbirliği Konseyi’nde (KİK) yer alan Kuveyt, Katar, BAE ve Bahreyn, İran ile olan münasebetlerinde ve izledikleri bölgesel politikalar Suudi Arabistan çizdiği siyasi çerçevede şekillenmektedir. KİK’in İran ile olan bölgesel rekabeti ve gerilimleri Suriye ve Yemen’deki iç savaşında ve Bahreyn’de yaşanan siyasi gerilimde açık bir şekilde görülmektedir. Bu hasmane ilişkiler, mezhepsel çatışması tartışmalarını da beraberinde getirmiştir. Umman diğer bölge ülkelerinin aksine İran ile iyi ilişkiler sürdüren yegâne ülkedir. Bu makalede, İran ve Umman arasında tesis edilen özel ilişkiler çeşitli yönleriyle ele alınarak analiz edilmiştir.

Coğrafi olarak Umman zengin yeraltı kaynaklarının ve mezhepsel farklılıkların olduğu Körfez bölgesinde yer almaktadır. Diğer devletlerle karşılaştırıldığında Umman’ın yeraltı kaynakları petrol ve doğalgaz rezervleri sınırlıdır. Jeo-stratejik konumu itibariyle üç kesişim noktasında (Arap-İslam Dünyası, Hint Okyanusu ve Uluslararası alan) yer aldığı için bu konumundan mümkün olduğu kadar yararlanmaya çalışmaktadır. Umman hem Arap Yarımadası’nı Batı Asya’ya hem de Basra Körfezi’ni Hint Okyanusu’na birleştiren bir köprü rolü üstlenmektedir. Umman İran’la Hürmüz Boğazı’nı paylaşıp ve güzergahtan dünyaya petrol ve doğalgaz ihraç etmektedir. İki ülke arasında İran’dan başlayıp Umman’ın Saffar Limanı’na uzanan doğalgaz hattı üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Umman sahip olduğu jeo-stratejik konumundan istifade ederek ticaret alanında ve bölge devletleri arasında arabulucu rol üstlenmeye gayret etmektedir.

Tarihsel olarak Umman-İran ilişkileri bölgesel bağlamda değişiklik göstermiştir. Körfez ülkesi olması ve bu ülkelerle benzer yönetim anlayışına sahip olmasına karşın Umman, İran ile ilişkilerinde tarihsel ve kimliksel olarak özel karakteristiğe sahiptir. 17 ve 18 yüzyılda Umman bölgede Belucistan ve Doğu Afrika’da baskın bir konuma sahipti. 20. Yüzyılın ikinci yarısında Umman İngiltere’den bağımsızlığını elde ettikten sonra, İngiltere ve ABD ile ilişkilerini sürdürmeye devam etmiş ve bu ülkelerle sıkı bir bağ kurmuştur ve İmparatorluk mirası da Umman’a dış siyasetinde özgüven vermiştir.

Umman bağımsızlığını elde ettikten sonra üç sorunla karşılamıştır: (a) Suudi Arabistan’ın Vahhabi yayılmacılığı, (b) ülkesinde güçlenen silahlı sol örgütler ve (c) Güney’de Zeydilerin İmamet projeleriyle karşı karşıya kalmıştır. Umman İran ve Batı’nın yardımları sayesinde bu üç sorunun üstesinden gelebilmiştir. 1970’de Sultan Kabus’un iktidara gelince İran, İngiltere ve ABD’den sonra Umman’ı tanıyan üçüncü ülke olmuştur. İran Şahı 1970’li yıllarda Umman’da Sultan Kabus’a karşı yürütülen Dofar ayaklanmasında Sultan Kabus’un isyanı bastırmasına yardımcı olması iki ülke arasında güvene dayalı güçlü bir ilişki kurmasına vesile olmuştur. Daily Waqt yazarı Muhammed Hasan Kasım, Umman’ın Körfez’de İran’a en yakın ülke olduğunu ve Umman bölgede İran’ı yakından ilgilendiren siyasi konularda arabuluculuk rolü üstlendiğini vurgulamıştır.

İran’da Şah rejimin yıkılmasıyla sonucu İslam Cumhuriyeti’nin kurulması iki ülke arasında ilişkilerde her hangi bir değişiklik yaşanmamıştır. Diğer bölge ülkelerinin İran İslami rejimini tehdit olarak algılaması sonucu bölge ülkelerinin Saddam’ı desteklemesinin aksine Umman İran’ı tehdit algılamamış ve İran-Irak savaşında tarafsız politika izlemiştir. Diğer taraftan, Umman İran-Irak savaşını bitirmesi konusunda barış müzakerelerinde yer almıştır. Umman ve İran bölgedeki yüksek gerilime rağmen ilişkilerini sürdürmüştür. Buna örnek verecek olursak, İran’da 2013 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Hasan Ruhani ilk yurtdışı ziyaretini Umman’a yapmıştır. Keza aynı şekilde, Umman Kralı Kabus Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından İran’ı ziyaret eden ilk Arap lider olmuştur.

Umman’ın dış politikası tarafsızlık ve devletlerin iç işlerine karışmama ilkesine dayanmaktadır. Bu bakımdan, Umman’ın bölgesel ve uluslar arası çatışmalarda izlediği pragmatik dış siyasetiyle diyaloğa dayalı ve sorunlara çözüm üreten barışçıl bir yaklaşım benimsemektedir.[1] Umman, diğer Arap devletlerinin aksine 1979 yılında imzalanan Camp David Anlaşması’nı boykot etmemiştir. Umman, bölgede İran’ı yakından ilgilenen sorunlara karşı duyarlı davranarak 1988 yılında İran-Irak savaşını bitiren anlaşmayı, 1991’de İran-Mısır görüşmelerine ve 2007 yılında İngiltere-İran arasında görüşmelere öncülük edip arabulucu olmuştur. Özellikle, İran ve Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry vasıtasıyla yürütülen nükleer görüşmelerin başlamasında Umman öncü bir rol oynamıştır.[2]

Umman’ın izlediği kendine özgü dış politikası etkisini Körfez Birliği projesinde göstermiştir. Körfez Birliği projesine üye olmayacağını deklare etmiş ama bu projenin Umman olmadan da devam edebileceğini söyleyerek diğer körfez ülkelerin bu çalışmalarına karşı çıkmamıştır.

Umman’ın Körfez Birliği projesine üye olamamasının altında yatan isteksizliği, mezhepsel farklılıklar, egemenlik kaybı ve dış politikada geleneğini kaybolacağı endişesine dayanmaktadır. Körfez İşbirliği Teşkilatında (KİK) temkinli siyaset izleyerek İran’ı gücendirmemeye özen göstermiştir. Düşmanlık siyaseti yerine, Umman’ın dış politika tercihi İran ve Körfez ülkeleriyle geliştirdiği stratejik ilişkileri muhafaza etmeye yöneliktir. Arap Baharı sonrası İran-Umman ilişkilerinde karmaşık bir şekilde artmıştır.[3]

Yemen krizinde Umman Husilere karşı kurulan koalisyonda yer almayı reddetmiştir. Bunun muhtemel nedeni, İran ile geliştirdiği ilişkilerin derin olmasıdır. Dahası, Umman’ın bu savaşa katılmamasının nedeni, coğrafi olarak Yemen’e olan yakınlığı ve kültürel olarak iki ülke arasında kabile bağlarına dayanan ilişkilerden ötürü savaşın kendi topraklarına yayılıp istikrarsızlık tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktan çekinmesiyle ilgilidir. Aynı zamanda, Umman, Yemen Savaşı’nda iki taraf arasında barışma (uzlaşmada) aracılık etmeye çalışmaktadır. Ocak 2016 Tahran’da Suudi Arabistan Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı sonrasında, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri İran’a tepki olarak elçiliklerine kapatmış, Umman ise yapılan saldırıyı kınayarak bu saldırının uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu vurgulamış, ancak diğer ülkelerin aksine İran’dan elçisini çekmemiştir.

Umman ile İran güvenlik ve askeri konularında işbirliği yapıp, iki ülke sıklıkla ortak askeri tatbikat düzenlemekte ve bunların sonuncusu 2015 yılında gerçekleşmiştir. İki ülke arasında Umman Körfezi’nde kaçakçılığı önleme konusunda anlaşma imzalanmıştır.[4] Diğer bölge devletlerinin aksine, Umman İran’ın nükleer faaliyetlerini de tehdit olarak algılamamış, İran-ABD arasında aracı rolü oynamıştır, oysa diğer devletler anlaşmanın İran’a Ortadoğu’da kışkırtıcı ve bölgede daha fazla sorun açacağını dair endişeler taşımaktadır. Yemen’deki iç savaşın ülkesine yayılmasından çekinen Umman devleti, Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’de Husilere karşı yürütülen koalisyonda yer almayı reddetmiştir.

Kültürel olarak Umman günümüzde sayıları iyice azalan İbadi mezhebine bağlı kişileri barındırmakta ve İbadilerin Umman içindeki nüfusu yarısına tekabül etmektedir. İbadilik günümüzde İslam’da Harici mezhebi devamı olarak görülmekte ancak Ummanlılar bu yorumu kabul etmeyerek kendilerini Sünni mezhebine yakın gördüklerini ifade etmektedirler. Umman Kralı Kabus, İbadi mezhebine bağlıdır ve ülkesi Zangibar, Cezayir, Tunus ve Libya’da yaşayan İbadi toplumlarıyal iyi ilişkilere sahiptir. Umman rejimi İslam’ın Vahabi-Selefi ekolünün kendi topraklarına yayılması konusunda endişelenmektedir. Vahhabi-Selefi akımın aksine, Umman Şia mezhebibin kendi topraklarında yayılmasını tehdit olarak görmemektedir. Bölgede Sünni çoğunluğun aksine, Umman’ın kültürel farklılıkları İran ile yakınlaşmasını sağlamaktadır.

Umman’ın iktisadi yapısını incelediğimizde, 2013 verilerine göre, gayri-safi milli hâsılasının (GSMH) % 45’lik kısmı petrol ve doğalgaz gelirlerinden oluşmakla beraber devlet gelirlerinin de % 86’lık kısmını karşılamaktadır. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüş nedeniyle, Umman ekonomisi olumsuz etkilenmiş ve ülkede işsizliğin artması sonucu ekonomik gelişmeleri de zayıflatmıştır. Umman nüfusunun %50’den fazlasının 25 yaş altı gençlerden olması işsizlik sorununu ülkenin en önemli sorunu haline getirmektedir. Diğer rantiye devletlerde yaşanan kronik sorunlar gibi, Umman da yolsuzlukla boğuşmaktadır. Arap Baharı’nın ortaya çıkmasından sonra, Körfez ülkeleri Umman’a 10 Milyar dolar değerinde mali yardım yapmış ve bu yardımda Umman’da ekonomik tehlikenin bir işaretidir.

İktisadi olarak İran-Umman ilişkileri önemli olup iki ülke arasında Bandar Abbas ve Umman sahilinde Sahhari Limanına denizcilik hattı kurulmuştur. Bu ticaret bir milyar dolar değerinde bir hacme ulaşmıştır ve daha da artması beklenilmektedir. Ummanlı şirketler İran pazarlarına erişerek ihracatlarını artırmayı hedeflerken, İran ise Umman’ı Asya ve Doğu Afrika’ya açılan önemli bir ticaret kapısı olarak görmektedir. İran'da kurulan İran-Umman Ticaret Odası ortak yatırımlar için ortak bir şirket ile birlikte 250 şirketten oluşmaktadır. 2007 yılında Umman, İran’ı karşısına almamak için Körfez İşbirliği Teşkilatı’nın para birliği projesinin bir parçası olmayacağını da açıklamıştır.

Enerji konusu da İran-Umman ilişkilerinde belirleyici bir konuma sahiptir. İran ve Umman aralarında anlaşma yaparak İran’a ait yılda 10 milyar metreküp doğal gaz satışı anlaşmasını imzalamıştır. İran Umman’ı enerji kaynakları uluslararası pazara özellikle Asya’ya ulaşılması konusunda bir istasyon olarak görmektedir. Bu bağlamda, İran ve Umman Hürmüzgan-Sahhar Limanı arası 260 km’lik boru hattı inşa edilerek ticareti geliştirilmek istenmektedir. Bu projenin bitmesiyle, Umman bu hattan uluslararası pazara doğalgaz ihraç edebilecek ve aynı zamanda kendi iç tüketimi için de bu hattan istifade edecektir. Diğer yandan, Ummanlı işadamları İran Petrol pazarına 1,5-2 milyar dolar arası yatırım yapmaktadır.

Özetle, Umman Körfez Bölgesi’nde İran ile özel ilişkiler geliştiren yegane ülke olup, Suudilerin öncülüğünde İran’a karşıt oluşturulan grupta yer almamaktadır. Coğrafi konumunun ve ulusal kimliğinin dışında, Umman’ın pragmatik dış politikası, içişlerine karışmama ve komşularıyla çok yönlü ilişkiler geliştirme anlayışı İran ve Batı ile ilişkilere de yansımaktadır. Umman’ın İran ile yakın ilişkilerinin tarihsel kökeni 1970’li yıllara dayanıp, Dofar’da Kral Kabus’a karşı ayaklanan solcu hareketin bastırılmasında İran Şahı’nın yardımları günümüzde iki devlet arasındaki stratejik ilişkilerinin temelini atan önemli bir adım olmuştur. Umman, İran’ı Irak Savaşı’nda, Yemen ve Suriye’deki çatışmalarda ve bölgesel denklemde desteklememiştir. Aksine, 2015’te İran-ABD Nükleer Anlaşması örneğinde olduğu üzere, bölgede yaşanan sorunlara çeşitli kez arabuluculuk rolü üstlenmiştir. Ayrıca, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi olmasına karşın bu örgütün Körfez Birliği’ne dönüşmesi durumunda Umman, oluşacak yeni birlikte yer almayı reddederek, İran ile devam eden askeri, ekonomik ve siyasi ilişkilerini muhafaza etmeye yönelik tutum sergilemektedir. Nükleer anlaşma sonrası, iki ülke arasında ilişkilerin eskisinden de güçlü olması öngörülmektedir.


[1] Meryem Yusuf El-Beluşi. “Eser el-Alakat el-Ummaniye el-İraniye fi Emn Düvel Meclis El-Teavün Ba’de El-Rabi’ el-Arabi”. Merkez El-Halic li-Siyasat el-Tenmiye. 2016.

[2] John Kerry, «A Critical Deal with Iran, but More Work to be Done,» The Boston Globe, 3 April 2015, https://share.america.gov/critical-deal-iran-work-done.

[3] Will Fulton and Ariel Farrar-Wellman, “Oman-Iran Foreign Relations,” American Enterprise Institute Iran Tracker, 21 July 2011, http://www.irantracker.org/foreign-relations/oman-iran-foreign-relations

[4] Will Fulton and Ariel Farrar-Wellman, “Oman-Iran Foreign Relations,” American Enterprise Institute Iran Tracker, 21 July 2011, http://www.irantracker.org/foreign-relations/oman-iran-foreign-relations