Taraflar arasında gerçekleşen görüşmenin ana maddesini Kızıldeniz’deki kriz oluştururken nükleer meselenin ikincil tartışma maddesi olarak gündeme geldiği kaydedilmiştir.
ABD-İran Arasında Umman’da Gerçekleşen Gizli Görüşmeler
İngiltere merkezli Financial Times (FT) gazetesinin 14 Mart 2024 tarihli haberinde; ABD’nin İran'ı, Yemen'deki Husiler üzerindeki nüfuzunu kullanarak Kızıldeniz'deki gemilere yönelik saldırıları durdurmaya ikna etmek istediği ve bu amaçla da bu ülkeyle gizli görüşmeler gerçekleştirdiği iddia edildi. Haberde, gizli müzakerelerin ocak ayında Umman'da gerçekleştiği kaydedildi. Gizli görüşmeyle ilgili bilgi veren ABD’li yetkililer; görüşmede Washington'ın, Tahran’ın ilerleyen nükleer programıyla ilgili endişelerini de dile getirdiğini belirtti.
Habere göre ABD heyetine Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk ve ABD’nin İran Özel Temsilcisi Abram Paley başkanlık ederken İslam Cumhuriyeti’ni ise Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Nükleer Başmüzakereci Ali Bakıri Keni temsil etti. Gizli görüşmede ABD ve İran’ın doğrudan görüşmediği ve Ummanlı yetkililerin, İranlı ve Amerikalı temsilciler arasında mekik dokudukları belirtildi.
FT, iki ülke arasında geçtiğimiz şubat ayında ikinci tur görüşmelerin de yapılmasının planlandığını ancak McGurk’ün, ABD'nin İsrail ile Hamas arasında Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir anlaşmaya aracılık etme ve Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını sağlama çabalarıyla meşgul olması nedeniyle görüşmelerin ertelendiğini öne sürdü.
FT mezkûr görüşmeyi “iki ülke arasında 10 ay sonra gerçekleşen ilk görüşme” olarak yansıtsa da tarafların Mayıs 2023 tarihinden sonra defalarca gizli ve muhtelif yollardan temas hâlinde olduğu açık kaynaklara yansımıştır. Örneğin Reuters 16 Haziran 2023 tarihli haberinde, ABD ve İran’ın gizli tutulan müzakereler aracılığıyla nükleer hususta diplomatik temas hâlinde olduğunu kaydetmişti. Yine Reuters'ın 18 Eylül 2023 tarihli haberinde, ABD-İran arasında Ağustos 2023 tarihinde varılan esir takası anlaşması için Doha’nın, Mart 2022'den bu yana Tahran ve Washington arasında en az sekiz tur gizli dolaylı görüşmeye ev sahipliği yaptığı belirtilmişti.
İran Gizli Görüşmeler İçin Ne Dedi?
FT'nin görüşmeleri duyurmasının ardından İran İslam Cumhuriyeti resmî haber ajansı IRNA, 14 Mart Perşembe günü yayımladığı haberde, dolaylı görüşmelerin gerçekleştiğini kabul etmiş ancak dolaylı görüşmelerin muhtevasına ilişkin FT’de verilen bilgilerin çoğunu yalanlamıştır. IRNA’nın haberinde “İran ve ABD arasında Kızıldeniz’deki son gelişmelere ilişkin dolaylı müzakerelerin yürütüldüğü iddiasının gerçeği yansıtmadığı, bahse konu dolaylı görüşme ve sınırlı nota alışverişinin İran’a yönelik uygulanan ambargoların kaldırılması kapsamında gerçekleştirildiği ve ambargoların kaldırılmasının İran tarafının her zamanki önceliği olduğu” belirtildi. IRNA Haber Ajansı “ABD’nin, diplomasi alanındaki başarısızlığını gizlemek için psikolojik operasyon araçlarını kullanarak kamuoyunu aldatmaya çalıştığını ve Kızıldeniz'de yaşanan olaylara dair herhangi bir görüş alışverişinin söz konusu olmadığını” iddia etmiştir.
Gizli Görüşmeler Nükleer Müzakereler İçin Bir Anlam İfade Ediyor mu?
Joe Biden yönetiminin savaştan önceki ana odak noktasını, Suudi Arabistan ile İsrail arasında normalleşme anlaşmasının imzalanması ve İran’a uygulanan yaptırımların sessizce gevşetilerek bu ülkeyle gerilimin azaltılması oluşturuyordu. 7 Ekim'den haftalar önce ABD, İran'ın Güney Kore'de tutulan 6 milyar dolarlık petrol gelirini serbest bırakmayı kabul etmişti. Fakat hâlihazırda Biden yönetiminin nükleer meseleyi ikincil konu olarak ele aldığı görüşmenin ana maddesinin Kızıldeniz’deki kriz olduğu görülmektedir. Bu anlamda nükleer meselenin, ABD için şimdilik İsrail-Hamas Savaşı’nın tetiklediği ve İran destekli unsurların da dâhil olduğu bölgesel gerilimin arkasında kaldığı söylenebilir.
Aksa Tufanı Operasyonu’ndan bu yana İran destekli Hizbullah, İsrail'le her gün sınır ötesi çatışmalara devam ederken Husiler, ticari ve ABD donanma gemileri de dâhil olmak üzere düzinelerce gemiye saldırmaktadır. Ayrıca İran'a bağlı Iraklı milisler, Irak ve Suriye'deki Amerikan güçlerine karşı çok sayıda füze ve insansız hava aracıyla saldırı düzenlemiştir.
Ürdün-Suriye sınırındaki bir ABD askerî üssüne düzenlenen ve 3 Amerikan askerinin ölümüne neden olan insansız hava aracı saldırısından bu yana Suriye ve Irak’ta, ABD’ye yönelik saldırıların gözle görülür şekilde azaldığı görülürken Husiler, ideolojik olarak Tahran'a diğer militan gruplardan daha az yakın olduğunu kanıtlar nitelikte, Kızıldeniz’deki saldırılarına devam etmektedir. Husilerin 17 Ekim'den bu yana ticari ve donanma gemilerine 60'tan fazla kez saldırdığı kaydedilmiştir. ABD'li yetkililer, saldırıları önlemek amacıyla askerî müdahaleye başvursa da Husileri caydırmayı başaramamıştır. Gelinen noktada ABD’nin, İran'ın Suriye ve Irak’ta unsurlarına yaptığı gibi Husilere de faaliyetlerini durdurması için baskı yapması gerektiğine inandığı söylenebilir.