Hindistan’ın Kafkasya Politikası
Güney Asya bölgesindeki gerilimler genel olarak Hindistan yönetimini meşgul etmekte. Ancak Başbakan Narendra Modi'nin 2014'te iktidara gelmesinden bu yana Hindistan'ın dış politika hedeflerinde yeniden bir düzenleme oldu. Pek çok durumda Yeni Delhi, stratejik çıkarlarını sürdürmek için birçok ülkeyle yeniden ilişki kurmaya başladı. Önceki hükûmetlerden bazı temel kurumların yardımıyla Hindistan, keşfedilmemiş bir bölgedeki ülkelerle aktif olarak ilişki kurmaya başladı: Kafkasya.
Hindistan'ın diğer bölgelerdeki genel diplomatik pozisyonuna benzer şekilde, Yeni Delhi Kafkasya'da da tarafsız kalmaktadır. Hindistan'ın, Kafkasya'da İran dâhil büyüme stratejisi yalnızca Kafkasya'daki ülkelerle değil; aynı zamanda Balkanlar ve Doğu Avrupa'daki ülkelerle de tam ekonomik potansiyelden yararlanmak için daha uzak pazarlara erişim gibi bazı temel nedenlere dayanmaktadır. Kafkasya da stratejik olarak çok önemli bir konumda bulunmakta ve bu nedenle bölgesel ve küresel bağlantı açısından Hindistan için çok önemli hâle gelmektedir. Bölgede tarafsız bir güç olmasına rağmen özellikle 2020'deki Karabağ gerginliklerinin ardından Hindistan'ın Ermenistan ile gelişen ilişkileri, Yeni Delhi'nin bölgedeki politikası konusunda büyük merak uyandırmaktadır.
Teknik olarak Hindistan ve Ermenistan'ın tarihî bağları bulunmaktadır. Ancak Hindistan Başbakanı Modi ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın 2019'da UNGA oturum aralarında yaptığı görüşmenin ardından ilişkiler gerçekten gelişmiştir. Çin'in bölgede artan varlığı, Türkiye-Azerbaycan-Pakistan ekseni, Rusya'nın Ukrayna'daki savaş kaygısı, İran'ın Azerbaycan ile olan gerilimi; Hindistan'ın Ermenistan'a silah ihraç etmesine ve ardından Ermenistan ve İran’la yakınlaşmasına neden olmuştur. Ermenistan'ın 2020'de Azerbaycan'a karşı savaşındaki yenilgisinin ardından ülke, ekonomik ve hatta siyasi olarak izole edildi. Rusya, Ermenistan'ın en büyük silah ihracatçısı olmasına rağmen Ermenistan, bunu çeşitlendirmek için Moskova'nın ötesinde ortaklar aramaya başladı. Hatta Ekim 2022'de verdiği bir röportajda Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Rusya'nın Ermenistan'ın savunma gereksinimlerini karşılayamayacağını ima etmişti. Aynı zamanda birçok Çin yatırımının Erivan'ı atlayarak Bakü'ye odaklandığını da not etmek önemlidir. Bu sebeple Ermenistan, 2020'de dört Swathi radarı tedariki için Hindistan ile 40 milyon dolarlık bir silah anlaşması imzaladı. 2021'de Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, Ermenistan’ı ziyaret eden ilk Hindistan dışişleri bakanı olmuştur. Bu ziyaret, Yeni Delhi ile Erivan arasında hâlihazırda gelişen bağlara ivme kazandırmıştır. Bir Ermeni savunma heyeti daha sonra 2022'de Hindistan'ı ziyaret ederken bu durumu Hindistan ve Ermenistan hükûmetleri arasındaki bir savunma sözleşmesi takip etmiştir. Sözleşmenin bir parçası olarak Hindistan, Ermenistan'a silah, mühimmat ve roket tedarik etmeyi taahhüt etmiştir.
Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan'ın büyüyen üçlü iş birlikleri Hindistan'ın Ermenistan'ı neden silahlandırdığına dair daha geniş tabanda fikir birliği yaratmaktadır. Türkiye ve Pakistan, 2020 savaşı sırasında Azerbaycan'ın en güçlü destekçileriydi. Türkiye ve Azerbaycan'ın Pakistan ile ilişkileri, Hindistan'ın iki ülke ile olan bağları için caydırıcı olmuştur. Ayrıca 2021'deki Üç Kardeş askerî tatbikatı; Hindistan'ı, üçlünün Keşmir gibi konular da dâhil olmak üzere kolektif politikası konusunda daha temkinli hâle getirdi. Aslında 2020 Karabağ Savaşı sırasındaki sosyal medya söylemleri, bir şekilde Ermenistan-Azerbaycan çatışması ile Hindistan-Pakistan çatışması arasındaki dolaylı bağlantıları açığa çıkardı. Elbette Türkiye ve Ermenistan'ın ilişkileri normalleştirmesi ile beraber Hindistan ile Türkiye'nin yeniden yakınlaşmasıyla politikada bazı değişiklikler görülebilir ancak Yeni Delhi, küresel bir savunma ihracatçısı olarak ortaya çıkmaya devam ederken Hindistan'ın Ermenistan'ı silahlandırmayı bırakması kesinlikle öngörülemez.
Silah satışı ve savunma ilişkileri dışında Hindistan aktif olarak sadece Ermenistan ile değil, aynı zamanda İran ile bağlantı ittifakları konusunda da çalışmaktadır. İran ile Azerbaycan arasındaki gerilim, 2020 Karabağ Savaşı’nın ardından kademeli olarak artmaktadır. Bunu, İran'ın Azerbaycan sınırına yakın askerî tatbikatları izlemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı, savaşın ardından Karabağ bölgelerini gezdiği günlerde İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Ermenistan'a ilk ziyaretini gerçekleştirmekteydi. Aynı zamanda Hindistan ve İran, bağlarını yeniden inşa etmekteydi. İran'ın Nükleer Anlaşma’dan çekilmesinin ve Batı'nın Tahran'a uyguladığı yaptırımların ardından, Hindistan'ın İran'dan enerji ithalatı da dâhil olmak üzere İran ve Hindistan ticari ilişkileri fiilen yok oldu. Fakat İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin “Asya odaklı” politikasının bir parçası olarak Yeni Delhi, yeniden Tahran'ın radarına girdi. Tahran'ın, Cumhurbaşkanı Reisi'nin yemin töreni sırasında Hindistan hükûmetini davet etmesi ve İran Dışişleri Bakanı'nın Hindistan'ı ziyareti, İran ile Hindistan arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılması için harcanan çabanın birer göstergesidir.
İran ve Ermenistan, Azerbaycan'la gerilimleri ve Hindistan'la büyüyen dostluğu yönetirken çok sayıda ticaret yolu ve koridoru yeniden çizilmekte ve üç ülkenin de lehine tartışmalar sürmektedir. Bunlardan biri, esasında 2000 yılında Rusya, Hindistan ve İran tarafından kurulan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru’dur (INSTC). Azerbaycan, Türkiye ve Ermenistan; Hint Okyanusu'nu Basra Körfezi üzerinden Hazar Denizi'ne bağlamayı amaçlayan INSTC anlaşmasını onaylayan 13 ülke arasında yer almaktadır. Bununla birlikte İran ile Azerbaycan arasındaki gerilimlerin, Azerbaycan'ın INSTC'ye katılımını etkilediği bildiriliyor. Öyle ki İran Ticaret Teşvik Teşkilatı Başkanı Alirıza Peymanpak, “Azerbaycan güzergâhının yerini, iki alternatif İran-Avrasya transit güzergâhı alacak. Bunlardan ilki, Karabağ Savaşı’nın onarım çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2021 Kasım ayında Ermenistan üzerinden; ikincisi ise Hazar ve Karadeniz üzerinden açılıyor.” demiştir. Benzer şekilde İran ve Ermenistan da muhtemelen Hindistan'ın Basra Körfezi-Karadeniz koridorunun bir parçası olma seçeneğini değerlendiriyordu. İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, Ermeni mevkidaşı ile düzenlediği basın toplantısında, "Hindistan'ın bu ulaşım bağlantısında oynayabileceği rolü değerlendiriyoruz. Projemizi hayata geçirmek için Ermenistan, İran ve Hindistan arasında üçlü bir platform oluşturmayı düşünüyoruz." demiştir.
Hindistan, İran, Ermenistan üçlüsünün ilişkileri pekiştirme çabaları tüm hızıyla devam ederken Hindistan'ın Azerbaycan ile samimi ilişkilere sahip olduğunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Hindistan, ülkede faaliyet gösteren çok sayıda Hint şirketi ile Azerbaycan'ın petrol ve gaz yeteneklerine büyük ilgi duyuyor. Hindistan'ın en büyük kamu sektörü şirketlerinden biri olan ONGC'nin, Azerbaycan'ın Azeri-Çırak-Güneşli petrol sahalarında çıkarları ve hükûmetle bir anlaşması var. Popüler Hint iş adamı Gautam Adani; ülkedeki petrokimya, madencilik ve metalurji alanındaki fırsatları keşfetmek için Davos'ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya geldi. Öyle ki Adani-Aliyev görüşmesine dair atılan bir manşette "Aliyev Hindistan'ı Ermenistan'dan Çekiyor" ifadeleri bulunmaktadır. Benzer şekilde Azerbaycan, Hindistan gibi bir pazarda çok büyük bir ihracat fırsatına sahiptir. Ermenistan ve İran'ın aksine, Hindistan'ın Azerbaycan'a karşı düşmanca duyguları bulunmamaktadır. Bakü ile Yeni Delhi arasındaki ilişkilerin tek dezavantajı, Bakü'nün İslamabad'a yakınlığıdır.
Kafkaslar ve Orta Asya, Yeni Delhi için önemli alanlar olmaya devam ediyor. Tartışıldığı gibi İran'la bağları yeniden inşa etmek, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki bağları dengelemek (Bazılarına tek taraflı görünebilir.) ve Türkiye ile bağları geliştirmek için bilinçli bir çaba var. Mevcut dinamikler, İran-Ermenistan-Hindistan ve Türkiye-Azerbaycan'ı paralel ittifaklar hâline getirmektedir. Hindistan'ın; Kafkasya'daki varlığını güçlendirmesi, küresel bir savunma ihracatçısı olma hedeflerini geliştirmesi ayrıca Türkiye ve Azerbaycan ile bağlarını kuvvetlendirmesi için BAE-Suudi şablonunu izlemesi gerekecek. Basit bir ifadeyle bu, Hindistan ile Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkilerde üçüncü bir ülkenin etkisine izin vermemektir. Hindistan, bunu çoktan başarma yolundadır.
Bu yazıda ortaya konulan görüşler öncelikli olarak yazara aittir ve İRAM’ın kurumsal görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.