İran’da Su Kriziyle Birlikte Yükselen Endişeler

İran’da Su Kriziyle Birlikte Yükselen Endişeler
Görsel: @ISNA
Su krizi, etkili önlemler alınıp uygun şartlar yaratılmadığı takdirde, ülkede yeniden büyük çapta gösterileri tetikleyecektir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Oral Toğa

Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte İranlı yetkililerden ardı sıra su kriziyle ilgili açıklamalar da gelmeye başladı. Bilindiği üzere İran gerek yanlış su politikaları gerek iklim değişikliği sebebiyle ciddi anlamda su stresi yaşamakta ve bu durum, her geçen yıl daha da ciddi bir hâl almaktadır. Şehirlerde elektrik kesintilerinden ülkedeki tarım ve hayvancılığın zarar görmesine kadar birçok noktada sorunlara sebep olan bu kriz, ülkedeki gıda güvenliğinden varoşlaşma sorunlarına kadar birçok konuda da doğrudan veya dolaylı olarak rol oynamaktadır.

İranlı makamlar bu konuda uzunca bir süredir tedbirler almaya çalışsa da problemin küresel mahiyeti, geri dönüşü olmayan bazı hataların yapılmış olması, bilinçsiz tüketimin sürüyor olması gibi birçok sebepten dolayı kısa ve orta vadede sorunun aşılması mümkün görülmemektedir. Bu sebeple su tedarikinde yaşanan sorunların ve kuraklık kaynaklı elektrik kesintilerinden dolayı yaşanan mağduriyetlerin son birkaç yılda olduğu gibi bu sene de yaşanabileceği söylenebilir. Su krizi kaynaklı sorunların özellikle 2021 yılında şiddetli protestolara sebep olduğu ve bu protestoların sosyal medya başta olmak üzere birçok mecrada sistem karşıtlığına evrildiği unutulmamalıdır.

Bu konu, yazın yaklaşmasıyla birlikte yetkililerin de gündemini meşgul etmeye ve üst sıralarda yerini bulmaya başlamıştır. Sistan ve Beluçistan’a bağlı Zabul milletvekillerinden Muhammed Sergazi, ISNA’ya verdiği röportajda Sistan ve Beluçistan’ın muazzam bir su kriziyle karşı karşıya olduğunu ve bunun için çözümlerin öncelikli olarak uygulamaya konulması gerektiğini söylemiştir. Sergazi, tankerlerle dahi dağıtılacak bir suyun olmadığını söylemiş ve Afganistan’la ihtilaflı olan ve Sistan havzasının ana su kaynağı olan Hirmend Nehri meselesinin Dışişleri Bakanlığının öncelikli gündemi olması gerektiğini savunmuştur. Sergazi, şubat ayında yaptığı bir başka açıklamada Hirmend Nehri meselesine tekrar değinmiş ve “Taliban hükûmeti İran'a su hakkı vermezse tüm Afgan vatandaşları Sistan ve Beluçistan'dan kovulacak!” diyerek tartışmalı bir açıklamada bulunmuştu. Bu söylemler her ne kadar radikal gözükse de genel anlamda gerek göç gerekse su krizi meselesinin bölgesel boyutta geldiği noktanın yansımaları olarak okunabilir.

Isfahan milletvekillerinden Seyyid Nasır Musevi Largani de su meselesinin ciddiye alınması ve hükûmetin bu konuda bir komisyon oluşturması gerektiğini belirten bir açıklamada bulunmuştur. Habere göre Largani, Cumhurbaşkanı’ndan Isfahan’daki su krizinin ihmalinin araştırılması için özel bir komitenin oluşturulmasını istemiştir. Zira haberde de detaylandırıldığı üzere Largani’ye göre Isfahan’daki temel sorun, su kaynağının eksikliğinden öte su kaynaklarının yönetiminde yapılan yanlışlardır. “Önemli ve stratejik bir bölge olan Isfahan, su kaynaklarının yanlış yönetilmesi sebebiyle tarihinin en büyük tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.” diyen Largani, Cumhurbaşkanı’na varana kadar birçok yerde bu konuda dikkatleri çektiğini söylemiştir. Son olarak Isfahan’daki su meselesinin geri dönülmez bir noktaya gelmeden önce uyarıda bulunduğunu söyleyen Largani, Cumhurbaşkanı’na su krizinin neden ihmal edildiğini araştırmak için özel bir komite atamasının zorunlu olduğunu söylemiş ve “Krizin ardında kötülük yoksa da kötü yönetim olmalı.” demiştir.

Baraj doluluk oranlarının henüz ocak ayında %38 gibi düşük seviyelere düştüğü İran’da, ülkenin çeşitli bölgelerindeki 17 önemli barajın durumunun kaygı verici boyutlarda olduğu, doluluk oranlarının %1,5 ila %18,4 arasında değiştiği açıklanmıştı. Bu durumun eğer büyük bir değişiklik olmazsa yaza doğru daha da şiddetleneceği düşünülebilir. 24 Nisan’da çıkan bir haberde, alarm veren barajlardan birisi olan ve Merkezi ilinde bulunan Save Barajı hakkında da Merkezi İl Bölge Su Anonim Şirketi Müdürü İzzetullah Amirei’nin barajdaki su seviyesinin kritik seviyede olduğuna yönelik açıklamalarına yer verilmiştir. Bir toplantıda konuşan Amirei, Erak şehrinin içme suyuna dair ciddi bir kaygı olmamasına karşın Save Barajının durumunun kritik seviyede olduğunu belirtmiştir. İldeki ortalama yağışların geçen yıla göre %4,5’lik bir düşüş gösterdiğini belirten Amirei, 2015 yılından bu yana 1.947 kaçak kuyunun kapatıldığını belirtmiştir.

Azalan su kaynakları, ülkedeki gıda güvenliğini de tehdit eder boyuttadır. Hâlihazırda daralan tarım ekonomisi, kırsal kesimin boşalmaya başlaması, iklim krizi ve Ukrayna savaşı gibi sebeplerden dolayı darboğazda olan İran; dünyada gıda güvenliği açısından 125 ülke arasında 82. sırada yer almaktadır. Ek olarak Rusya ve Ukrayna’dan da tarım ürünü ithal etmekte olup bu iki ülkeden 4 milyon tondan fazla buğday, arpa, mısır, soya fasulyesi ve yemeklik yağ ithal etmiştir. Yaşanan su krizinin gıda güvenliğine yansıyıp yansımayacağına dair şüpheler söz konusudur. Bu bağlamda krizin, bir gıda krizine evrilmeyeceğini belirten haberler de peşi sıra basında yer almaya başlamıştır. Örneğin 26 Nisan’da ISNA’da yayımlanan bir haberde, ülkedeki en büyük pirinç üretim alanlarından biri olan Gilan ilinde, üreticiyi söz konusu kuraklıktan koruyacak çalışmaların hızla sürdürüldüğü ve projelerin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Gilan Valisi Esedullah Abbasi yaptığı açıklamada, yaşanan su krizinin pirinç üretiminde bir krize dönüşmeyeceğini belirtmiştir. Pirinç üreticilerinin mağduriyet yaşamamaları için âdeta il çapında seferberlik ilan eden Abbasi, çiftçiler ile ilin yöneticilerinin koordinasyon içerisinde olması için bir dizi planın talimatını vermiştir. İranlılar için oldukça önemli bir tüketim kalemi olan pirincin üretiminin tehlikeye düşmesinin halk üzerinde yaratacağı olumsuz etki oldukça büyük olacaktır. Bu yüzden yetkililerin bu konudaki endişeleri gidermek için var gücüyle çalışmasının psikolojik anlamda da önemi büyüktür. Zira benzer şekilde geçtiğimiz yıllarda yumurta arzı konusunda yaşanan krizin halk üzerindeki psikolojik etkisi oldukça büyük olmuştur.

Gilan’daki açıklamaya paralel olarak İslami Şûra Meclisi Tarım, Su, Doğal Kaynaklar ve Çevre Komisyonu Başkanı Muhammed Cevad Askeri, 27 Nisan tarihinde Payam News’a verdiği demeçte Fars şehrindeki ovalarda da gıda sorununun aşıldığını belirtmiştir. Tuzlanan ve ekimi imkânsız hâle gelen toprağa karşı seracılık faaliyetlerine yoğunlaşılabileceğini belirten Askeri, “Sera ürünleri, mevcut yaptırım durumunda ülke için üretim, istihdam ve döviz kazandırmada özel bir rol oynayabilir. İhracat için gerekli yasal zemin de sağlanmıştır.” demiştir.

Yukarıda bahsi geçen açıklamaların hemen hemen hepsi, aynı hafta içinde gerçekleşmiştir. Mevcut krizle ilgili başka haberler de günaşırı İran basınında yer almaktadır. Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla yetkili isimlerin ardı sıra gerçekleştirdikleri bu uyarıların tonunun ciddiyeti ve uyarı sıklığının artışı, kapıda büyük bir kriz olduğu fikrini pekiştirmektedir. Elektrik kesintilerinin ağır sanayiden küçük esnafa kadar birçok kesimi olumsuz yönde etkilemesi, içme suyunun yanı sıra tarımda ihtiyaç duyulan suya ulaşmada yaşanan zorluklar ve gıda güvenliği gibi krizin beraberinde getireceği birçok sorun; yaz mevsiminde ülkenin kırılganlığının artmasına sebep olmaktadır. Bilindiği üzere son on yıldır gitgide artan sıklıklarla gerçekleşen protesto gösterileri, Mehsa Emini meselesi sonrası farklı bir boyuta yükselmişti. Hükûmet ile halk arasında özellikle son bir yıldır gerginleşen ilişkilerin, kuraklığın sebep olduğu olumsuz şartlar tarafından tekrar sınanması olası gözükmektedir. Etkili önlemler alınıp uygun şartlar yaratılmadığı takdirde bu kriz, ülkede yeniden büyük çapta gösterileri tetikleyecektir.