İran’ın Suriye’deki Yeni Hakimiyet Araçları: Üniversiteler ve Eğitim

İran’ın Suriye’deki Yeni Hakimiyet Araçları: Üniversiteler ve Eğitim
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran Devrim Rehber Ali Hamenei’nin Başdanışmanı ve Beşşar Esed’ın Suriye’nin bütün şehirlerinde açılması emrini verdiği İslami Azad Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Ali Ekber Velayeti’nin 16 Ocak’ta yaptığı açıklamanın üzerinden henüz bir ay geçmemişken Suriye Vakıflar Bakanı Şam’da İslami Mezhepler Fakültesinin kurulması talimatını verdi.

Suriye Vakıflar Bakanı Mahmud Abdusettar Es-Seyyid ile hükümet yanlısı alimlerinden bir grup İran Kültür ve İslami İrşat Bakanı’nın davetiyle kültür, din ve vakıflarla ilgili konularda görüş alışverişinde bulunmak üzere 25 Şubat 2018 tarihinde İran’a gitti. Heyet Hamenei, El-Mustafa Üniversitesi Rektörü ve daha pek çok kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi.

Es-Seyyid, İran Dış İlişkiler Stratejik Konseyi Başkanı Seyyid Kemal Harazi ile 28 Şubat’ta yaptığı görüşmede, yukarıda zikredilen fakültenin açılacağını duyurdu ve 14 Nisan 2018 tarihinde, İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Dünya Forumunun yardımıyla Şam’da İslami Vahdet Konferansı’nın gerçekleştirileceğini açıkladı. Es-Seyyid ayrıca Forum’un Suriye’de bir temsilciliğinin açılacağını da sözlerine ekledi. Adı geçen fakülte hakkında ayrıntılar belirtilmemekle beraber İran’ın 1990 yılında kurulan Forum’la mezhepleri yakınlaştırma adı altında İslam dünyasına nüfuz ederek Ayetullah Humeyni’nin fikirlerini ve Devrim ideolojisini yaymaya çalıştığı göz önüne alındığında bu fakültenin kuruluşunun da İran’ın Suriye’deki kültürel nüfuzunu artıracağı açıktır.

Velayeti’nin açıklamasından iki ay önce, İran medyasında Velayeti’nin 7 Kasım 2017’de Esed’le yaptığı görüşmede, Esed’ın İslami Azad Üniversitesinin bir şubesinin Suriye’de açılması önerisini kabul ettiği ve Azad Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak Velayeti’den iki ülke arasındaki bilimsel ve kültürel alandaki yardımlaşmanın kuvvetlendirilmesini istediği yönünde haberlere yer verilmiştir.

Azad Üniversitesi ve Mezhepler Fakültesinden önce El-Mustafa Üniversitesi, yükseköğretim için gerekli standartlara sahip olmadığı gerekçesiyle Suriye Yükseköğretim Bakanlığından resmî faaliyet izni alamamasına rağmen İmam Humeyni İlim Havzası kisvesi altında Şam’daki Zeynebiyye’de faaliyetlerine başlamıştır. Dünya çapında Şiiliği yaymak ve yerel güçleri Devrim ideolojisine göre eğitmek amacıyla kurulan ve merkezi Kum’da bulunan bu üniversite, İran içinde ve dışında 60’tan fazla şubeye sahiptir. Suriye’de Esed muhaliflerine karşı Kudüs Gücü saflarında savaşan Afgan Fatımiyyun ve Pakistanlı Zeynebiyyun tugaylarının özünü İlmiyye Havzası ve El-Mustafa öğrencileri teşkil etmektedir.

Nüfuz Aracı Olarak Yumuşak Güç

Devrimin ihracı ve İran’ın bölgedeki nüfuzunun yayılması İran İslam Cumhuriyeti’nin asli hedefleri arasında yer almaktadır. Bu amaçla, bir yandan Kudüs Gücü ve Ortadoğu’da Şii Milislerinden oluşan askerî güç kullanılırken diğer yandan İslami Tebligat Kurumu, İslami Kültür ve İrtibat Kurumu ve 70’ten fazla ülkede faaliyet gösteren kültür ataşelikleri, ilim merkezleri, üniversiteler, Ehli Beyt Dünya Forumu ve İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Forumu gibi kurumlarla da İran aynı amacı gerçekleştirmeye çalışmaktadır. İran’ın son dönemlerde özellikle yükseköğretimi önemli bir yumuşak güç stratejisi olarak kullandığı görülmektedir.

Suriye İç Savaşından Önceki Durum

1979 yılından günümüze Suriye ve İran yakın ilişkiler geliştirmek için çeşitli alanlarda kapsamlı bir iş birliği kurmuş ve eğitim ile kültür alanlarını da içeren çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. 2009 yılında Terbiyet-i Müderris Üniversitesinin Suriye’nin Lazkiye kentinde Farabi Üniversitesi adıyla doğal kaynaklar, su ürünleri, bitki ve hayvan bilimleri, çiftçilik ekonomisi, orman ve çevre, tıp, mühendislik ve arkeoloji fakültelerinde eğitim vermesi amacıyla iki ülke arasında bir anlaşma imzalanmıştır. 2012 yılında İran Kültür Ataşesi, Şam’da Suriye Yükseköğretim Bakanıyla yaptığı görüşmede, Bakan’dan bu üniversitenin açılmasına yönelik özel bir emir yayımlamasını istemiştir. Bununla birlikte savaş ve çatışma ortamında, Farabi Üniversitesi de dahil olmak üzere ülkedeki yükseköğretim projeleri güvenlik ve mali kaynak sorunları nedeniyle durdurulmuştur. Anlaşmanın üzerinden dokuz yıl geçmesine rağmen Farabi Üniversitesi projesi de diğer pek çok proje gibi akim kalmıştır.

2005 ile 2009 yılları arasında İran, Suriye’deki kültürel nüfuzunu artırmak amacıyla Suriye üniversitelerinin üçünde Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü açılmasını sağlamıştır. Ayrıca bütün devlet üniversitelerinde İran Büyük Elçiliği ve Kültür Ataşeliğinin desteklediği Farsça Öğretim Merkezleri kurulmuştur. İran Bilim ve Araştırma Bakanlığı bu kurslar için İranlı öğretmenler göndermekte ve İran’ın kültür ataşesi de bu kurslardaki faaliyetlere en ufak ayrıntıya kadar müdahil olmaktadır.

Hafız Esed döneminde de Suriye’nin İran’la yakın ilişkileri olmasına rağmen İran İslam Cumhuriyeti’nin faaliyetleri bu dönemde sınırlı kalmıştır. Zira Hafız Esed, ülkesiyle İran arasındaki ilişkilerde bir çeşit denge gözeterek Suriye’deki Sünni çoğunluğun hassasiyetlerini dikkate almaya çalışmıştır. Doksanlarda İran, Mürteza Yardım Kurumu aracılığıyla Hafız Esed’in kardeşi Cemil Esed aracılığıyla Alevi topluluğa nüfuz etmiş ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde birkaç ilim merkezi kurarak bazı Suriye Alevilerinin Şiiliğe yönelmesini sağlamıştır. Ne var ki çok geçmeden söz konusu kurum kapatılmış ve İran’ın Suriye’de Şiiliği yayma çabaları sonuçsuz kalmıştır.

Beşar Esed’in başa geçmesiyle iki ülke ilişkileri yeni bir döneme girmiştir. 2003 yılında Saddam Hüseyin’in düşmesi İran’a, Irak’taki nüfuzunu artırma ve bölgesel bir güç olarak konumunu kuvvetlendirme fırsatını vermiştir. Bu dönemde, İran’ın Suriye’deki mezhepsel ve kültürel faaliyetleri önündeki sınırlandırmalar kaldırılmıştır. Nitekim 2000 ila 2006 yılları arasında İran Suriye’de yaklaşık 12 Şii ilim merkezi ve 3 Şiilik fakültesi kurmuştur. 2011 yılında ise Hz. Rukiyye Şii Üniversitesi İran’ın desteğiyle lisans, yüksek lisans ve doktoradan oluşan üç programla Şii ve Alevilerin ikamet ettiği bölgelerde dört şube için faaliyet izni almıştır. Bu üniversite halihazırda eğitime devam etmektedir.

İç Savaş Yılları

2011 yılında Suriye halkının başkaldırmasından sonra, Esed Rejimi muhalifleri bastırmak için İran’dan yardım istemiştir. Çok yönlü yardımlarla Esed’in düşüşünü engelleyen İran, rejimin savunmasız durumundan yararlanarak özellikle Suriye’nin güvenlik ve ekonomi sektörüne hâkim hale gelmiştir. Takip eden süreçteyse Suriye, siyasi bir müttefikten İran’a tabi bir ülkeye dönüşmüştür.

İran 2014 yılında Lazkiye’de Resulü’l-Azam Külliyesini kurarak Alevilerin oturduğu bölgelerdeki nüfuzunu artırmıştır. Külliye çok sayıda dinî eğitim merkezi ve radyo gibi kuruluşa sahiptir. Resmî açıklamalarda bu külliyenin Ehli Beyt mezhebi gereğince dinî ilimlerin yaygınlaştırılması amacıyla kurulduğu belirtilmiştir. Bu külliye sahip olduğu geniş imkanlarla bölge halkının hayatında dikkate değer değişimler meydana getirmeyi başarmıştır. Özellikle kadınlara yönelik faaliyetlere ağırlık veren Külliye, bölgedeki toplumsal atmosferin Lübnan Hizbullahı’nın kadın versiyonuna dönüşmesini sağlamıştır.

İran kendi muhteris hedeflerini gerçekleştirmek için bölgede ağır harcamalar yapmaktadır. Suriye’de yedinci yılını geride bırakan savaş boyunca milyarlarca dolar harcayan İran, mevcut durumda da Suriye’nin geleceğinde rol almak için büyük çaba harcamaktadır. Suriye’ye gönderilen Birleşmiş Milletler Özel Sözcüsü Jessy Şahin’nin belirttiği üzere İran, Esed Yönetimine yıllık 6 milyar dolardan fazla harcama yapmaktadır. Her ne kadar Suriye’nin İran’a ne kadar borçlu olduğu tam olarak bilinmiyorsa da İran, Esed Rejiminin gelecek yıllarda bu borçları ödeyemeyeceğini bilmektedir. Bu nedenle İran, Suriye’de yaptığı harcamaları bu ülkenin kaynaklarından ve ülkeye yaptığı yatırımlardan çıkarmaya çalışmaktadır. Hamemei’nin askerî danışmanı Rahim Safevi’nin açıklamasına göre İran şu anda Suriye’den fosfat madenini ithal etmektedir. Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rezai ise İran’ın Suriye’de milyarlarca dolar kaybı olduğunu reddetmiş ve İran’ın yaptığı yardım kadar Suriye madenlerinden fosfat aldığını belirtmiştir. Suriye’deki çatışma ve savaş göz önüne alındığında ülkedeki kaynakların ithal edilmesi ihtimali pek mümkün değildir. Dolayısıyla söz konusu açıklamaların içinde bulunduğumuz yılın ocak ayında patlak veren gösterilerden sonra İranlılar arasında oluşan tepkiyi azaltmaya dönük olduğu söylenebilir.

Her ne kadar iki ülke son olarak petrol, elektrik, enerji, tarım ve eğitim gibi sektörlerde yatırım amaçlı pek çok anlaşma imzalamış ve Suriye’nin üçüncü cep telefonu operatörü İran’a devredilmişse de bu anlaşmaların büyük kısmı henüz hayata geçmemiştir. Esed’in İran’ın Suriye’deki nüfuzunu artırmasından endişelendiği ve daha çok Rusya ve Çin’e öncelik vermeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple henüz belirtilen anlaşmaların içeriğiyle ilgili somut adımlar atılamamıştır.

İran Üniversitelerinin Nitelik Sorunu

Yurtiçinde pek çok sorunla karşı karşıya olan İran üniversiteleri, yurtdışında şube kurmak için çaba göstermektedir. 2017 yılının Eylül ayında Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakan Yardımcısı, İslami Azad Üniversitesinin 2900 adet yüksek lisans programının Bilim Bakanlığının gerekli gördüğü standartları taşımadığını ve yasal zeminden yoksun olduğunu söylemiştir. Bakan Yardımcısı daha sonra bu tarz programların sayısının daha az olduğu belirten bir düzeltme yapmak zorunda kalmıştır. Son zamanlarda da Azad Üniversitesinin çeşitli nedenlerden dolayı iflas edebileceğine dair haberler çıkmaktadır.

Hâlihazırda İran genelinde bir milyon altı yüz yirmi öğrenci Azad Üniversitesinde eğitim görmektedir. 1982 yılında kurulan üniversitenin Lübnan (1990), Birleşik Arap Emirlikleri (1995) ve Afganistan (2010) gibi ülkelerde açtığı şubelerde de yaklaşık on bin yabancı öğrenci eğitim görmektedir. Yurt dışında şube kuruluşunun üzerine uzun bir zaman geçmesine rağmen üniversite henüz gerekli denklikleri alamamıştır.

İran’ın kültürel nüfuz enstrümanlarından bir diğer olan Peyam-i Nur Üniversitesi 1990 yılında kurulmuştur ve eğitim tüzüğü gereği eğitim programları sanal ortamda uzaktan yürütülmektedir. Neredeyse yarım milyon öğrencinin eğitim gördüğü Peyam-i Nur Üniversitesinde yalnızca 2200’ü ders verme yeterliliğine sahip olan 3900 öğretim elemanını çalışmaktadır. Son yıllarda adı geçen üniversiteye kalitesiz eğitim, altyapı yetersizliği, idari usul ve esaslara uymama, eğitim standartlarını gözetmeme ve kontrolsüz büyüme gibi bazı konularda pek çok eleştiri yöneltilmiştir. Bu üniversitenin Türkiye dâhil çeşitli ülkelerde 13 şubesi vardır ve söz konusu üniversite İran kültürünü koruma ve yurtdışında bunu yayma gibi hedefler için çalışmaktadır. Aynı amaçlara hizmet eden El-Mustafa Üniversitesi de birkaç yıl öncesine kadar eğitim için gerekli standartlara sahip olmamasından dolayı İran Bilim Bakanlığından ruhsat alamazken Mahmud Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanlığı döneminde yapılan değişiklikle bu onayı alabilmiştir.

Sonuç

İran, Suriye’deki iç savaşın sona erme olasılığının dillendirildiği bu dönemde gelecekte Suriye’deki nüfuzunu yitirmekten endişelenmekte ve bu riski ortadan kaldırmak için çeşitli yollara başvurmaktadır. İran, Suriye’de savaş nedeniyle tahrip olan ve kapanan bazı üniversiteleri yeniden açarak kendi düşünce ve ideolojisini Suriye halkına empoze etmeye çalışmaktadır. Eğitim ve kültür kurumlarını siyasi hedeflerini gerçekleştirmek ve Devrim öğretilerini yaymak için kullanan İran, kendi yumuşak gücü ve nüfuzunu artırmak amacıyla Tahran’ın himayesinde yerli entelektüeller ve onlara bağlı milis güçler yetiştirmek üzere Suriye’de eğitim faaliyetlerine ağırlık vermektedir. Suriye’de, İran üniversitelerinin sayısının artması Şam’ın Tahran’a olan bağımlılığını da artıracaktır. İran bu yolla siyasi güç elde etmekle kalmayacak eğitimli Suriyeliler arasındaki destekçilerinin sayısını artırarak Suriye toplumundaki konumunu da güçlendirecektir.