Küresel Petrol Piyasasının Yönü Nereye Gidiyor?
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya askerî müdahele başlatmasının hemen ardından Batılı ülkeler ve gelişmiş “G7” ülkeleri tarafından bü ülkenin enerji ve finans sektörüne yönelik yeni ve daha etkili yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Bu yeni yaptırımlardan sonra Rusya ekonomisine uygulanan toplam yaptırım sayısı 5.000’i geçti ve bu göstergeye göre Rusya, İran’ın da önüne geçerek dünyada ilk sıraya yükseldi. ABD Başkanı Joe Biden’ın 8 Mart’ta imzaladığı kararname (executive order) ile Rusya’dan ham petrol, petrol ürünleri, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve kömür ithalatı yasaklandı. Buna ek olarak ABD’li gerçek ve tüzel kişiler tarafından Rusya’nın enerji sektörüne yeni yatırımların yapılması, bu ülkenin enerji sektörüyle ilgili herhangi bir operasyonun finanse edilmesi, kolaylaştırılması veya herhangi bir şekilde garanti sunulması da yasaklandı. Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan daha önceki ABD yaptırımları; (1) derin sularda, Arktik bölgede, kaya petrolü ve kaya gazı rezervlerine sahip bölgelerde petrol ve doğal gaz arama ve üretimi için kullanılacak teknolojilerin ve ekipmanın Rusya’ya ihracatının; (2) ham petrol rafinerileri tarafından petrol ürünlerinin üretiminde kullanılan kimyasalların ve teknolojilerin Rusya’ya ihracatının ve (3) Rusya Devleti’ne ait Gazprom ve diğer petrol, doğal gaz ve madencilik şirketlerinin hissedarı olmanın önüne geçmişti.
Bu “nokta atışı” yaptırımlar, Rusya’nın Batı Sibirya’daki petrol ve gaz rezervlerinin azaldığını, ülkenin orta ve uzun vadede petrol üretimini artırmak için kuzeye (kıta sahanlığı ve Arktik bölge) ve Doğu Sibirya’ya doğru yavaş yavaş yöneldiğini göz önünde bulundurularak (böyle yaptırımlar ile ilgili “akıllı yaptırımlar” veya “smart sanctions” ifadesi kullanılıyor) tasarlandı. Bu yaptırımlar, kaldırılmazsa belki 2022 yılında değil ama önümüzdeki yıllarda Rusya petrol üretimi üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Rusya ocak ayı itibarıyla günlük 11 milyon varilden fazla petrol üretimi ile ABD ve Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi ve günlük 7,8 milyon varil ham petrol, petrol ürünleri ve kondensat ihracatı ile dünyanın en büyük petrol ihracatçısıdır. Potansiyel olarak küresel petrol piyasasında Rusya’ya alternatif ülkeler gibi görülerek müzakereler yapılan İran’da petrol üretimi Ocak 2022 için OPEC verilerine göre günlük 2,5 milyon varil, Venezuela’da ise günlük 0,7 milyon varildir. İran, Rusya’nın küresel petrol piyasasına yönelik günlük petrol arzının şimdilik sadece üçte birini karşılayabilir. Ancak İran’ın ve Venezuela’nın petrol rezervlerinin üretim ve ihracat potansiyeli, bu iki ülkenin birlikte Rusya’ya rakip olarak görülmesini sağlıyor. Suudi Arabistan’ın başını çektiği OPEC’de ise Libya gibi bazı üye petrol üreticisi ülkelerin petrol üretiminde güvenlik ve teknik nedenlerle düşüş yaşanıyor. ABD bir taraftan kendi petrol üretimini artırmayı planlarken diğer taraftan da Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) üye olan büyük petrol tüketicisi ülkeler ile birlikte petrol piyasasındaki arz ve talep dengesini olumlu etkilemek için toplamda 60 milyon varil stratejik petrol rezervi kullanmayı taahhüt etti.
ABD’nin Rusya’dan yaptığı aylık ham petrol ve petrol ürünleri ithalatı 2021’de ortalama 20 milyon varil olmuştur. ABD, Rusya’dan 2021 yılında günlük yaklaşık 0,7 milyon varil ham petrol ve rafine edilmiş petrol ürünleri ithal etti ki bu da ABD’nin toplam ham petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya’nın payını %8 yaptı. ABD’ye ihraç edilen ham petrol ve petrol ürünleri, Rusya’nın ihracatının %9’una eşittir. Yani şimdilik Rusya’nın toplam petrol ihracatının sadece bir kısmı yaptırım riski altındadır. Rusya’nın petrol ihracatının yaklaşık %50’sinin yöneldiği AB ülkeleri bir noktadan sonra yaptırımlara katılsa dahi (alternatif kaynakların kesintisiz tedarikine tam olarak kanaat getirdikten sonra), petrol ihracatının %30’unun yöneldiği Çin’in yaptırım meselesinde kolayca topa girmeyeceği tahmin edilebilir. Rusya 2021 yılında Çin’e günde 1,6 milyon varil ham petrol sattı ve bu da Çin’i, Rusya ham petrolünün ülke bazında en büyük alıcısı hâline getirdi. Her hâlükârda ithalat ambargosu, Rusya’yı yıllık milyarlarca dolarlık gelirden mahrum bırakacaktır. Petrol gelirleri azalacağı için zaten durağan bir seyir izleyen ekonomik büyümesinin de bu yaptırımlardan çok ciddi darbe alacağı söylenebilir.
Rusya, 2021 yılında yaklaşık 262 milyar dolar değerinde fosil yakıt ve diğer enerji türleri (ham petrol, petrol ürünleri, doğal gaz, LNG, kömür, elektrik) ihraç etmiştir ki bu rakam, toplam yıllık ihracatının %53’üne tekabül ediyor. Rusya, 2021 yılında 110 milyar dolar petrol geliri ve 60 milyar dolardan fazla doğal gaz geliri elde etmiştir. Bu gelirler, yaptırım nedeniyle petrol ihracatının ne kadar azalacağına ve petrol fiyatlarının seyrine bağlı olarak değişicektir. Bazı uzmanlar Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan sonra Rusya’nın piyasaya arz ettiği ham petrolden günlük yaklaşık olarak 2-3 milyon varili için müşteri bulunamadığını ileri sürüyor. Bir taraftan petrol satışlarında ortaya çıkacak sorunlar, diğer taraftan ise yaptırımlar nedeniyle finansman ve ileri teknolojiye ulaşım sıkıntısı, Rusya’nın işini daha da zorlaştırabilir. Rusya’nın dışarıya yatırım ve teknoloji açısından bağımlılığı olduğu gibi ona yaptırım uygulayan ülkelerin üzerinde de yüksek petrol fiyatları (özellikle varil başına 150 doların üzerinde) ve onun etkisiyle büyüyen enflasyonist baskı gibi bir kısıtlama vardır.
Tahminler, petrol yasağı ve yaptırımların tam olarak uygulanması hâlinde 2022 yılında petrol fiyatlarının varil başına 150-200 dolar arasında dalgalanabileceğini gösteriyor. Hatta petrol fiyatlarının varil başına 200 doları geçeceği yönünde de öngörüler yapılmaktadır. Rusya tarafı, bu ülkenin petrolünün ithal edilmemesinin dünya petrol piyasası için ağır sonuçlara yol açacağını ve fiyatların varil başına 300 dolara ulaşacağını iddia etmektedir. Yaptırım uygulanan ihracatçılar petrolü genelde indirimli olarak satarlar. Örneğin 2021’de İran petrolü Çin’e “Brent” ve “Oman” petrolünün ortalama piyasa fiyatından 5-7 dolar daha ucuza satılmıştı. Ama 2022 yılında petrol fiyatları 100 doların üzerinde kaldığı sürece Rusya’nın potansiyel müşterilere indirim önermesi sorun olmayacaktır. Avrupa pazarındaki Rusya petrolünün hacminin hızlı bir şekilde değiştirilmesi bir yıldan fazla sürecektir ve bu durumda piyasalarda orta vadeli dalgalanmalar kaçınılmaz olacaktır. Petrol fiyatlarının yanında doğal gaz fiyatları da özellikle Avrupa’da tarihî rekor düzeylere ulaşmıştır (1.000 metreküp için 3.600 ABD doları). Doğal gazda Rusya’ya yaptırım özellikle AB ülkeleri için petrol kadar kolay olmayacaktır. AB, dışarıdan ithal ettiği gazın %40’ını Rusya’dan alıyor ve bu gazın değeri günde yaklaşık 118 milyon dolar. Rusya, Ukrayna’ya askerî müdahaleyi planlarken küresel petrol piyasasındaki ve Avrupa doğal gaz piyasasındaki mevcut durumu mutlaka dikkate almıştır. Rusya’nın doğal gaz ile ilgili alıcı ülkelere baskı yapmak imkânı daha fazla ama Rusya ekonomisi için gelir açısından petrol daha önemlidir.
Küresel petrol piyasasının 2022 yılı boyunca yönünü belirleyecek faktörler şöyle sıralanabilir: (1) alternatif ülkelerden gelecek olan kaynakların Rus petrolünün yerini ne kadar hızlı alabileceği; (2) yaptırımların uzun vadeli uygulanmasında ortaya çıkan boşluklar (loopholes); (3) Rusya tarafının İran gibi ülkelerden yaptırımları delmenin profesyonel yöntemlerini öğrenmesi ve uygulaması ile ilgili riskler (örneğin, Avrasya Ekonomik Birliği üyeleri ve hatta yeni dönemde İran üzerinden); (4) Çin ve Hindistan gibi büyük enerji tüketicilerinin Rusya petrolüne yönelik yaptırımlarla ilgili tutumu; (5) Rusya petrol ve doğal gazına yaptırım uygulayan “koalisyon”un büyüklüğü; (6) küresel petrol piyasasında ticaret yapan aktörlerin psikolojik davranışları ve panik kararları; (7) İran ve Venezuela ile yürütülen petrol odaklı müzakerelerin sonuç şartları; (8) “OPEC+” formatında petrol arzı ile ilgili yürütülen Suudi Arabistan-Rusya iş birliğinin geleceği.
Rusya’nın sadece bir enerji üreticisi olmadığı aynı zamanda kendisine manevra alanı sağlayan çeşitli küresel, bölgesel ve tematik platformlarda (İran ile nükleer müzakerelerden “OPEC+” çerçevesindeki müzakerelere kadar) aktif bir katılımcı olduğunun unutulmaması gerekmektedir. Buraya, Rusya’nın Avrupa ülkelerindeki lobi gücü ve örgütsel ağları da eklenebilir. Bu açıdan baktığımızda, Rusya’nın farklı platformlardaki temsiliyet gücü ve ülke lehine çalışan politik ve ekonomik ağları zayıflatılmadan, bu ülkenin en azından küresel enerji denkleminden çıkarılması veya İran gibi izole edilmesi çok daha zor olacaktır.