İran'da Alkol Zehirlenmesi Vakaları ve Artan Ölümler

İran'da Alkol Zehirlenmesi Vakaları ve Artan Ölümler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Sahte alkol tüketiminden kaynaklanan zehirlenme ve ölüm vakaları İran'da uzun bir dönem boyunca varlığını sürdüren ve kronik hâle gelen toplumsal sorunlardan biridir. Teokratik siyasi düzene sahip olan İran'da alkollü içeceklerin tüketilmesi, İslam'da haram olduğu hükmüne dayanarak kanunen yasaklanmıştır. İran Ceza Kanunu, 264 ve 266. maddeleri arasında söz konusu yasağın çerçevesini çizen hükümler ve bu hükümlere aykırı davranıldığı takdirde verilecek cezaları tarif etmektedir. Kanun'da bahsedilen cezalar, alkollü içecek tüketilmesi hâlinde vatandaşlara kırbaçlama ve hapis cezalarının yanında suçun üç kez tekrarlanması durumunda verilecek idam cezasından oluşmaktadır. İran'da alkollü içeceklerin tüketilmesinin yanı sıra alkol üretimine de yasak getirilmiştir. Alkolün ülke dışından ithal edilmesi de birtakım ticari izinlerin alınması şartına bağlanmıştır. İran'da içki tüketimine, alkolün üretimine ve ithalatına karşı yasal engellerin bu denli katı olmasına rağmen halkın belirli bir kısmının alkollü içeceklere olan rağbetinin sonlandırılamaması ülkede alkol kaçakçılığının ve yasa dışı alkol üretimi yapan imalathanelerin oluşmasına neden olmuştur. Standartlara uymayan alkol üretimi ve kaçak alkollü ürünler İran vatandaşlarının sağlığını tehdit etmektedir. Sahte alkollü içecekler nedeniyle İran'da her yıl sayısı azımsanmayacak kadar insan yaşamını yitirmektedir. Sağ kalanlar ise solunum, karaciğer, böbrek yetmezliği ve görme yetisinin kaybedilmesi gibi ciddi, kronik sağlık problemleriyle birlikte yaşamak zorunda kalmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre İran'da alkol tüketimi yasaklardan dolayı oldukça düşük bir seviyededir. Raporda yer alan 15 yaş üzeri kişilerde alkol tüketim miktarının sıralandığı listede İran, 190 ülke arasında 166. sıradadır. Ancak bu sonuç toplumun bütünü hesaba katıldığında elde edilmiş olan bir veridir. Toplumda alkol kullanmayanlar değerlendirmenin dışında tutulur ve yalnızca alkol tüketen kesim dikkate alınırsa kişi başına düşen yıllık alkol tüketim miktarı erkeklerde 27 kadınlarda ise 18 litre olarak tespit edilmektedir. Eğer bu verilerden yola çıkılırsa İran alkol tüketimi sıralamasında 25. sıraya yükselmektedir. Bu da ülkede alkol tüketen kişilerin sayısının az olduğunu ancak bu kişilerin günlük alkol tüketimlerinin oldukça fazla olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Alkol tüketimi belirli bir kesim içinde sınırlı kalmakla beraber söz konusu kitlede tüketim miktarının yüksek olması alkolden zehirlenme vakalarının da yüksek seyretmesine yol açmaktadır. Nitekim İran Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Kiyanuş Cihanpur, mart ayında yapmış olduğu açıklamada ülke genelinde bir yıl içerisinde toplam 3.117 kişinin alkolden zehirlendiğini açıkladı. Yine aynı sebepten dolayı 728 kişi doğrudan veya dolaylı olarak yaşamını yitirdi. Zikredilen rakamlar İran'da alkol zehirlenmesi vakalarının toplumsal bir soruna dönüştüğünü açıkça göstermektedir. Bu rakamlar üzerinden işaret edilmesi gereken önemli bir diğer husus geçtiğimiz 2019-2020 Mart ayları arasında alkol zehirlenmesinden ülke genelinde toplam 66 kişi ölmüş olmasına rağmen ölü sayısının 2020 Mart ayından bugüne kadar 662 kişi artarak 728 kişiye yükselmiş olmasıdır. Görüldüğü üzere artış hiç şüphesiz endişe verici boyuttadır ve bahsedilen artışta İran'da 19 Şubat 2020 tarihinden itibaren etkili olmaya başlayan koronavirüs salgınının etkili olduğu düşünülmektedir.

Bilindiği üzere Aralık 2019'da Çin'de ortaya çıkan ve iki aydan az bir süre içinde İran'a sirayet eden koronavirüs bugüne kadar İran'da resmî kayıtlara göre 80.000'e yakın kişiye bulaşmış ve 5.000'e yakın kişinin de ölümüne neden olmuştur. Her gün resmî ağızlardan açıklanan yüksek pozitif vaka ve ölü sayılarının İran halkında derin bir endişe ve tedirginlik hâli uyandırması muhtemeldir. Halkta olumsuz bir tesir bırakan bu ruh hâli, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve ilgili kamu personeli tarafından sürekli hatırlatılan hastalığın bulaşma riskinden korunmak adına alınması gereken önlemleri yetersiz görmelerine neden olmaktadır. Koronavirüs salgınına karşı alınacak önlemler bellidir. Hastalığa yakalanan kişilerin karantinaya alınıp sosyal yaşamdan tecrit edilmesi ve toplumda sosyal mesafenin korunması virüsün bulaşma hızının azaltılmasında temel önlemlerdir. Ancak panikle hareket eden toplumun bir kısmı açıklanan önlem kurallarının haricinde birtakım kulaktan dolma yanlış bilgi ve söylentilerin etkisinde kalarak farklı korunma yöntemlerine başvurmaktadır. Koronavirüsün bir solunum yolu hastalığı olduğunu ve boğazda tutunarak burada kuluçka evresini tamamladıktan sonra alt solunum yollarına inip; akciğerlerde zatürreye neden olduğu bilgisini edinen insanlar, virüsü henüz boğazdayken yok etmek amacıyla sağlık sektöründe sıkça kullanılan ve antiviral özelliğe sahip olduğu bilinen etil alkolle ağız ve boğazın temizlenmesi gibi son derece riskli eylemlere yeltenmektedir. Panikle yapılan bu tür eylemler alkolden zehirlenme ve ölüm oranlarını daha sık yaşanmasını beraberinde getirmektedir.

İran'da alkolün üretimi ve ithalatı üzerindeki yasak ve kısıtlamalar, koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla birlikte alkol içeren dezenfektan maddelerini temin edilmesi konusunda yetersizliklerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu sorunun giderilmesi maksadıyla dezenfektan maddelerinde yer alan alkolün üretimi İran'da Korona ile Mücadele Kurulunun 12 Mart 2020 tarihli kararıyla ikinci bir duyuruya kadar serbest hâle getirilmiştir. Buna ilave olarak dezenfektan maddelerinde kullanılacak alkolün ithalatındaki kısıtlamaların gevşetilmesine yönelik yasal adımlar atılmıştır. Bu serbestliği fırsat bilen merdiven altı sahte alkol üreticileri de üretim faaliyetlerini artırmaktadır. Sağlık açısından son derece risk teşkil eden metil alkolün renginin değiştirilip etil alkol görünümü verilerek piyasaya sürülmesi gibi vakalara şahit olunmaktadır. İran Yargı Erki Sözcüsü Golamhuseyn İsmaili, alkol üretiminde sahtecilik ve standartlara uymayan üretim faaliyetlerinin kovuşturmaya tabi tutulduğunu ve tespit edilen vakalarda tutuklamalar gerçekleştiğini belirtse de bu tür faaliyetlerin büsbütün ortadan kaldırıldığını söylemek zor. Bu durum alkolle zehirlenme vakalarının artmasına neden olan bir diğer etkendir.

İran'da aslen kronik bir olgu hâline gelmiş olan alkol zehirlenmesi vakalarının bugünlerde koronavirüs salgını nedeniyle zor bir sınav vermekte olan İran sağlık sistemine ek bir külfet yarattığı görülmektedir. Ciddi ve uzun süreli bir yoğun bakım süreci gerektiren alkol zehirlenmesi vakalarındaki artış, koronavirüs salgınıyla mücadelede yatak ve yoğun bakım ünitelerinin kapasitesini artırmaya çalışan hastanelerin durumunu daha da zora sokmaktadır. Bunun yanında koronavirüslü hastalarla ilgilenmesi gereken sağlık personelinin hizmet potansiyelini azaltmaktadır. Alkol zehirlenmesinden kaynaklanan ölümlerin, koronavirüs salgınında yaşamını yitirenlerle birlikte düşünüldüğünde İran'ın can kaybı faturasını daha da artırdığı gerçeği somut bir biçimde önümüzde durmaktadır.