İran’da Göçe Bağlı Yaşanan Doktor Yetersizliği

İran’da Göçe Bağlı Yaşanan Doktor Yetersizliği
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da son zamanlarda toplumsal sorunlar arasında zikredilen önemli konulardan biri de sağlık sektöründe yaşanan doktor yetersizliğidir. İran Tabipler Birliği Genel Başkanı’nın ifadesine göre İran’dan her yıl, aralarında 300 ila 350 uzmanın da bulunduğu ortalama 700 civarında doktor çalışmak için kalıcı olarak yurt dışına göç etmektedir. Ayrıca eğitim nedeniyle yurt dışına giden doktor adayı öğrenciler veya doktorlar bahsedilen rakamın dışındadır.

İran’da günümüzde:

  • 85.853 pratisyen doktor
  • 41.301 uzman doktor ve
  • 3.462 yüksek ihtisas doktoru

olmak üzere Tabipler Odasına kayıtlı 130 bin civarında doktor bulunmaktadır. Ancak bu sayının içinde çalışmayan binlerce doktor da mevcuttur. 45 bin doktorun çalışma ruhsatı yoktur. Pratisyen doktorların yaklaşık yarısı iş arayışı sebebiyle kendi mesleğini bırakarak başka işlere yönelmektedir. Sağlık piyasasındaki iş imkânlarının azalması nedeniyle iş bulma konusunda ümidini yitiren 11 binden fazla tıp eğitimi almış kişi, son yıllarda sisteme kayıt yaptırmamaktadır. İş imkânı bulamayan veya çalışma koşullarından dolayı İran’da çalışmayı reddeden doktorlar yurt dışı fırsatlarını değerlendirmektedir. Yurt dışında ise genellikle Kanada, ABD, Avusturalya ve Avrupa gibi ülkelerdeki iş imkânlarından faydalanmayı düşünmektedirler. Bu ülkelere ek olarak Türkiye de son yıllarda İranlı doktorların çalışmak için başvurdukları cazibe merkezlerinden biri konumuna gelmiştir.

Yurt dışı göçlerinin etkisiyle İran, doktor sayısı bakımından 24 Batı ve Orta Asya ülkesi arasında 18. sırada yer almaktadır. İran’da kişi başına düşen doktor sayısı her 1000 kişi için bir ila iki civarındadır. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde bu oran her 1000 kişiye üç ila dört doktor aralığındadır. 2025-26 yılı için hazırlanan Sağlık Bakanlığı Yol Haritası raporuna göre İran’da 52 bin dolaylarında yeni doktora ihtiyaç duyulmaktadır.

Mevcut sağlık kadrosu, doktor yetersizliği nedeniyle sağlık kurumlarındaki hasta trafiğiyle baş edebilmek adına yoğun bir mesai harcamaktadır. İran’da pratisyen, uzman ve yüksek ihtisas doktorları için Bakanlar Kurulunun kararıyla hasta bakım süreleri standart hâle getirilmiş olmasına rağmen doktorlar bu sürelerden çok daha kısa sürede hastalarla ilgilenmek zorundadır. Öyle ki hasta bakım süreleri üç ila dört dakikaya kadar düşmektedir. Ayrıca bazı durumlarda birkaç hastaya birden bakılmak zorunda kalınmakta ve kliniklerin önünde uzun sıralar oluşmaktadır. Doktorlar bu kısa süre içerisinde hastanın şikayetini dinlemek ve gerekli teşhisi koymak mecburiyetindedir. Bu durum ise sağlık hizmetinin kalitesini düşürmekte, doktorların hata riskini artırmakta ve toplumun sağlık hizmetlerine olan güveninin zedelemektedir.

İstatistiklerle açıklanmaya çalışan doktor yetersizliğinin ve yarattığı sorunların giderilmesi için siyasal ve toplumsal mecralarda aile hekimliği uygulaması veya bölge hekimliği gibi birçok çözüm önerisi gündeme getirilmektedir. Bu çözüm önerilerinden biri de tıp fakültesindeki öğrenci sayısının artırılmasıdır. Bu kapsamda 2009’dan 2018 yılına kadar Sağlık Bakanlığına bağlı tıp üniversiteleri ve fakültelerindeki öğrenci sayısı 22 binden 45 bine çıkarılmıştır. Ancak bu artışın yetersiz olduğu iddia edilmektedir. Bazı sağlık uzmanları, Sağlık Tedavi ve Tıp Eğitimi Bakanlığını doktor açığının kapanmasına engel olan aktörlerden biri olarak hedef göstermektedir. İran’da tıp eğitimi bu bakanlığın yetki alanındadır. Söz konusu çevrelere göre eğitim planı ve programlamasını yapan bakanlık çalışanlarının çoğu doktor kökenli kişiler olduğu ve mesleki endişeleri sebebiyle doktor sayısının artmasını ve buna bağlı olarak ücretlerin düşmesini istememektedir. Bu kanaati paylaşanlara göre tıp eğitiminin denetim yetkisi Sağlık Bakanlığından alınıp İran Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığına verilmelidir.

Ancak öğrenci sayının artırılması beraberinde başka sorunlara yol açabilir. İran’da her bir tıp öğrencisinin eğitimi için toplam 800 milyon ila bir milyar tuman masraf yapılmaktadır. Ayrıca pratisyen doktor yedi, uzman doktor dört ve yüksek ihtisas doktoru olabilmek için iki yıl olmak üzere toplamda 13 yıllık uzun bir eğitim süreci gerekmektedir. Bu rakamlar İran’da tıp bölümlerinden mezun olan öğrencilerin neredeyse dörtte birinin yurt dışında çalışmayı hedeflediği gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde tıp öğrencilerinin sayının artırılması ileride daha çok yurt dışına göç etmeye eğilimli, işsiz, kalifiyeli insan yığınlarının oluşmasına neden olacaktır. Bu durum günümüzde zaten ekonomik açıdan zor bir süreç yaşayan ülke için büyük bir kaynak ve zaman kaybı demektir. Öğrenci sayısını artırmak yerine maaş ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi daha mantıklı bir çözüm olabilir. Zira bu yolla hâlihazırda elde bulunan personelin yurt dışına gitmemesi yönünde tedbir alınmış olacaktır. Nitekim yurt dışına göçün nedenleri başında doktor maaşlarının düşük olması, son dönemlerde artan enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık gibi unsurlar yer almaktadır. Sözü geçen bu unsurların altında yatan temel etken ise son dönemde ABD tarafından uygulanan ambargolardır.

Ambargolarla birlikte ekonomik büyümenin eksi yönde olduğu ve devlet gelirlerinin azaldığı İran’da, doktor maaşlarının ve sigortalarının yatırılmasında zorluklar yaşanmaktadır. Bazı hastanelerde doktorların bir yıla yakın süredir maaşlarını gecikmeli olarak aldıklarından ve sigortalarının tam yatırılmamasından söz edilmektedir. Sağlık Bakanlığına bağlı Tıp Bilimleri Üniversitelerinde çalışan doktorların maaşları iki ay gecikmeli ödenmektedir. Sağlık Bakanlığı Yardımcısı da sigorta ödemelerinin sekiz ila 18 ay gecikmeli yatırıldığı açıklamasında bulunmuştur. Günümüzde bilhassa borç sorunuyla boğuşan ve kapanmanın eşiğine gelen özel hastaneler, doktorların hizmet ücretlerini ödemekte zorluk çekmektedir. Ambargolar nedeniyle dolar kurunun yükselmesi de doktorların almış oldukları maaş ve ücretlerin değer kaybına uğramasına sebep olmuş, doktor maaşlarının alım gücü düşmüştür. Toplumda refah içinde yaşadığı düşünülen doktorlar bu günlerde toplumun diğer kesimleri gibi enflasyonun ve hayat pahalılığının yükünü omuzlarında hissetmektedir.

İran’da doktor açığının yarattığı önemli sorunlardan biri de sağlık hizmetinin ülkenin her noktasına adil biçimde dağılmamasıdır. Hâlihazırda Tahran, İsfahan ve Yezd şehirleri haricindeki bütün bölgelerde sağlık alanında ciddi bir hizmet aksaklığına tanık olunmaktadır. Ülke nüfusunun %20’sini oluşturan köylerde ve %50’sini oluşturan küçük şehirlerde özellikle uzman doktor eksikliği ciddi biçimde hissedilmektedir. Doktorların genelde imkânları fazla olan büyük şehirlerde çalışmak istemeleri sonucu bazı tıp uzmanlıklarının %30’a varan oranlarda başkent Tahran’da kümelendiği görülmektedir. Bu nedenle vatandaşlar acil müdahale gerektiren vakalarda dâhi tedavi için uzak şehirlere yolculuk etmek zorunda kalabilmektedir. Sağlık hizmetinin eksik sunulduğu veya hizmetten tamamen mahrum kalan bölgelerde zaten az sayıda bulunan uzman doktorların iki yıl olan zorunlu görev sürelerini tamamladıktan sonra bulundukları bölgeyi kötü yaşam koşulları nedeniyle terk etmeleri mevcut sorunu kronik hâle getirmektedir. Sağlık Bakanlığı meclisten bu sorunun yasal anlamda giderilmesi adına talepte bulunmuştur. Meclis bu talebe cevap olarak Kasım 2013’te “Sağlık Siteminin Dönüşümü” adında yasal bir düzenlemeye gitmiştir. Söz konusu yasada zorunlu bölge hekimliği olarak adlandırılabilecek bir uygulama yürürlüğe sokulmuştur. Bu uygulamada tıp bölümlerinden mezun olan toplam öğrenci kapasitesinin %30’u kadar ek kontenjan açılacak ve bu uygulamaya tabi olan yeni mezun doktorlar, yüksek maaş ve ek ödeme tarifeleriyle ülkenin sağlık hizmetlerinden mahrum köylere ve sınır bölgelerine atanacaklardır. Uygulamaya tabi olan doktorlar, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan mahrum bölgeler listesinden bir şehri seçip orada yedi yıl olan temel tıp eğitiminin üç katı süreyle, toplam 21 yıl çalışmak zorundadır. Bazı uzmanlık alanları için süre %20 oranına düşürülmüştür. Ancak ne şartta olursa olsun doktorların bu sürenin bitiminden önce başka bir yerde tıbbi hizmet sunmaları yasaklanmıştır. Bunların yanında yasadaki, mahrum bölgelerde yeni hastane ve tedavi merkezlerinin inşası ve halka ilaç yardımları gibi hususlar düzenlenmiş ancak yasanın icrasının devamlılığı için gerekli olan mali ve maddi kaynak ambargoların yol açtığı bütçe yetersizliği nedeniyle kesintiye uğramıştır. Bu sorun uygulamada yer alan doktorların yüksek maaşlarının ödenmesi hususunda sorunlar yaratmaktadır. Bu durum ise söz konusu bölgelerde doktor yetersizliğinin devam etmesine neden olacaktır.

Doktor göçü İran’da uzun bir süredir devam eden bir sorun olmuştur. Ancak son dönemlerde ambargonun da etkisiyle doktor göçünün hızlı bir ivme kazandığı ve bir kriz hâline dönüştüğü söylenebilir. Eğer gidişat bu seyirde devam ederse yakın gelecekte ülkede ciddi bir tıbbi hizmet yetersizliğinin yaşanması kaçınılmazdır.