İran’da Yeni Yakıt Uygulaması

İran’da Yeni Yakıt Uygulaması
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran’da petrol sadece ekonomik değil; siyasi ve sosyal olarak oldukça önemlidir. Tarihsel süreç içerisinde İran’da petrolün bulunmasından itibaren önemli siyasi, sosyal gelişmelerde ve krizlerde petrolün rolü dolaylı ve direkt olarak görülmüştür. Ancak 1979 İslam Devrimi’nden itibaren petrolün sosyal rolü Devrim’in vaatleriyle birlikte hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Devrim’in, vatandaşlarına petrol ve petrol ürünlerinin satışından “sübvansiyon” şeklinde pay vermesi, petrol şirketlerinin asıl sahiplerinin “halk” olduğu söylemleri ve bunun anayasayla teminat altına alınması; petrolün sosyal rolünü artıran önemli etkenlerdir.

Petrolün hem bol olması hem de halka kolay ve ucuz bir şekilde ulaştırılması hiç şüphesiz hane halkının tüketimini artırmıştır. Buna ilave olarak bu ürünün kullanımının bir “hak” olarak görülmesi, tüketim alışkanlığını daha farklı bir boyuta getirerek hükûmetlerin tüketimle ilgili kısıtlama politikalarına ket vurmuştur. Bu sebeple hükûmetler, yaşadığı tecrübeler sonucunda fiyat artırımı ve arz kısma gibi konvansiyonel tüketim kısıtlama politikalarından pek başarı sağlayamamış ve ciddi halk tepkilerine maruz kalarak siyasi popülaritelerini yitirmiştir.

İbrahim Reisi hükûmeti, geçmiş hükûmetlerin -bilhassa Hasan Ruhani hükûmetinin- yaşadığı tecrübeleri göz önünde bulundurarak hem sübvansiyonda adaleti sağlamak hem de tüketimi kısmak amacıyla geçtiğimiz günlerde Kiş ve Keşm adalarında pilot uygulama sayılabilecek yeni bir uygulamaya imza attı. Uygulamanın, başarılı olması durumunda tüm ülke sathında uygulanması planlanmaktadır.

Hane Halkı ve Petrol Tüketimi

Yeni uygulamanın anlaşılabilmesi için hane halkının tüketim istatistiklerini ve yürürlükte olan sübvansiyon politikasını bilmekte fayda var. İran’daki hane halkı, petrol tüketimlerinin büyük bir çoğunluğunu otomobilleri için kullanmaktadır. Ülkenin rafinerilerinde üretilen benzin miktarının günde 110 ila 120 milyon litre arasında olduğu tahmin ediliyor. Günlük ortalama benzin tüketimi 70 ila 95 milyon litre arasında değişmektedir. Sokağa çıkma kısıtlaması altında bazen ülkede günlük benzin tüketimi günde 45 milyon litreye kadar düşebiliyor. Buna ilave olarak boru hatlarındaki bazı sorunlar ve işlenmiş petrolün taşınması sırasında yaşanan birtakım problemler nedeniyle belirli düzeyde kayıp ve kaçağın olduğu gözlemlenmiştir. Net üretimden, günlük tüketim ve kayıp/kaçağın çıkarılması sonrasında ortalama olarak hükûmetin günde 10 milyon litre civarında işlenmiş petrol ihracat kapasitesinin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu ortalama, aylık olarak tüketim ve kaçaklarda gözlemlenen dalgalanmalar nedeniyle farklılıklar gösterebilmektedir.

İranlılar otomobilleri için kullandıkları yakıtı belirli bir litreye kadar sübvansiyonlu olarak temin etmektedir. Benzinin litre fiyatı 3.000 tümen iken sübvansiyonlu fiyatı 1.500 tümendir ve halk, sübvansiyonlu fiyattan sadece 60 litre yakıt alabilmektedir. Benzin sübvansiyonu, sadece arabası olan İran vatandaşlarına verilmektedir. Bu durum, gelir adaletinin azaltılmasına katkısı bakımından sorunlu bir uygulamadır. Resmî istatistikler, şehirde yaşayan hane halkı ile kırsal bölgelerde yaşayan hane halkı arasında otomobil sahipliği açısından ciddi farklılıkların olduğunu göstermektedir. İran genelinde otomobile sahip olan hane halkı oranı %52 iken bu oran şehirlerde %53, kırsal bölgelerde %32’dir. Buna ilave olarak gelir dağılımının en alt %30’luk grubunda yer alan hane halkının sadece %20’sinin otomobili bulunmaktadır.

Yeni Yakıt Uygulaması

İddialara göre 24 Kasım 2021’de (3 Azer 1400) Ekonomik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Muhsin Rızai, Kiş ve Keşm adalarının serbest bölgelerinde benzin dağıtımına yönelik yeni bir planın tüm ülkede yaygınlaştırılabilmesi için bir pilot çalışma tertip edilmesi üzere “gizli” bir mektup yayımladı. Mektuba göre Kiş ve Keşm adalarında, otomobili olmayan bireylere benzin sübvansiyonu deneme bağlamında sağlanacak ve Bakanlar Kurulu, sonuçlara göre tüm ülkeyi kapsayacak şekilde uygulamanın genişletilmesine karar verecek. Mektup, geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı ve hükûmet yetkilileri tarafından planın detayları kamuoyuna duyuruldu.

Uygulamaya göre otomobil sahibi olmayan İranlıların da sübvansiyondan dolaylı bir şekilde faydalanması için bir cep telefonu uygulaması geliştirildi. Araç sahibi olmayan bir İran vatandaşına indirimli fiyat olan 1.500 tümenden bu uygulama aracılığı ile benzin alma hakkı verilecek ve bu kişi, hakkını 3.000 tümeni geçmeyecek şekilde satma hakkına sahip olacak. Uygulamaya, otomobili olan kişiler de dâhil edilecek. Üyeler sahip olduğu sübvansiyonu litre üzerinden görecek ve eğer benzin sübvansiyonu bittiyse benzin sübvansiyonunu satan kişilerden 1.500 ila 3.000 tümen arası bir fiyattan satın alabilecek. Kişinin eğer uygulama kullanma becerisi yoksa devlet onun adına benzini satacak ve parasını banka hesabına yatıracak.

Benzin fiyatlarının artacağı iddiaları plandan sonra çıksa da resmî merciler benzinde herhangi bir fiyat artırımının olmayacağını ve bunun zaten Meclisten geçmesi gerektiğini ileri sürdü. Buna ilave olarak yeni düzenlemenin enflasyonu artıracağı endişesi bulunsa da resmî merciler benzin fiyatı artmayacağı için uygulamanın ek bir enflasyon yaratmayacağını söylemektedir. Ancak hane halklarının uygulama üzerinden sattıkları benzin ile gelirlerinin artmasıyla talep enflasyonunun oluşmasının kaçınılmaz olacağı düşünülüyor.

Yakıt Fiyatları Neden Önemli?

İran’ın yakın geçmişte yakıt fiyatlarıyla ilgili acı bir tecrübesi bulunmaktadır. 14 Kasım 2019 (23 Aban 1398) gecesi, Ekonomi Koordinasyon Yüksek Konseyi kararıyla kamu iştiraki olan İran Ulusal Petrol Şirketi, benzin fiyatlarındaki artışı içeren yeni tarife oranlarını ve fiyatlarını yayımlamıştı. Söz konusu tarifeye göre sübvansiyon dâhilinde olmayan benzin fiyatı %300 artışla 3.000 tümene, sübvansiyon dâhilindeki benzin fiyatı %50 artışla 1.500 tümene yükseldi. Artış oranının yüksek olması nedeniyle İran halkı, yeni tarifeye ve fiyatlara sert protestolarla tepki göstermişti. Protestolar Ahvaz, Kirmanşah, Buşehr gibi Kürt ve Arap yoğunluklu yerlerde başlayarak Isfahan, Meşhed, Tebriz, Şiraz, Tahran ve Tahran’a yakın merkezlere kısa sürede yayılmıştı. Protestolar sırasında, protestocu halk ve İran güvenlik güçleri birçok kez karşı karşıya gelmişti. Bu karşılaşmalar sonucu protestocuların bazıları güvenlik güçlerinin sert müdahaleleriyle etkisiz hâle getirilmişti. Ayrıca protestoların yoğunlaştığı şehirlerde protestocular, kamuya ve Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) ait banka, kurum, iştirak ve benzin istasyonlarını yakarak kullanılamaz hâle getirmişti. Protestolar sırasında ülkede internet erişimi de kısıtlanmış ve sadece önemli alışveriş ve taksi uygulamaları kullanımda kalmıştı. Resmî olmayan verilere göre protestolar sırasında en az 304 kişi öldürülmüş, 7.000 kişi ise tutuklanmıştı.

Henüz bu tecrübeler taze iken Reisi hükûmeti halk nezdindeki siyasi popülaritesini kaybetmeden yakıt tüketimini azaltmak ve yakıt sübvansiyonunu daha adaletli ve verimli hâle getirebilmek için konvansiyonel olmayan politika arayışı sonucunda yeni uygulamayı test etmektedir. Ancak konvansiyonel yöntemleri tercih etmeyen Reisi hükûmetinin, alternatif olarak yapısal sorunlara da eğilmesi gerekmektedir. Her ne kadar yakıt tüketimi İranlıların tüketim alışkanlıklarının bir sonucu olsa da aslında İran’da otomobillerin yüksek yakıt tüketim ortalamasına sahip olması, yakıt tüketimini daha da artırmaktadır. İran’ın, yeni araç modellerinin yanı sıra verimli ve daha az yakıt tüketim ortalamasına sahip otomobillerin üretim bandında yaygınlaştırılması için teşvik sunması da gerekmektedir.

Reisi hükûmetinin yakıt tüketimini azaltma ve sübvansiyonda adaleti sağlama konusunda attığı adım, ülkenin “yakıt fiyatları” konusundaki hassasiyeti düşünülünce oldukça makul gözükmektedir. Ancak uygulamanın konvansiyonel politikalara göre uygulanmasının “karışık” olmasının deney sürecindeki başarısını düşürme ihtimali olsa da bu adım, Reisi hükûmeti için denemeye değer bir politika olarak ele alınabilir.