Reisi’nin Enflasyon Sınavı

Reisi’nin Enflasyon Sınavı
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Ağustos 2021’de cumhurbaşkanı olan İbrahim Reisi, hükûmeti döneminde halkçı politikalara imza atmayı ve başta enflasyon olmak üzere İran halkının cebini direkt etkileyen makro ve mikro değişkenlerdeki istikrarsızlığı ve bozulmayı düzeltmeyi vaat etmişti. Reisi, halkçı gözüken vaatlerini sık sık kırsal bölgelere ziyaretler gerçekleştirerek pekiştirmeye çalıştı. Ancak göreve geldiğinden bu yana 7 ay geçmiş olmasına rağmen başta enflasyon olmak üzere halkı etkileyen birçok ekonomik problem henüz çözüme kavuşturulmuş değil.

İran’da kronik bir ekonomik problem olan enflasyon, Mayıs 2018’den itibaren şiddetli bir şekilde İranlı hanehalklarını etkilemektedir. Enflasyonun bazı aylarda %50’li seviyeleri test etmesi ve bazı gıda ürünlerinde %100’e varan enflasyon oranlarının görülmesi, İranlı hanehalklarını oldukça zor duruma düşürmüştür. Buna ilave olarak Hasan Ruhani hükûmetinin ekonomik krizin bir batışa sebep olmaması için uyguladığı genişleyici para ve maliye politikaları, var olan enflasyonun kalıcı etkilerini artırmıştır. Ayrıca döviz kuru ile ilgili olan bazı politik uygulamalar, enflasyonun şiddetinin daha da artırmasına neden olmuştur.

Grafik: İran’da Enflasyon

Kaynak: İran İstatistik Merkezi

İran İstatistik Merkezinin enflasyon verilerine göre enflasyon, yaklaşık 2 yıldır yükseliş trendini kaybetmiş değil. 1399 (2020)* yılının başında son ayların en düşük enflasyon oranı olan %19,8 test edilmişti. Ancak artan risk algısı ve enflasyonu tetikleyen değişkenlerdeki negatiflik nedeniyle 1400 (2021) yılının başlarında enflasyon oranı %49,5 olmuştur. Enflasyon oranı her ne kadar azalarak devam etse de bu oranın hâlâ yüksek seviyelerde olması, bu durumun devam edeceğinin göstergesidir. Ağustos 2021’de (Mordad 1400) göreve gelen Reisi’nin enflasyon ortalaması %38,33 olarak kaydedilmiştir. Gıda enflasyonu ortalaması ise %54,59 olmuştur.

Enflasyonun tetikleyicilerinden olan genişleyici para ve maliye politikaları ile sabit döviz kuru uygulamasını kaldırmak isteyen Reisi, sık sık ilgili politikalarla alakalı beyanatlarda bulunsa da uygulamalar henüz faaliyete geçmedi. Örneğin Reisi hükûmetinin ve muhafazakârların aleyhtarlığını yaptığı sabit kur uygulaması, 1401 Yılı Mali Bütçe Yasa Tasarısı ile kaldırılacaktı. Ancak Meclis Komisyonu söz konusu uygulamanın henüz yeterli şartlar sağlanamadığı ve alternatif olarak sunulan sübvansiyon politikalarının yetersizliği nedeniyle kaldırılmasının uygun olmadığını belirtti. Ortaya atılan sübvansiyon vaatleri gevşek maliye politikalarının devam ettiğini de göstermektedir. Buna ilave olarak İran Merkez Bankası verilerine göre para politikasındaki genişleme hâlâ devam etmektedir. Reisi’nin cumhurbaşkanı olduğu 1400 yılı Mordad ve Azer (23 Temmuz – 21 Aralık 2021) ayları arası parasal taban %8,71 genişlemiştir. Buna ilave olarak 1399 yılının aynı dönemine göre nispeten parasal taban %38,18’lik bir genişleme kaydetmiştir.

Reisi hükûmeti cari enflasyon sorununa oldukça popülist yaklaşmakta, yetkililer de her ne kadar sorunu bilseler de ortaya koydukları çözüm önerileri oldukça popülist olmaktadır. Cumhurbaşkanı’nın Ekonomiden Sorumlu Yardımcısı Muhsin Rızai, ülkede iç yaptırımların olduğundan bahsetmekte ve sorunu, bütçe açığının halka yansıması olarak ele almaktadır. Oysaki 1401 Yılı Mali Bütçe Yasa Tasarısı’nda bütçe açığı geçen yıla ait yasa tasarısına göre sadece %5,6 olarak azaltılmıştır. Dolayısıyla bütçe ile ilgili enflasyonist tehlikeler devam etmektedir. Buna ilave olarak Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir Dezfuli ilgili bakanlıklara çağrıda bulunarak yüksek gıda fiyatlarına çözüm olarak ülke genelinde kapsamlı bir denetim yapılması ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade etti. Ancak Dezfuli gerekli tedbirlerin neler olabileceği ve ilgili bakanlıkların atması gereken spesifik adımlarla ilgili açıklamalarında popülist söylemin ötesine geçemedi.

Veriler ve söylemler göz önüne alındığında Reisi birçok ekonomik problemde olduğu gibi enflasyon probleminin çözümünde de yetersiz kalmıştır. İran ekonomisini ülkenin kendi iç kaynak ve kapasitesiyle idaresini öngören “direniş ekonomisi” politikalarının, muhafazakâr yönetim altındaki ekonomiyi “kurtarma” potansiyeli oldukça düşüktür. Bu sebeple Reisi hükûmeti ve müesses nizamın İslam Cumhuriyeti’nin başta ekonomi olmak üzere birçok alandaki geleceğini, uluslararası sistem ile barışık politikalarda araması gerekiyor. Bu politikaların yolu da hiç şüphesiz Viyana görüşmeleri sonucunda ortaya çıkacak olası bir nükleer anlaşmadan geçmektedir. Öyle ki Viyana görüşmeleriyle İran’ın başta petrol olmak üzere birçok dış ticaret verisi ve bazı ekonomik göstergeleri iyileşmiştir. Viyana görüşmelerinin negatif sonuçlanmasıyla ortaya çıkabilecek dönemsel negatif şoklar, beklentiler ve jeopolitik risk algısındaki artış; İran ekonomisinin “direniş” kabiliyetini zayıflatacaktır.


* Parantez içindeki miladi yıllar yaklaşık tarihsel değeri ifade etmektedir. Miladi yıl, ay bakımından İran yılından yaklaşık 2,5 ay öndedir.