İran'daki Yabancı Yatırımda Rusya ve Çin'in Yeri

İran'daki Yabancı Yatırımda Rusya ve Çin'in Yeri
Hem Çin hem de Rusya, İran'ın "Doğu’ya Bakış" politikasında önceliğe sahip olmasına rağmen Tahran’ın, iki güçlü Doğulu müttefiki arasındaki siyasi-ekonomik-ticari ilişkilerde gerekli dengeyi sağlayamadığı söylenebilir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

İran'ın Yatırım, Ekonomik ve Teknik Yardımı Organizasyonunun son istatistiklerine göre İbrahim Reisi'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından (Eylül 2021-Aralık 2022 döneminde), İran'da yaklaşık 10,2 milyar dolarlık yabancı yatırıma onay verilmiştir. Bu miktarın sadece 5,9 milyar doları yatırım için onaylanmış ve geri kalanı henüz İran'a ithal edilmemiştir. Söz konusu dönemde Rusya, yaklaşık 2,7 milyar dolarla İran'daki en büyük yabancı yatırımcı olmuştur. Bu rakam, bu süre zarfında İran'ın çektiği toplam yabancı yatırımın yaklaşık %45'ini oluşturmaktadır. İran'daki yabancı yatırımlarda; Rusya'nın ardından Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Afganistan, Türkiye ve Çin yer almaktadır. Rusya'nın İran'daki yatırımlarının önemli bir kısmının, İlam ilindeki iki petrol projesiyle ilgili olduğu söylenmektedir. Daha önce 2015 yılında, Rus Zarubezhneft Şirketi; İlam'daki Azar, Çangüleh Mehran ve Dehlran petrol sahalarında dört petrol ve petrokimya projesinin (sondaj, rafineri ve petrokimya kompleksi inşaatı) uygulanmasına yatırım yapmaya hazır olduğunu duyurmuştu. İran'ın illeri arasında İlam ili; petrol kaynakları bakımından üçüncü, doğal gaz kaynakları bakımından ise ikinci sırada yer almaktadır. 

Rusya ile karşılaştırıldığında ve Tahran ile Pekin arasında 25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması’nın imzalanmasına rağmen Çin, yaklaşık 185 milyon dolarlık yatırımla İran'daki yabancı yatırımcılar arasında beşinci sırada yer almıştır. Hâlbuki Çin'in, 25 Yıllık Kapsamlı İş Birliği Anlaşması çerçevesinde İran'ın altyapı projelerine yılda 16 milyar dolar (25 yılda 400 milyar dolar) yatırım yapması gerektiği iddia ediliyordu. Çin'in, İran'a yatırım yapma konusundaki isteksizliğinin yanı sıra Körfez ülkeleriyle ticari ve ekonomik ilişkilerini genişlettiği de görülmektedir. 2021 yılında Çin, Irak'taki altyapı projelerine yaklaşık 10,5 milyar dolar yatırım yapmıştır. Aynı yıl Çin'in; Suudi Arabistan'a yaptığı doğrudan yatırım 514,3 milyon dolar, BAE'ye ise 9,8 milyar dolar olmuştur. Ayrıca Pekin, 2022'de Katar'ın gaz projelerine yatırım yapmak için Doha ile 60 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştır. Bunlarla birlikte geçtiğimiz yıl; Çin, Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Amu Derya Petrol Sahası’ndan üç yıl içinde değerinin 540 milyon dolara ulaşması beklenen miktarda petrol çıkarmak için Taliban ile bir sözleşme de imzalamıştır

Son bir yılda ve özellikle Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Aralık 2022'de Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretin ardından Çin'in Tahran ile ilişkilerini gözden geçirdiğine dair analizler de mevcuttur. Çin, İran üzerindeki kısıtlamalarını artırmaya çalışmış ve Tahran'la ilişkilerinde biraz daha muhafazakârlaşmış görünmektedir. İran'daki bazı uzmanlar da İran izole olduğu sürece Çin'in İran'la iş birliği yapmak istediğine ancak İran'ın komşuları (zengin Körfez ülkeleri), Tahran'ın nükleer ve bölgesel programları hakkında endişelenmeye devam ettiği sürece, Çin'in şüphesiz Tahran'a yönelik stratejisini değiştirerek İran'ın isteğinin aksine Tahran ile ittifak içinde olmayacağına inanıyor

İran'daki yabancı yatırımın politik ekonomisinin incelemesi, son bir yılda ve dünyadaki jeopolitik gelişmelerle (Ukrayna savaşı) eş zamanlı olarak bu ülkedeki yabancı yatırım ortaklarının ve miktarının önemli ölçüde değiştiğini gösteriyor. Bu gelişmeler öncesinde İran'daki yabancı yatırımlarda özel bir konuma sahip olmayan Rusya, bu ülkedeki en büyük yabancı yatırımcı hâline gelmiştir. Rusya'nın İran'daki yabancı yatırımlarda birinci sırada yer almasının, şüphesiz Moskova-Tahran siyasi-askerî ve ekonomik ilişkilerinin genişlemesiyle doğrudan ilişkili olduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle Ukrayna'daki savaş, Moskova-Tahran ilişkilerini önemli ölçüde olumlu etkilemiş ve nihayetinde Rusların İran'a yatırım yapma isteğini artırmıştır. 

Sonuç olarak İran'daki yabancı yatırımlarda Rusya'nın birinci, Çin'in beşinci sırada yer alması; Tahran'ın “Doğu’ya Bakış” politikasını uygulamasında bir nevi başarısızlık olarak değerlendirilebilir. Diğer bir ifadeyle hem Çin hem de Rusya, İran'ın bu politikasında önceliğe sahip olmasına rağmen Tahran’ın, iki güçlü Doğulu müttefiki arasındaki siyasi-ekonomik-ticari ilişkilerde gerekli dengeyi sağlayamadığı söylenebilir. Ukrayna'daki gelişmeler ve Tahran'ın Moskova'ya önemli ölçüde yakınlaşmasının; İran'ı, Batı'dan uzaklaştırdığı gibi jeopolitik ve jeoekonomik olarak Çin'den de uzaklaştırdığı görülmektedir. Ayrıca Çin'in, İran'a yatırım yapma konusundaki isteksizliği, İran'ın politik ekonomisinin geleceği ile ilgili endişesi olarak da yorumlanabilir. İran, Ukrayna savaşı sürecinde Rusya'ya yaptığı askerî ve siyasi yardımlarla bir kez daha Batı karşıtı cephede konumlanmıştır. İran'ın bu yaklaşımı, Çin'in bölgedeki politikaları açısından kabul edilebilir değildir. Dolayısıyla Çinlilerin yabancı yatırımdaki önceliğinin siyasi ve ekonomik istikrar olduğu düşünüldüğünde Çinli yatırımcıların, İran'a yönelik yaptırımların baskısından kaçınarak ABD ve Avrupa Birliği baskılarına karşı riski azaltma arayışında olduğu söylenebilir.