Afganistan’ın Su Diplomasisi: Kuş Tepe Su Kanalı

Afganistan’ın Su Diplomasisi: Kuş Tepe Su Kanalı
Görsel @tolonews
Kuş Tepe Su Kanalı'nı çevreleyen siyaset-güvenlik çatışmasının, Afganistan ile Orta Asya ülkeleri arasındaki iş birliğine dayalı altyapı girişimlerini önemli ölçüde tehlikeye atma potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Son yıllarda su meselesi, Afganistan'ın komşu ülkelerle ilişkilerinde temel sorunlardan biri hâline gelmiştir. İran ve Afganistan arasındaki çözülmemiş su sorununun yanı sıra, Taliban hükûmetinin Kuş Tepe Su Kanalı'nın inşasına başlaması, Afganistan ile kuzey komşuları arasında Amu Derya suyunun kullanımı konusunda yeni gerginliklerin ortaya çıkabileceği endişelerine yol açmıştır. Amu Derya, Afganistan ve Tacikistan sınırındaki Pamir Dağları'ndan doğan, bölgedeki su hacmi en yüksek nehirdir. Uluslararası bir nehir olarak Amu Derya, Afganistan ile üç Orta Asya ülkesi Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasındaki 1.800 km'lik ortak sınır boyunca bir ayrım çizgisi görevi görmektedir.

Amu Derya'nın uluslararası niteliği nedeniyle ilgili ülkeler arasında bu nehrin kullanımına ilişkin iki önemli anlaşma imzalanmıştır. Afganistan ile Sovyetler Birliği arasında 1946 yılında imzalanan ilk anlaşma, Afganistan'ın Amu Derya sularına erişim ve kullanım haklarını belirleyen tek geçerli uluslararası yasal belge olma özelliğini taşımaktadır. Bu anlaşmaya göre Afganistan, yılda 9 kilometreküp su kullanma hakkına sahiptir. Ancak 1970'lerde Afganistan'da savaşların patlak vermesinden bu yana bu ülke, bu nehirden 2 kilometreküpten fazla su tüketmemiştir. İkinci belge ise 1992 yılında Orta Asya ülkeleri arasında imzalanan ancak Afganistan'ın imzacılar arasında yer almadığı Almatı Anlaşması'dır. Anlaşma, Sovyetler Birliği tarafından belirlenen su kotalarını korumaktadır. Bu belgeye göre Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan; Amu Derya suyunun önemli bir kısmını ortaklaşa kullanmayı kabul etmiştir. Amu Derya'da akan suyun yaklaşık %20'si Afganistan kaynaklı olmasına rağmen, su kaynaklarının %10'undan daha azı ülke içinde kullanılmaktadır. Amu Derya'nın Afganistan için zararlı sonuçları da olmuştur. Bu nehrin kontrolsüz akışı, Afganistan'ın Belh vilayetinin Keldar ve Şortepa ilçelerindeki kıyı bölgelerinin tahrip olmasına yol açmıştır.

Son yıllarda Afganistan hükûmeti, Amu Derya Nehri’nden elde ettiği su hakkını kullanmak amacıyla Kuş Tepe Su Kanalı'nın inşasını başlatmıştır. Bu kanal, Kuzey Afganistan'daki tarım alanlarını sulamak maksadıyla Amu Derya'dan su aktarımını amaçlamaktadır. Bu kanala ilişkin ilk öneri, 1970'lerde Muhammed Davud Han'ın1 başkanlığı döneminde ortaya atılmıştı. Fakat Sovyetlerin Afganistan'ı işgali ve ardından ülkedeki iç savaşların yol açtığı siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sonucunda bu proje, bu ülkedeki hükûmetlerin gündeminden çıkmıştır. Yaklaşık 40 yıl sonra Eşref Gani yönetimindeki önceki Afgan hükûmeti, kanalı yeniden inşa etme girişimini gündeme getirmişti. Ancak Gani hükûmetinin düşmesinin ardından, Kuş Tepe Su Kanalı projesinin inşaatına Mart 2022'de Taliban tarafından başlanmıştır.

Kuş Tepe Su Kanalı, Afganistan'daki en büyük su tedarik projelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Belh vilayetinin Keldar ilçesinden başlanan bu kanalın; yaklaşık 285 kilometre uzunluğunda, 100 metre genişliğinde ve 6,5 metre derinliğinde olduğu söylenmektedir. Bu kanal; Belh vilayetinin Heyratan şehri ve Devletabad ilçesi ile Cevizcan vilayetinin Akça ilçesinden geçerek Faryab vilayetinin Andhoy ilçesine ulaşacaktır. Kuş Tepe Su Kanalı'nın, Afganistan Ulusal Kalkınma Şirketi tarafından yaklaşık 666,8 milyon dolar maliyet ile beş yıllık bir zaman dilimi içinde tamamlanması planlanmaktadır. Bu kanalın inşası, Afganistan için özellikle tarım sektörü açısından büyük önem taşımaktadır. Kanal faaliyete geçtiğinde, Amu Derya Nehri'nin suyunun yaklaşık üçte birinin (10 milyar metreküp) Afganistan'a akması beklenmektedir. Böyle bir durum, yaklaşık 700.000 hektar arazinin tarım arazisine dönüştürülmesini sağlayacak ve binlerce kişi için istihdam fırsatı yaratacaktır.

Kuş Tepe Su Kanalı'nın inşası, Afganistan için avantajlar sağlasa da bu proje, Orta Asya ülkeleri arasında önemli endişelere yol açmıştır. Kanalın hayata geçirilmesinin ardından bu ülkelerin en önemli endişesi, Aral Gölü üzerindeki potansiyel olumsuz etki ve bunun ekolojik sonuçları üzerine şekillenmiştir. Aral Gölü, birincil kaynak olarak büyük ölçüde Amu Derya'nın sularından beslenmektedir. Ancak kuraklık ve yetersiz su kaynağı nedeniyle Aral Gölü'nün boyutunda önemli bir küçülme yaşanmıştır. Aral Gölü'nün alanı, 1960 yılındaki alanıyla karşılaştırıldığında 8 kat, hacmi ise 10 kat küçülmüştür. Bu bağlamda çevre çalışmaları uzmanı Said Mumin Nuri2 Kuş Tepe Su Kanalı projesini, Orta Asya ülkeleri için "gerçek bir kâbus" olarak tanımlamaktadır. Nuri, Aral Gölü havzasının hâlihazırda ekolojik bir felaketten geçtiğinin tartışmasız bir gerçek olduğunu söylüyor. Nuri’ye göre Kuş Tepe Su Kanalı'nın Aral Gölü üzerinde muazzam bir ekolojik etkisi olacak ve Amu Derya Nehri’nin mevcut durumunda yapılacak herhangi bir değişiklik, vahim olan durumu daha da kötüleştirecektir. Kuş Tepe Su Kanalı'nın inşasından sonra Aral Gölü'ne su akışı azalırsa Aral Gölü'nün varlığının tehlikeye gireceğine hiç şüphe yoktur. Ayrıca bu kanalın inşası sonucunda Özbekistan ve Türkmenistan'ın, tarımsal ürünlerini sulamak için kullandıkları Amu Derya suyunun %15'ini kaybedebilecekleri öngörülmektedir. Özbekistan'ın Harezm, Buhara, Surhanderya, Navai ve Karakalpakistan bölgelerindeki yaklaşık 2,3 milyon hektarlık pamuk tarlasının sulamasında Amu Derya suyu kullanılmaktadır. Kuş Tepe Su Kanalı’nın inşası ve ardından Amu Derya'dan gelen su akışının azalmasının, Özbekistan'ın pamuk sektörünü olumsuz etkileyeceği söylenmektedir. Bu sektör, Özbekistan'daki ana istihdam ve gelir kaynağı olarak kabul edilmekte ve bu ülkenin ihracatının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Özbekistan'a benzer şekilde Türkmenistan da Kuş Tepe Su Kanalı’nın inşasından kaynaklanan bir su kıtlığı krizine maruz kalmaktadır. Türkmenistan için birincil su kaynağı, ağırlıklı olarak Amu Derya'dan elde edilmektedir. Türkmenistan'da, Karakum Su Kanalı aracılığıyla Amu Derya suyu özellikle Merv, Ahal ve Balkan olmak üzere üç bölgede yaklaşık 1,8 milyon hektarlık arazide sulama amacıyla kullanılmaktadır.

Kuş Tepe Su Kanalı, bazı Özbek uzmanlar tarafından ulusal güvenliğe yönelik bir tehdit ve "Amu Derya'nın katili" olarak anılsa da Özbek hükûmeti, potansiyel kayıpları azaltmak ve projenin olumsuz etkilerini en aza indirmek için Taliban'a Kuş Tepe Su Kanalı’nın inşası noktasında doğrudan katılım teklif etmiştir. Özbekistan'ın; bu kanalın inşasına katılarak su tüketimini aktif bir şekilde yönetme, su tasarrufunu teşvik etme ve bu hayati kaynağın daha rasyonel kullanımını teşvik etme fırsatına sahip olmayı umduğu söylenebilir. Türkmenistan ile ilgili olarak Aşkabat, bu kanalın inşasına henüz resmî bir tepki göstermemiş olsa da Türkmenistanlı bir hidrolog, Kuş Tepe Su Kanalı'nın inşasını Türkmenistan için "sorun değil, felaket" olarak nitelendirmiştir.

Kuş Tepe Su Kanalı’nın inşasının, Afganistan ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkileyeceği söylenebilir. Kısa vadede insan hakları ihlalleri gibi diğer konuların yanı sıra su sorunu da Taliban hükûmetinin bölge ülkeleri tarafından tanınmasını geciktirecektir. Öte yandan uzun vadede Kuş Tepe Su Kanalı projesinin en önemli sonucu, Amu Derya'nın güvenli hâle getirilmesi olacaktır. Amu Derya'nın bölgedeki tarım ve gıda sektörleri için taşıdığı hayati önem göz önüne alındığında su kaynaklarının kullanımının, Afganistan ve komşu ülkeler arasında bir su anlaşmazlığına dönüşme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Kuş Tepe Su Kanalı'nı çevreleyen siyaset-güvenlik çatışmasının, Afganistan ile Orta Asya ülkeleri arasındaki iş birliğine dayalı altyapı girişimlerini önemli ölçüde tehlikeye atma potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. Bu girişimlerden biri de Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya ülkelerini Afganistan ve Pakistan üzerinden Hint Okyanusu'na bağlamayı amaçlayan "Trans-Afgan Demir Yolu"nun inşa edilmesidir. Çin-Kırgızistan-Özbekistan demir yoluna bağlanacak olan Trans-Afgan Demir Yolu’nun, Çin'in Pakistan'ın Gwadar Limanına ulaşmak için alternatif yollardan biri olarak hizmet vermesi öngörülmektedir. Ancak Afganistan ve Orta Asya ülkelerinde gerilim yaşanması durumunda bu projenin uygulanmasının, TAPI (Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan) projesine benzer bir akıbetle karşı karşıya kalabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır.


1 Muhammed Davud Han, 1973-1978 yılları arasında Afganistan'ın cumhurbaşkanıydı.
2 Said Mumin Nuri, hâlihazırda Rwanda Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Fakültesinde araştırma görevlisi olarak görev yapmaktadır.