İran’ın Alternatif Yumuşak Güç Enstrümanı: Sağlık Diplomasisi

İran’ın Alternatif Yumuşak Güç Enstrümanı: Sağlık Diplomasisi
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Oral Toğa

Geçtiğimiz ay İran Sağlık, Tedavi ve Tıbbi Eğitim Bakanı Behram Aynullahi, Sudanlı ve Ürdünlü mevkidaşları ile Mısır’da düzenlenen bir etkinlikte bir araya geldi. Aynullahi, yapılan görüşmelerde sağlık alanında iş birliği kapasitesinin yükseltilmesi adına, iki ülkenin bakanlarına karşılıklı olarak ziyaret davetinde bulundu. Ürdün ve İran’ın karşılıklı olumlu mesajlar gönderdiği bir dönemde Aynullahi, Ürdün ve İran’ın; tıp, tıbbi ekipman, araştırma alanlarında ve öğretim görevlisi/öğrenci değişim programları düzenleyerek iş birliği yapabileceğini vurgulamıştır. Ayrıca Sudan Sağlık Bakanı Heysem Muhammed İbrahim, İran’ın hastalıklarla mücadelesini överek bu konularda İran’la iş birliği yapmaya hazır olduklarını; tıbbi eğitim, sağlık ve tedavi gibi konularda İran’ın tecrübelerinden faydalanmak istediklerini ifade etmiştir

Bütün bunlar, ilk bakışta ülkeler arasında sağlık alanındaki sıradan bir iş birliği gibi gözükse de esasında bu konu, İran’ın uzun süredir yürüttüğü bir siyasetin yansımasıdır. Şöyle ki İran, uzunca bir süredir özellikle Orta Doğu ve Afrika ülkelerine hastaneler veya klinikler inşa etmekte; oralara sağlık çalışanları göndermekte ve sağlık alanında çeşitli iş birliklerine giderek bu ülkelerde faaliyet göstermektedir. Temmuz ayında Ürdün’ün İran’a diyalog çağrısı yaparak ikili ilişkileri güçlendirmek istediğini belirtmesinin hemen akabinde, İran’ın Ürdün’le sağlık konusunda iş birliğine gitmek istemesi, tesadüfen gelişmiş bir konu değildir. İran, sağlık konusunda propaganda yapan ve sistemini öven bir ülkedir. İran’da doktorlara ve sağlık çalışanlarına özel bir saygı mevcuttur. Keza İranlılar, yurt dışında ve yurt içinde görev yapan doktorlarından sıklıkla bahseder; doktorlarının kabiliyetlerini her mecrada dile getirir. Bu konu, ülke içinde olduğu kadar İran dış politikasında da bir yumuşak güç aracı olarak kullanılmaktadır.

Ekseriyeti İran Kızılayına bağlı olarak inşa edilen bu hastaneler; Umman’dan Dubai’ye, Benin’den Uganda’ya kadar birçok ülkede, farklı isimler altında faaliyetlerini sürdürmekte ve genişletmektedir. Bu faaliyetlerin koordinasyon ve planlamasında, Şehit Beheşti Üniversitesi Tıp Fakültesi kilit bir rol oynamaktadır. İran’ın tıp alanında en önemli fakültelerinden biri olan bu fakülte, bu hastanelerin inşasında ve altyapısında ihtiyaç duyulan her şeyi tedarik etmektedir. Ayrıca son dört sağlık, tedavi ve tıbbi eğitim bakanı bu üniversitede görev almış isimlerdir. Ürdün, Sudan ve İran arasında gerçekleşecek olan sağlık konusundaki iş birliği faaliyetleri de muhtemelen bu üniversite üzerinden gerçekleştirilecektir. 

Bu tarz girişimler, görüntüde İran’ın müstekbir-mustazaf siyasetinin bir yansıması olarak lanse edilse de gerek diplomatik yönü gerekse de istihbari yönüyle önemli bir yanının bulunduğu unutulmamalıdır. Afrika ve Orta Doğu’da alan kazanmaya çalışan İran, bu ülkelere ve halklarına bu tarz girişimlerle insani anlamda “Yanınızdayız.” mesajı vermektedir. Din ve Şialık üzerinden yumuşak gücünü uygulayamayacağı ülkelerde okul, hastane gibi insani yardımlar üzerinden faaliyetlerini gerçekleştirmesi, İran’a nüfuzunu artırmak için din dışında başka araçlar sunması bakımından önemlidir. Ayrıca insani amaçlarla faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, okullar veya hastaneler; istihbarat elemanlarını maskeleme faaliyetlerine ideal bir zemin sağlamaktadır. Ayrıca bu durum, hastaneye gelen kişilerin kişisel bilgilerine ulaşmanın en kısa yollarından biridir. Bu bağlamda İran hem kendisine bağlı kültür merkezleri gibi kurumlarla hem de hastane, okul gibi kamu faydasına gözüken tesislerle ilgili ülkelerde kendisine hareket alanı sağlamaktadır. 

Bu tarz faaliyetlerin sadece Afrika ve bölge ülkeleriyle sınırlı olmadığını belirtmek gerekir. İran’ın hâlihazırda sahada görev yapan doktor ve hemşirelerle yahut kişisel bilgilere erişimi olan başka kurumlardaki personele yönelik elemanlama faaliyetleri yürüttüğü de bilinmektedir. Elemanlama faaliyetlerinin yanı sıra doktor, hemşire, ebe, kuaför, protez saç/tırnak uzmanı gibi birçok farklı meslek adı altında elemanlarını sığınmacı veya araştırmacı adıyla farklı ülkelere yönlendirmektedir. Örneğin ABD, 2017 yılında tıbbi araştırmalar için ülkeye giriş yapmaya çalışan bir doktoru, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile bağlantıları olduğu gerekçesiyle sınır dışı etmiştir. Bu gibi örneklerin sayısını çoğaltmak mümkündür.

İran’ın Afrika sahasındaki faaliyetlerinden birine örnek verilecek olunursa İran Dışişleri Bakanlığı, 2015 yılında ikili ilişkileri geliştirmek ve Birleşmiş Milletlerde (BM) elini güçlendirmek için Afrika’da bir dizi bağlantılar kurmuştur. Bu kapsamda Uganda ziyaretinde bulunan dönemin Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Uganda’dan BM Güvenlik Konseyinde destek sözü almıştır. Hemen ardından iki ülkenin kolluk gücü direktörleri; Tahran’da bir araya gelmiş ve Uganda-İran arasında, ulusal polis gücü oluşturma ile organize suç ve terör örgütleriyle mücadele etmek için deneyim ve bilgi alışverişinde bulunma konusunda anlaşmışlardır. Ayrıca İran, Uganda polis gücünü eğitmeyi kabul etmiş ve İran Kızılayı, 100 yatak kapasiteli bir sağlık kliniğinin inşası için 1,5 milyon dolar teklif etmiştir. Zarif, 2017’de Uganda’yı ikinci kez ziyaret etmiştir. İranlı gurbetçi topluluklarla görüşen Zarif, Kampala’da İran tarafından finanse edilerek inşa edilen 50 yataklı “İran-Uganda Hastanesi”nin açılışını gerçekleştirmiştir. Dönemin Sağlık, Tedavi ve Tıbbi Eğitim Bakanı Hasan Kadızade Haşimi ve Şehit Beheşti Üniversitesinin koordinasyonunda inşa edilen bu hastane, bugün hâlâ Kampala’da aktif bir şekilde hizmet vermektedir. 

İran, benzer faaliyetlerini Afrika’nın başka ülkelerinde de aktif bir şekilde yürütmektedir. Öyle ki Güney Afrika’daki faaliyetleri 20 yıla yakındır sürmektedir. Örneğin 2006 yazında, Güney Afrika’daki doktor eksikliğinin giderilmesi için İran’dan bir doktor heyeti bu ülkeye giderek çalışmalarda bulunmuştur. Keza Güney Afrika’da birçok şirket, yaklaşık 8.000 km uzaklıktaki İran’a sağlık turizmi düzenlemektedir. Bunlardan biri olan Aria Med Tour, gerek tedavi gerek estetik operasyonlar için 4’te 1 fiyatına tedavi vadetmektedir

İran, Afrika’da olduğu kadar Kafkasya’da da etkin bir sağlık diplomasisi izlemektedir. Hem Ermenistan’dan hem de Azerbaycan’dan her yıl binlerce kişi, İran’ı tedavi maksatlı ziyaret etmektedir. İran’ın 2. Karabağ Savaşı’ndaki tutumundan sonra Azerbaycan’da bu konu, daha yakın zamana kadar tartışılan konulardan biri olmuştur. İran; Ürdün ve Sudan’a yaptığı teklifin bir benzerini bu yılın başında Ermenistan’a da yapmış, bu konuda birtakım görüşmeler gerçekleştirmiştir. Aynı şekilde 2016 yılında İran tarafı, Ermenistan’a bir sağlık merkezi açmak ve sağlık alanında ortak faaliyetler gerçekleştirmek istediğini belirtmiş ve bu kapsamda bazı özel ziyaretlerde bulunmuştur

Sonuç olarak İran için sağlık sektörü, pazarlanabilir bir enstrüman olarak varlığını sürdürmektedir. İran, sağlık turizminde bir merkez olma gayretindedir. Çevresindeki ülkelerin dışında Orta Doğu ve Afrika’da özellikle varlık göstermeye çalışmaktadır. Gelişmemiş ülkeleri bir pazar olarak gördüğünden, öncelikli yatırımlarını da bu ülkelere yapmaktadır. İnsani faaliyet adı altında girdiği bu ülkelerde, sağlık ve eğitim alanında faaliyetler gerçekleştirerek “gerçek bir dost” olduğu imajını pekiştirmek istemektedir. Kendi vekil güçleri üzerinde dinî motifler üzerinden etki sahibi olan İran, bunu gerçekleştiremeyeceği ve hareket alanı daha kısıtlı olan yerlerde “ezilenin yanında durma” prensibi gereği insani faaliyetlerle varlık göstermeye çalışmaktadır. İlişkilerini ilerletmek ve varlık ortaya koymak istediği her yerde, sağlık ve eğitim kartını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda Ürdün’den gelen olumlu mesajların hemen ardından Ürdün’e ve Sudan’a sağlık alanında iş birliği teklif etmesi, İran’ın 20 yılı aşkındır izlediği politikalar bağlamında oldukça tutarlıdır.