Milletvekilliği Seçimlerine Doğru Reformcuların Strateji Arayışları

Milletvekilliği Seçimlerine Doğru Reformcuların Strateji Arayışları
Görsel @donya-e-eqtesad
AKK’nin ve müesses nizamın bu seçimde nasıl bir tavır takınacağını önceden kestiremiyor olmak, reformcuların seçim stratejisi kurgulamalarının önündeki en büyük engel durumundadır.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Araştırmacı Oral Toğa

1 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek olan İslami Şûra Meclisi seçimlerine doğru ilerlerken İran’da seçim atmosferine yavaş yavaş girilmeye başlandı. Aday adayı olacak isimlerin kamu görevlerinden istifa edebilecekleri süreç de 15 Haziran itibarıyla tamamlandı ve artık adaylık başvurularına ve onay/veto sürecine geçilmiş olundu. Muhafazakârların çoğunlukta olduğu 11. Dönem Meclisinde, reformcular çeşitli sebeplerden dolayı istedikleri sonucu alamamışlardır. O dönem gerçekleşen ve muhafazakâr cenahın önünü alenen açan seçim mühendisliği, söz konusu durumun birincil müsebbibi olmuştur. Benzer bir seçim mühendisliği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de yaşanmış ve önce Cevad Zarif’in ses kaydı basına servis edilmiş, ardından Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) tarafından Ali Laricani’nin adaylığı başta olmak üzere birçok reformcu ismin adaylığı veto edilerek muhafazakâr cenahın en güçlü adayı İbrahim Reisi’nin seçimlerde önü açılmıştır.

Reformcu cenahın bir sonraki Meclis seçimleri için en büyük endişesi, yine benzer bir seçim mühendisliğiyle karşı karşıya kalmak ve reformcu milletvekili adaylarının AKK tarafından ardı sıra tekrar veto edilmesidir. Bu durum, reformcu cenah içerisinde çeşitli açılardan tartışmalara sebep olmakta ve yeni bir yol haritası çizilerek önceki seçimde yaşananların tekrar yaşanmasını engelleyecek bir strateji belirlenmeye çalışılmaktadır. Buna göre reformcuların seçimlerde karşılaşabileceği en büyük zorluk, seçimlere katılmak isteyen adayların uygunluk durumlarının AKK tarafından veto edilmesidir. Bu sebeple önceden veto edileceği belli olan isimlerden uzak durulması ve onay şansı yüksek isimlerle yola çıkılmasına yönelik görüşler dile getirilmeye şimdiden başlanmıştır. Shahrek Haber adlı internet sitesinde yayımlanan bir makalede savunulan bir görüşe göre söz konusu adaylar, seçim programlarını özellikle seçim listelerini yazmayı planlayabilecekleri güvenli ve "temiz" kişiler olmalıdır. Ayrıca Muhsin Haşimi Rafsancani, İlyas Hazreti, Mustafa Kavakebyan, Mesud Pezeşkiyan, Hasan Resuli ve Muhammed Ali Vekili gibi isimlerin uygunlukları büyük olasılıkla onaylanacaktır. Bununla birlikte makalede, reformcuların dikkate alıp oy vereceği kişiler de tavsiye edilmiştir. Aynı makale, bilinmeyen yüzlerle seçimlere girmeyi düşünüp düşünmeyeceklerini de sorgulamakta ancak bu durumda, uygunluklarının onaylanma olasılığı artsa bile oy almakta zorluk çekebilecekleri zira reformcu cenahın genç yeteneklerin yetiştirilmesi konusunda sürekli olarak ihmalde bulunduğunu iddia etmiştir.

Kargozaran-ı Sazendegi Partisinin genel sekreteri ve reformcu cenahın önemli isimlerinden Hüseyin Maraşi, seçimle alakalı düşüncelerini basınla paylaştı. Partisinin seçimler sürecinde nasıl hareket edeceği ve ittifak içinde olup olmayacağına yönelik soruları cevapsız bırakmış ve bu konuda henüz bir karar alınmadığı için yorum yapmak istemediğini dile getirmiştir. Yine Reform Cephesi ile beraber seçimlere girilip girilmeyeceğine yönelik gelen soruya da “bu soruya tek başına karar veremeyeceğini” söylemiş ve “Tüm reformcu grup ve partiler; 12. Meclis Seçimlerine, İran'ın Reform Cephesi şeklinde girme kararı alıyor. Şu anda Cephe'nin yeni döneminin henüz başlaması nedeniyle öncelikle üye ve erkânın seçilmesi ve ardından seçimlerle ilgili kararların alınması gerekmektedir.” demiştir. Maraşi son olarak Reform Cephesi’nde şu anda 12. Meclis Seçimleriyle ilgili bir gelişmenin olmadığını vurgulamıştır. Özetle Maraşi’nin açıklamalarından, reformcuların henüz somut bir yol haritası belirlemediği ve ittifak olarak bir karar alıp buna göre bir strateji yaratmadıkları anlaşılmaktadır.

18 Haziran günü Khabaronline internet sitesinde, reformcu isimlerden Nasır Kavami de düşüncelerini paylaşmış ve seçimlerdeki düşük katılım oranları ile ekonomik durumun altını bir kez daha çizmiştir. Kavami, seçim bölgelerine gittiklerinde insanların artık altyapı ve yol yapımı gibi konuları talep etmediğini, bunun yerine aç olduklarını ve sofralarının boş olduğunu söylediklerini belirtmiştir. Kavami, önceki seçimlerde yapılan seçim mühendisliğini de eleştirmiş ve bazı kişilerin reformcuları tamamen hükûmetten çıkarıp tek tip bir hükûmet oluşturma çabalarının hatalı olduğunu ve bu eylemlerinin kendi aleyhlerine olduğunu ifade etmiştir. Kavami “eğer reformcular tamamen hükûmetten çekilir ve hükûmet tek tip olursa muhafazakârların fikir ayrılıklarına düşeceğini, tartışacaklarını ve bu tür sorunların ortaya çıkacağını” belirtmiştir. Kavami’ye göre muhafazakârlar reformculara karşı durmak için görünüşte bir birlik oluşturmuşlardır. Ancak reformcuların sahneden çekilmesi ve Meclis, hükûmet ile şehir ve köy konseylerinin tek tip olması durumunda, muhafazakârların fikir ayrılıklarının artacağını belirtmiştir. Kavami, muhafazakârların seçimlerde sorun yaşamayacaklarını çünkü seçimlerde mühendislik yaptıklarını, her ilden ve seçim bölgesinden birkaç kişiyi seçtiklerini, onlar üzerinde çalıştıklarını ve sonunda onları halkın temsilcisi olarak Meclise gönderdiklerini belirtmiştir. Buna karşın reformcuların 12. Dönem Meclis Seçimlerine katılmayacaklarını ve liste sunmayacaklarını; bu yüzden 12. Dönem Meclis Seçimlerinin tek elden olacağını ve önemli olmadığını iddia etmiştir. Özetle Kavami, halkın önceliğinin altyapılar ve projeler değil, karınlarının aç oluşu olduğunu ve her hâlükârda seçim mühendisliğinin yaşanacağını dolayısıyla seçimlerin tek elden olacağını söylemiştir.

Bu söylemlere karşın reformcu cenahta umutlar tükenmiş değil. Bu seçimlerle kaybettikleri siyasi alanı tekrar kazanıp bir “dönüş” peşinde olan reformcu cenahtan 15 kişilik bir grup, 2023 Mayıs ayının son haftası bir araya gelip çatı örgütleri olan Reform Cephesi’nin yönetici kadrosunu belirleyerek siyasi bir dönüş için umut tazelemiştir. Öyle ki toplantının organize edildiği gün, reformcuların bayrak ismi Muhammed Hatemi’nin iktidara geldiği 1997 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin yıl dönümüne denk gelmiştir. Bir araya gelen isimler arasında eski Cephe Lideri Behzad Nebevi, eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhsin Eminzade, Muhammed Rıza Celaipur, dinî-milliyetçi aktivist İmad Behevar, eski Tahran Şehir Konseyi Başkanı Muhsin Haşimi Rafsancani ve hapisteki eski İçişleri Bakan Yardımcısı Mustafa Taczade'nin eşi Fahrulsadat Muhteşemipur bulunuyor. Kaynaklara göre eski Cumhurbaşkanı Hatemi bu grubun hâlâ eksenini oluştursa da bir şey dikte etmesi pek mümkün görünmemekte, bunun yerine Nebevi’nin bu cepheye liderlik etmeye devam etmesi yüksek olasılık olarak görülmektedir.

Şu tarihe kadar yapılanlara bakıldığında reformcu cenahın gerçekleşecek seçimler için elle tutulur bir yol haritası ortaya koymadığı görülmektedir. Hem Meclis hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan ve beklenenden bile daha sert bir tutum içinde bulunarak adayları veto eden AKK’nin ve müesses nizamın bu seçimde nasıl bir tavır takınacağını önceden kestiremiyor olmak, reformcuların seçim stratejisi kurgulamalarının önündeki en büyük engel durumundadır. Öyle ki reformcular için seçimi kazanmak âdeta ikinci planda kalmış, AKK’nin vetolarını aşabilmek, esas mesele noktasına gelmiştir. Bu sebeple adayları belirleme sürecinde; reformcuların seçmenden öte AKK’nin taleplerini önceleyeceğini ve vetoyu aşarak geçen seçimde yaşananların yaşanmaması için bir yol izleyeceğini söylemek mümkündür.

Öte yandan geçen üç senede yaşanan toplumsal olaylar, seçimlere katılımın düşük olması ve sivil itaatsizliğe varan halk tepkisi göz önüne alınırsa reformculara bu seçimde önceki seçimlere göre biraz daha toleranslı davranılabileceği düşünülebilir. Ancak yukarıda da söz edildiği gibi Kavami gibi isimler, bu konuda bir tavır değişikliğinden yana umut taşımamaktadır. Buna karşın bir dönüş için arayışlarının bitmeyeceği de ortadadır. Ancak bu arayışın önce müesses nizam, ardından halk nazarında nasıl karşılanacağı ise muammadır. Zira halk tarafından tanınan isimlerin AKK tarafından veto edilmesi muhtemelken tanınmayan yeni yüzlerin ise halk tarafından itibar görmemesi riski bulunmaktadır. Bu ikilem, şu aşamada reformcuların önündeki en kritik sorun olarak durmaktadır.