Ruhani Hükûmetinin 1398 Bütçe Tasarısında Neler Var?

Ruhani Hükûmetinin 1398 Bütçe Tasarısında Neler Var?
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

2017 Aralık ayı itibariyle çalkantılı bir sürece giren İran ekonomisi için bu yıl hem uluslararası düzeyde hem de ülke içinde zor geçmiş ve İran ekonomisi günü kurtarmaya yönelik çabalarla daha sıkıntılı bir sürece doğru evirilmiştir. Nükleer anlaşma sonrası İran ekonomisi için daha mutedil bir yatırım ve ticaret iklimi beklenirken 2017 yılının bitişiyle birlikte beklentilerin gerçekleşmeyeceğine yönelik sinyaller gelmeye başlamıştır. Son olarak ABD'nin ülkeye yönelik yaptırımları yeniden yürürlüğe koyduğu Kasım 2018 itibariyle, petrol ihracatında ve uluslararası sisteme entegrasyon konusunda tekrar sıkıntılı bir sürece giren İran, 1398 yılı (Mart 2019-Mart 2020 dönemi) için hazırlanan bütçe tasarısına ilişkin belirsizliklerin ve memnuniyetsizliklerin artmasıyla yeni sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

İran'ın Hicri-Şemsi takvimine göre yeni yıl marta denk gelen ferverdin ayında başladığı için bütçe görüşmeleri her yıl kasım ayında başlamakta ve genellikle üç ila üç buçuk aylık bir süre zarfında bütçe tasarısı son hâline kavuşmaktadır. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Kasım ayının gelmesiyle İran'ın gelecek yılki bütçesine yönelik çalışmalar başlamıştır. Cumhurbaşkanlığının resmî internet sitesinde, 18 Kasım günü Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin başkanlığında gerçekleştirilen bir oturumda, 1398 yılına ilişkin bütçe tasarısının Bakanlar Kurulunda ele alındığı açıklanmıştır. Açıklamaya göre Ruhani hükûmetinin pek çok defa gündeme getirdiği petrol ihracatı, sübvansiyonlar ve işsizlik gibi konular 1398 yılı bütçe tasarısının sacayaklarını oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak ülke gündemini uzun süredir meşgul eden düşük gelirli kesimlerin karşılaştığı sorunların çözümü, enflasyonun kontrol altına altında tutulması, ABD yaptırımları neticesinde yarım kalan projelerin tamamlanması ve üretimin artırılması konuları da bütçe tasarısında yer almaktadır. 6 Aralık günü yapılması beklenen 1398 yılı bütçe tasarısı sunumunu ertelemelerin ardından Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 25 Aralık Salı günü yapmıştır.

Bütçe tasarısına ilişkin ilk açıklamalar yapıldığında gelecek yılın bütçesi resmî kura göre 103 milyar dolar olarak açıklanmış [1] ve hükûmet, yaptırımlardan ötürü bütçede temkinli bir duruş sergilendiğini belirtmiştir. Ancak tasarının ayrıntılarının yavaş yavaş ortaya çıkmasıyla tartışmalar da başlamıştır. Bütçe tasarısına ilk tepki İsfahan milletvekillerinden gelmiştir. Cumhurbaşkanı Ruhani, seçim kampanyalarında içme suyu sıkıntısı çeken İsfahan halkına sorunlarının çözüleceğine ilişkin vaatlerde bulunmuş ve eyaletteki nehrin ıslahı için de bir bütçe ayrılmıştır. Ancak geçen süre zarfında çözüme ilişkin herhangi bir adım atılmamasının yanı sıra hazırlanan tasarıda mevcut bütçenin de kaldırılması, milletvekillerinin sert tepkisine neden olmuş ve 20 Milletvekili Parlamento Başkanı’na istifasını sunmuştur. Akabinde İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politikalar Komisyonundan savunmaya ayrılan bütçenin yetersiz olduğu ve ülkenin içinde bulunduğu şartlar göz önüne alınarak bütçenin artırılmasının talep edileceği yönünde bir açıklama gelmiştir. Komisyonu Başkanı Haşmetullah Felahatpişe, Sistan ve Beluçistan'da meydana gelen saldırının ardından bütçe tasarısında sınır güvenliği için ayrılan payın yeterli olmadığını ve miktarın en az beş kat artırılması gerektiğini açıklamıştır.

Tasarıya ilişkin şikayetlerin giderek artmasının ve Devrim Rehberi Hamenei tarafından işaret edilen noktaların da dikkate alınmadığının basına yansımasının ardından, tasarının parlamentoya sunulmadan önce Devrim Rehberi tarafından gözden geçirileceği açıklanmıştır. Devrim Rehberi’nin tasarıyı gözden geçirmesinden sonra Cumhurbaşkanının yanı sıra Yargı Başkanı Sadık Laricani ve Parlamento Başkanı Ali Laricani’nin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda Ruhani, Devrim Rehberi’nin bütçe tasarısına ilişkin görüşleri doğrultusunda düzeltmeler yapılacağını açıklamıştır. Yapılan düzeltme ve değişikliklerin akabinde tasarı, yasal takvimden yaklaşık 20 gün sonra parlamentoya sunulabilir hâle gelmiştir. Tasarıyı eleştirenlerin ve bütçede artış bekleyenlerin beklentilerinin aksine üç kurum dışındaki bütün kurumların bütçesinin azaldığının altını çizen Cumhurbaşkanlığı Sekreteri Mahmud Vaizi, 1398 yılı bütçesinin son hâlini 96,6 milyar dolar olduğunu belirtmiştir. 96 milyar dolarlık tasarıdaki bütçe gelirleri; petrol ve türevlerinin ihracatından 33 milyar dolar, vergi gelirlerinden 36 milyar dolar ve kalanı devletin sahip olduğu şirketlerin gelirleri olmak üzere üç başlık hâlinde ele alınmıştır.

Bütçe tasarısında petrol ihracatı ve İran ekonomisinin petrole bağımlılığı altı çizilen konuların başında yer almaktadır. Ruhani hükûmetinin göreve başladığı ilk günden itibaren odaklandığı petrole bağımlılık sorunu, Devrim Rehberi Hamenei tarafından onaylanmış olan ve ülkenin genel ekonomi politikasının çerçevesini belirleyen Direniş Ekonomisi Doktrini’nde de dile getirilmiştir. Ancak uzun yıllardır var olan bu sorunun dillendirilmesi çözüm getirmemiş ve ülkenin en önemli kaynağının vergi gelirleri yerine petrol ihracatı olması ekonominin kırılgan bir yapıya bürünmesine yol açmıştır. Bu nedenle bütçenin belirleyici unsurları çoğunlukla petrol ihracatı, döviz kuru ve varil fiyatları olmuş, vergi gelirleri ise ikinci plana atılmıştır. Bütçe çalışmalarının başlamasıyla birlikte petrol gelirlerine bağımlılığının azaltılması tasarının temeli olarak lanse edilmiştir. Konuya ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri, hazırlanan tasarıda ülkenin petrol gelirlerinin devlet bütçesindeki payının %25'i aşmayacağını öngördüklerini belirtmiştir. İran Bütçe ve Planlama Kurumu Başkanı Muhammed Bakır Novbaht ise bu oranın %27 civarında olacağını açıklamıştır. Fakat Ruhani'nin açıkladığı tasarıdaki veriler göz önünde bulundurulduğunda bütçede doğrudan petrol gelirlerinin payı gelecek yıl %34 civarında olacaktır. İran’da, devletin petrol gelirlerine olan bağımlılığının azaltılması zorunlu olsa da resmî makamlarca açıklanan bu oranlar, ülke ekonomisinin genel durumu göz önüne alındığında gerçekçi görünmemektedir. Nitekim hükûmet, önceki yıllara atıfta bulunarak bu oranın %70'lerden %30 seviyelerine düşürüldüğünü açıklamamışsa da İran Merkez Bankası verilerine göre Mart 2018- Eylül 2018 arasındaki altı aylık süreçte hükûmet bütçesinin yaklaşık %40'ı petrol gelirlerinden oluşmuştur. Ayrıca hükûmetin Devrim Rehberi Hamenei'nin onayıyla bazı projeleri Varlık Fonu'ndan finanse ettiği düşünüldüğünde bu oran resmî verilerden çok daha yüksek seyretmektedir. Bu sebeple de hükûmet doğrudan petrol gelirlerini kullanımını azaltsa dahi Varlık Fonu'na erişim hakkı bulunduğu sürece dolaylı yoldan petrol gelirlerini kullanmaya devam edecektir.

Hükûmetin bütçe tasarısında petrole ilişkin realist bir tutum sergilemediği bir diğer başlık ise petrol ihracatıdır. İran, nükleer anlaşmanın ardından bütün imkânlarını seferber ederek petrol üretimini artırmış ve ihracatta gözle görülür bir artış kaydetmiştir. Ancak İran'ın yakın zamana kadar günlük 2,7 milyon varil seviyelerine yaklaşan petrol ihracatı, ABD yaptırımlarının tekrar yürürlüğe girmesinin ardından kademeli bir şekilde azalmıştır. Gelecek yıla ilişkin projeksiyonlarda yaptırımlar öncesinde günlük 2,5 milyon varil seviyelerinde beklenen petrol ihracatı, günlük 1 milyon varilin altına düşürülmüştür. Ayrıca bazı uzmanlar İran'ın petrol ihracatının azalmaya devam edeceğini ve 2019 ortasında 800 bin varil/gün seviyelerine inebileceğini belirtmiş, İran Parlamentosu Araştırma Birimi dahi ihracatın günlük 500 bin varil seviyesine kadar düşebileceğini açıklamıştır. Ancak basına verilen demeçlerde tasarıda günlük 1,5 milyon varil petrol ihracatı beklendiği açıklanmasına rağmen Ruhani'nin sunumunda bu verinin tasarıdan kaldırıldığı görülmüştür. Ancak uzmanlar, varil fiyatının 50-54 dolar ve petrol ihracatının da günlük 1-1,5 milyon varil olarak hesaplandığını belirtmişlerdir. Tasarının ilk hâline göre petrol ve türevlerinden elde edilecek gelir 41.1 milyar dolar olarak hesaplanmış fakat yapılan güncellemede 5.71 milyar dolarlık bir kesintiyle rakam 35.4 milyar dolar olarak değiştirilmiştir. Cumhurbaşkanı Ruhani ise sunumunda petrol gelirlerinin bütçedeki payının sadece 34 milyar dolar olduğunu açıklamıştır. Bununla birlikte tasarıya göre petrol gelirleri 33 milyar dolardan az olması durumunda aradaki farkın yarısı Merkez Bankası rezervlerinden yarısı da Ulusal Varlık Fonu'ndan karşılanacaktır.

Bütçe tasarısının tam metni basına sunulmadan önce Ulusal Varlık Fonu'na petrol gelirlerinden ayrılması gereken %34'lük payın ülkenin ekonomik durumu gerekçe gösterilerek yasalara aykırı bir şekilde %10'a düşürüleceği dillendirilmiş ve Ruhani hükûmeti ülkenin geleceğini “çalmakla” itham edilmiştir. Fakat Devrim Rehberi'nin fon için ayrılan payın tekrar gözden geçirilmesini önermesinin ardından bu oran %20 olarak telaffuz edilmeye başlamıştır. Tasarının son hâlinde de bu oran korunmuş ve gelecek yıl elde edilecek petrol gelirlerinin %20'sinin Ulusal Varlık Fonu'na aktarılması kararlaştırılmıştır. Ancak hükûmete geniş bir yatırım skalası dâhilinde Varlık Fonu'ndan yüklü miktarlara erişim hakkı sağlanmıştır. Bütçe tasarısına göre hükûmet fondan doğrudan 9.5 milyar dolar finansman sağlayabileceği gibi demir yolları, su projeleri ve emeklilik fonları gibi kalemlere de belirli şartlarda kaynak aktarabilecektir. Demir yolu ve su projelerine finansman sağlamak Varlık Fonu'nun kuruluş amacıyla uyuşuyorsa da emekliliğe ilişkin işlemlerde fona başvurulması tartışmalara neden olacak gibi görünmektedir.

Tasarıya göre ilaç, gıda ve sağlık malzemeleri gibi temel maddelerin ithalatı için yaklaşık 14 milyar dolar ve doğrudan ve dolaylı sübvansiyonlar için 33.8 milyar dolar ayrılmıştır. Ruhani söz konusu sunumunda, zor ekonomik şartlar neticesinde devlet memurlarına ancak %20 zam yapılacağını belirtmiştir. Fakat enflasyonun artışı ve riyalin son bir yıl içindeki değer kaybı göz önüne alındığında bu zam oranının yeterli gelmeyeceği ortadadır. Parlamentonun ilerleyen oturumlarda bu oranı artırmaya yönelik bir adım atması beklenebilir.

Ruhani hükûmetinin geçen yıl bütçe tasarısında uyguladığı kemer sıkma politikasının yaptırımların etkisiyle yeni yılda daha ciddi şekilde uygulanacağı söylenebilir. Nitekim riyal ile hesaplandığında dahi daralma gözlemlenen tasarıda, serbest piyasa kuru kullanıldığında 1397 bütçesine göre yarı yarıya bir azalma olduğu dikkati çekmektedir. Ancak bütün bu daralmaya rağmen 1397 yılı bütçesi gibi bu yılki bütçenin de reddedilmesi beklenmemektedir. Nitekim geçen yıl çok tepki çeken eyaletlerin sorunları için ayrılan bütçeler, bu yıl hem petrol gelirleri hem de kalkınma projeleri başlığı altında ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş ve doğrudan bütçe ayrılmayan kısımlar için Varlık Fonu'ndan kaynak tahsisi imkânı sunulmuştur. Ayrıca Devrim Rehberi'nin isteği doğrultusunda savunma bütçesinde de artışa gidilmiş ve Varlık Fonu'ndan hükûmete sağlanan miktarın yarısı da doğrudan savunmaya tahsis edilmiştir. Üstelik Cumhurbaşkanı Ruhani'nin tasarının son hâlinin Devrim Rehberi'nin onayından geçtiğini hem hazırlık döneminde hem de parlamentoda gerçekleştirdiği sunumda vurgulaması, parlamentoya tasarının onaylanması konusunda mesaj verdiğini düşündürmektedir.


[1] Hükûmetin döviz kurunu sabitlemesinin ardından 1 ABD Doları 4200 tümen olarak işlem görmektedir.