İran’ın “kırmızı çizgisi” olan Zengezur Koridoru bu sefer Tahran’ın Rusya aleyhine söylemde bulunmasına sebep oldu.
Zengezur Koridoru ve İran-Rusya İlişkileri
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki inişli çıkışlı ilişkiler, Güney Kafkasya’nın olduğu kadar uluslararası siyasetin de önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam ediyor. II. Karabağ Savaşı’nı sona erdiren ateşkes antlaşması 9 Kasım 2020’de imzalansa da geride kalan süreçte yapılan çeşitli görüşmelere rağmen iki ülke arasında nihai barış sağlanabilmiş değil. Zaman zaman çatışmanın şiddetlendiği bölgede, 19 Eylül 2023’te Azerbaycan’ın “antiterör operasyonları” olarak adlandırdığı askeri harekatının ardından, 28 Eylül 2023’te sözde Dağlık Karabağ yönetiminin kendini feshettiğini duyurması, çatışmanın seyri açısından önemli bir dönüm noktası oldu ve diplomatik yollarla çözülemeyen sorunun askeri yöntemlerle aşılması barış görüşmelerinin gidişatını etkiledi.
Devam eden süreçte, 7 Aralık 2023’te Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı ile Ermenistan Başbakanlığı’nın ilk kez birlikte açıklama yapması barış umudunu artırdı. Taraflar “egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkelerine saygı temelinde ilişkileri düzenleme ve bir barış antlaşması imzalama niyetini teyit ettiklerini” beyan ederek karşılıklı olarak savaş esirlerini serbest bıraktılar. 19 Nisan 2024’te sınır belirleme komisyonlarının anlaşmaya varmasıyla, Ermenistan’ın 4 köyü Azerbaycan’a iade etmesi de barış açısından önemli bir ilerleme olarak değerlendirilmelidir. Bu süreçte Azerbaycan kamuoyunda barışın önündeki temel engel olarak Azerbaycan topraklarında hak iddia eden ifadeler içeren Ermenistan Anayasası ön plana çıkarıldı ve bu, Bakü’nün Ermenistan’da anayasa değişikliği yapılması yönündeki talebinin dayanağını teşkil etti. Bu hususta Paşinyan hükümeti somut adımlar atsa da konunun hükümetin yetki alanını aşması ve Ermenistan’da hükümetin barış konusunda çok fazla taviz verdiğine dönük muhalefetin söylemi süreci yavaşlatmıştır.
Zengezur Koridoru ile İlgili Son Gelişmeler
Bakü ve Erivan’da barışa yönelik olumlu söylemlerin hakim olduğu bu tabloda, Ağustos 2024’te Zengezur Koridoru konusu etrafında yaşanan iki gelişme dikkat çekti. Bunlardan ilki, Azerbaycan’ın 2020’ten beri iki ülke arasında gerginliğe sebep olan Zengezur Koridoru’nun açılmasını barışın ön koşulu olarak görmekten vazgeçtiğini resmi olarak beyan etmesidir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Özel Görevler Temsilcisi Elçin Amirbeyov 7 Ağustos 2024’te ABD Kongresi tarafından desteklenen Radio Free Europe/Radio Liberty'ye verdiği röportajda bu konunun barış görüşmelerini “karmaşıklaştırmamak” için metinden çıkarıldığını söylemiştir. Rusya’nın meseledeki tutumu göz önüne alındığında, açıklamanın yapıldığı yayın organının pozisyonu önemli hale gelmektedir.
İkinci önemli gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 18-19 Ağustos 2024’te gerçekleştirdiği Bakü ziyaretidir. Putin ziyaret esnasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanması için bir şeyler yapabilir ve süreci iki ülke arasında sınırların belirlenmesine ve lojistik hatların açılmasına götürebilirsek bundan çok mutlu olacağız. Azerbaycan ziyaretim sonrasında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’la iletişim kurarak onu ziyaretimin sonuçları hakkında bilgilendireceğim. Azerbaycan’ın bu sürecin tamamlanarak çözüme kavuşmasına odaklandığını çok iyi biliyorum.” Putin’in bu açıklamasının ardından Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Ermeni yönetimini Sünik bölgesi üzerinden ulaşım bağlantılarına ilişkin anlaşmayı sabote etmekle suçlaması da dikkat çekici bir çıkış olmuştur. Rus yetkililerin bu çıkışları, 9 Kasım 2020’de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında imzalanan ateşkes antlaşmasının 9 sayılı şu maddesine dayanmaktadır:
“Bölgede tüm ekonomi ve ulaşım bağlantıları açılacaktır. Ermenistan Cumhuriyeti, vatandaşların, araçların ve yüklerin her iki yönde engelsiz hareketini organize etmek için Azerbaycan Cumhuriyeti'nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasındaki ulaşım bağlantılarının güvenliğini garanti etmektedir. Ulaşım kontrolü, Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi Sınır Muhafıza Servisi organları tarafından gerçekleştirilecektir.”
2020 savaşından sonra kötüleşen Moskova-Erivan ilişkileri açısından bu açıklamalar sorunları derinleştirmiştir. Gerginliğin ana sebepleri, Ermenistan’ın Rusya’yı Erivan’ın haklarını yeterince savunmamakla suçlaması, Rusya öncülüğündeki Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üyeliğini dondurması ve daha da önemlisi Fransa başta olmak üzere AB ülkeleri ve ABD ile yakın ilişkiler kurmasıdır. Putin, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki görüşmelerde bulunmaktan memnuniyet duyacağını Paşinyan ile 23 Ağustos 2024’te yaptığı telefon görüşmesinde de belirtmiştir. Ancak, Ermenistan’ın mevcut durumda Rusya’nın arabuluculuğunda görüşmeye olumlu bakmadığı anlaşılmaktadır. 31 Ağustos’ta Paşinyan’ın Aliyev’le ikili bir görüşmede bulunma teklifinden sonra 2 Eylül’de Lavrov yaptığı bir konuşmada eleştirisini “Erivan bu konuların doğrudan Azerbaycan ile ele alınması gerektiğine inanıyor; bunu başarabilirse başarsınlar bakalım!” diyerek ifade etmiştir.
Putin’in Bakü ziyaretinde Rus yetkililerin Azerbaycan lehine ve Ermenistan aleyhine açıklamalar yapması ve Azerbaycan’ın ziyaretten bir gün sonra 20 Ağustos 2024’te BRICS’e üyelik başvurusu yapması, Karabağ meselesinin “jeopolitik eksenlerin” konusu olduğuyla ilgili tartışmayı da alevlendirmiştir. Söz konusu tartışma, Ermenistan’ın bir süredir Rusya’yla yaşadığı diplomatik gerginliklerin yanı sıra, Azerbaycan’ın II. Karabağ Savaşı’ndan itibaren başta Fransa olmak üzere Batı ülkelerine karşı sert eleştiriler yöneltmesi ve Rusya’yla ilişkilerinin iyi seyretmesi etrafında şekillenmiştir. Bu noktada bahsi geçen devletler arasında ekonomik anlamda özellikle de enerji alanında karşılıklı bağımlılığa dayalı güçlü ilişkilerin var olduğu ve bu nedenle gelişmelerin jeopolitik mülahazalardan ibaret olmadığı dikkate alınmalıdır. Örneğin başta İtalya olmak üzere AB ülkeleri Azerbaycan petrolünün önemli alıcıları konumunda olduğu gibi Ermenistan da hem ekonomisinde hem de enerji tedarikinde Rusya’ya bağımlıdır. Bu nedenle, Azerbaycan-Ermenistan hattında yaşanan gelişmelerin ve her iki ülkenin üçüncü taraflarla kurduğu ilişkilerin çok boyutlu olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
İran’ın Tepkisi
Tüm bu gelişmeler yaşanırken dikkatlerin çevrildiği ülkelerden biri de İran oldu. Nitekim Tahran, Rusya’nın bu konudaki tutumundan ve açıklamalarından büyük rahatsızlık duyduğunu gizlemiyor. “Kırmızı çizgisi” olarak nitelediği Zengezur Koridoru meselesi üzerinden önceki senelerde Azerbaycan ve Türkiye ile gerginlik yaşayan Tahran’dan gelen son açıklamaların Rusya’yı da hedef aldığı görülüyor. Güney Kafkasya’yı Rusya’nın etki sahası olarak kabul eden Tahran’daki yetkililer, bölgede herhangi bir sınır değişikliğinin karşısında olacaklarını tekraren ve kesin bir dille ifade ettiler. İran’daki bazı kesimler ise Rus yetkililerin son dönemlerdeki çıkışlarını İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın Tahran’ın Batı ile ilişkilerini iyileştirme arayışlarına karşı bir tepki olarak yorumluyorlar.
Burada dikkat edilmesi gereken husus Rusya’nın konuyu ele alırken kullandığı kavramlardır. Nitekim ulaşım hatlarına ilişkin son açıklamalarına baktığımızda Rus yetkililerin Azerbaycan’ın istediği İran’ın ise karşı olduğu “koridor” konseptinden bahsedip bahsetmediği son derece muğlaktır. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova 27 Nisan 2024’te yaptığı açıklamada da “Lütfen Zengezur Koridoru terimini kullanmadığımızı unutmayın. Ermenistan'ın Sünik bölgesi topraklarından geçerek Azerbaycan'ın batısını Nahçıvan'a bağlayan rotadan bahsediyoruz.” demesi Rusya’nın pozisyonuna ilişkin muğlaklığı göstermektedir.
İran kamuoyunda Zengezur Koridoru meselesi ağustos ayının sonundan itibaren gündemdeyken Rusya’nın cevabı 10 Eylül’den sonra gelmiştir. İran’daki haber ajanslarının aktardığına göre Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu, St. Petersburg’da BRICS ülkeleri yüksek temsilcileri güvenlik toplantısında İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan’la yaptığı görüşmede şu ifadeleri kullandı: “Rusya, Tahran'la Zengezur konusunda daha önce yapılan anlaşmalara bağlı kalıyor ve Moskova'nın politikası hiçbir şekilde değişmedi.” Bir gün sonra da Zakharova, Rusya’nın “sözde Zengezur Koridoru’na” ilişkin pozisyonu konusunda Tahran’da yapılan eleştirilerden haberdar olduklarını belirtmiştir. Müttefiklerle sürekli iletişimde olduklarını ifade eden Zakharova, Rusya karşıtı propaganda konusunda “Moskova ile Tahran arasındaki stratejik iş birliğini genişletme girişimlerine zarar vermek için her türlü hatta en saçma fırsattan yararlanan” ve Batı’nın çıkarlarına uygun hareket eden çevreleri suçlamıştır.
Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Güney Kafkasya’da barış sonrası dinamiklerle ilgili yakın gelecekte yaşanacak iki önemli gelişme bulunuyor. Bunlardan ilki, 22-24 Ekim’de Kazan’da yapılacak BRICS zirvesidir. Zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Pezeşkiyan, Aliyev ve Paşinyan da katılacaklar. Pezeşkiyan’ın bu zirvede Putin’le ikili bir görüşme gerçekleştireceği de bilinmektedir. Bunun dışında Ermenistan’daki İran Büyükelçisi Mehdi Sobhani 6 Eylül 2024’te verdiği röportajda 3+3 formatındaki bölgesel iş birliği toplantısının tarihi konusunda anlaşmaya varıldığını belirtti. Daha önce 10 Aralık 2021’de Moskova’da ve 23 Ekim 2023’te Tahran’da gerçekleştirilen toplantıların üçüncüsünün 2024 yılı bitmeden Türkiye’de yapılması konusunda anlaşılmıştı. Bölgedeki son gelişmeler açısından bu toplantıların çıktıları önemli olacaktır.
Sonuç
Özellikle, Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte İran ve Rusya arasında güçlenen müttefiklik ilişkilerinin Güney Kafkasya’daki gelişmelere bağlı olarak bozulduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Ancak Tahran’da yoğun olarak tartışılan Zengezur Koridoru konusu iki ülkenin Güney Kafkasya’daki farklı pozisyonlarını hatırlatmıştır. Rus yetkililerin konuya ilişkin çıkışları, bölgede tesis edilecek barış sonrası koşullarda kendi üstün konumunu hatırlatma amacı taşımaktadır. Bölgedeki nüfuzu Rusya’nınkinin çok gerisinde olan İran, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki dengenin bu ülkelerden biri lehine çok ağır basmasından rahatsızlık duyuyor. Bununla bağlantılı olarak İran’ın bölgede kendisine rakip olarak gördüğü Türkiye’nin etkinliğine yönelik bakışı da Moskova’ya göre daha olumsuz. Son olarak, İran’ın 2020’den beri “NATO Koridoru” olarak adlandırmak suretiyle karşısında durduğu “Zengezur Koridoru’nu” şimdi de Rusya’nın desteklediğini iddia etmesi de ironik olduğu kadar İran’ın söylem tutarsızlığını ortaya koyan bir tutumdur.