Meşruiyet Sorunları Gölgesinde Haşdi Atabat Konferansı

Meşruiyet Sorunları Gölgesinde Haşdi Atabat Konferansı
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz
Kıdemli Uzman Müştak El-Hılo

Geçtiğimiz hafta Ayetullah Sistani’ye yakın Haşdi Şabi grupları, Necef ve Kerbela’da bir konferans düzenledi. “Haşdi Atabat” (Şii kutsal türbeleri Haşdi) adıyla bilinen ve Irak’taki Haşdi Şabi güçlerinin üç ana akımından biri olan bu akım, dört milis gruptan oluşmaktadır. Bunlar İmam Ali Tümeni, el-Abbas Tümeni, Ali Ekber Tugayı ve Ansaru’l-Mercaiye Tugayı’dır. Ayetullah Sistani’ye yakın olan bu gruplar, Irak’taki kutsal Şii türbelerin vakıfları tarafından kurulup bu vakıflar tarafından finanse edilmektedir. Bu nedenle kendilerini, Haşdi Atabat olarak tanımlamaktadırlar. Bu grupların düzenlediği konferansa Haşdi Şabi’deki İran yanlısı gruplar ve Muktada es-Sadr’a bağlı grupların davet edilmemesi dikkat çekmiştir.

Haşdi Şabi’deki İhtilafların Geçmişi

Saddam Hüseyin’in 2003’te devrilmesinin ardından İran, daha önce kurulmuş ve eğitilmiş milis örgütleri Irak’a gönderdi. Bununla beraber yeni silahlı grupları da oluşturmaya başladı. Bu örgütler ve gruplar on yıldan fazla bir süre, yasal düzenlemeler olmadan faaliyet gösterdi ve birbirini izleyen hükûmetler bu gruplarla başa çıkma imkânına veya iradesine sahip olamadı. DEAŞ’ın Irak’ta güçlenmesinin ardından Ayetullah Sistani’nin cihat fetvası vermesi sonucunda çok sayıda Iraklı sivil, DEAŞ’a karşı savaşmak için gönüllü oldu. Ayetullah Sistani, bu gönüllülerin ordu yapılanması içerisinde örgütlenmelerini istedi ancak dönemin başbakanı Nuri el-Maliki, onları İran yanlısı milislerle birlikte mevcut güvenlik güçlerinden bağımsız, yeni bir yapılanmada örgütleme kararı aldı. DEAŞ’a karşı savaş, İran yanlısı silahlı grupların meşruiyet kazanması için bir fırsat sundu. Siyasal sistemdeki İran yanlıları da DEAŞ’a karşı kazanılan zaferden sonra bu grupların dağılmalarını önlemek için bu meşruiyeti yasal düzenlemelerle güvence altına aldı. Bu grupların diğer gruplara göre sahip oldukları ayrıcalıklar ve onların İran güdümlü olmaları zaten bilinen bir durumdu. Ancak zaman içerisinde ihtilafların artmasıyla sorun büyümeye başladı.

Haşdi Velayi (İran yanlısı Haşdi Şabi) grupları, Ayetullah Sistani’ye bağlı olduklarını dile getirmiş fakat onun fetvalarına pratikte hiçbir zaman uymayıp yaptığı açıklamaları her zaman kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamaya çalışmışlardır. Örneğin Ayetullah Sistani, Sünnilerin yaşadığı bölgelerde yağmalama ve tecavüzü, Iraklı güçlerin Irak toprakları dışında savaşa katılmalarını ve Haşdi Şabi unsurlarının parti kurmaları veya kamu görevinde bulunmalarını haram ilan etmişti. Buna rağmen İran yanlısı Haşdi Şabi grupları; DEAŞ’ın Sünni bölgelerden geri çekilmesinin ardından şehirleri defalarca yağmalamış, Suriye’de Esed güçlerinin yanında savaşmış, seçimlerde aday olup devlette görev almışlardır. Üstelik bunlardan bazıları; geçen sene gençlerin gerçekleştirdiği protesto gösterilerine karşı şiddet kullanmak, terör eylemlerinde bulunmak ve insan kaçırmak gibi ithamlarla da karşı karşıya kalmışlardır.

İran yanlısı grupların bu tutum ve davranışları nedeniyle Ayetullah Sistani’ye bağlı gruplar, onlardan ayrılarak yeni bir yapılanmada bulunmak istedi. Başbakan Mustafa Kazımi bu istek doğrultusunda geçtiğimiz nisan ayında bu grupları Haşdi Şabi’den ayırarak doğrudan kendine bağlamayı planladı fakat bazı nedenlerden dolayı bu süreç tamamlanamadı. Yabancı kurum ve misyonerliklere füze saldırıları, alkollü içki satan mekânlara bombalı saldırılar ve Mukteda es-Sadr taraftarlarının Nasıriye’deki protestocu gençlere saldırıları gibi son olaylar, Ayetullah Sistani’yi, devletin bu eylemleri gerçekleştiren gruplara karşı mücadelesinin başarısı konusunda endişelendirdi. Bu yüzden Haşdi Şabi’nin devleti destekleyen bir güce dönüşmesi gerektiğine kanaat getirdi.

Haşdi Atabat Konferansı

Konferans, Şialar için Mekke ve Medine’den sonra en kutsal iki mekânın yani Hazreti Ali ve Hazreti Hüseyin türbelerinin civarında gerçekleşti. Konferans için seçilen “Haşdi Atabat, Fetva Takipçileri ve Devlet İnşacıları” başlığı birçok mesaj içermektedir. Öncelikle bu gruplar, kendilerini Ayetullah Sistani’nin gerçek takipçileri olarak tanımlamaktadır. Yani onlar açısından diğer gruplar Ayetullah Sistani’nin fetvalarına uymamaktadır. Nitekim Ali Ekber Tugayı Komutanı Ali Hamdani, sadece Haşdi Atabat olarak bilinen dört grubun Ayetullah Sistani’nin fetvalarına bağlı olduğunu ifade etti. Diğer mesaj ise konferansın açılışında konuşma yapan Muhammed Ali Bahru’l-Ulum’un ifadelerinde yer aldı. Ayetullah Sistani’ye yakın bu isim, Haşdi Şabi’nin, devletten bağımsız hareket edip devlete zarar vermek yerine Ayetullah Sistani’yi takip ederek devlete katkıda bulunması gerektiğini ifade etti. Hamdani, tüm silahlı güçlerin tek bir komuta altında faaliyet göstermesi ve ayrıca Haşdi Şabi’nin, terörle mücadele ettiği gibi yolsuzluğa karşı da savaşması gerektiğini vurguladı.

Diğer yandan Irak, erken seçimlerin eşiğinde ve önceki seçimlerde olduğu gibi İran yanlısı gruplar, Haşdi Şabi ve Ayetullah Sistani’nin adını suistimal ederek Ayetullah Sistani’nin görüşünün aksine tekrar seçimlere katılacaktır. Bu nedenle Haşdi Atabat yetkilileri, Haşdi Şabi’nin siyasi faaliyetlere girmemesini talep etmekte ve seçimlere giren grupların Ayetullah Sistani’nin fetvasına karşı geldiklerini açıkça belirtmektedir.

Birkaç ay önce, Asaib Ehli’l-Hak örgütünün lideri olan Kays el-Hazali, Haşdi Şabi’nin Atabat ve Velayi olarak iki kola bölünmesini, Haşdi Şabi’nin parçalanması için hazırlanan bir ABD-İsrail projesi olarak nitelendirdi. Konferansın yapıldığı günlerde İran yanlısı gruplara ait sosyal medya hesapları da aynı iddiaları geniş çapta tekrarladı. Anlaşılan bu gruplar, Ayetullah Sistani’ye karşı olarak görülmek istememektedir. Zira yasal meşruiyete sahip olmalarına rağmen halk nezdinde itibarları sorgulanmaktadır ve Ayetullah Sistani çizgisinden ayrılmaları, önümüzdeki seçimlerde onları zor durumda bırakacaktır. Bu durumun farkında olan İran yanlısı gruplar, birkaç yıldır söylemlerinde siyasette mezhepçilik yapılmaması gerektiğini vurgulamalarına rağmen bahsi geçen endişelerden dolayı mevcut parlamentoda bulunan tüm Şii grupların, “Şiaların Evi” adıyla bir ittifak çatısı altında önümüzdeki seçimlere katılmasını talep etmeye başlamıştır.