Yaptırım ve Salgının Gölgesinde İranlı Milyonerler

Yaptırım ve Salgının Gölgesinde İranlı Milyonerler
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Genel çerçevede İran’da hem makro hem de mikro ekonomik durum tarihin en kötü şartlarını tecrübe etmektedir. Alt ve orta sınıf, ABD ambargoları ve koronavirüs salgınının sonuçları olan enflasyon ve işsizlik ile mücadele etmekteyken üst sınıf için bunu söylemek oldukça zor görünmektedir. Son yıllarda, İranlı milyonerler krizlerden yararlanarak servetlerini artırmıştır.

Capgemini adlı danışmanlık şirketinin Dünya Zenginlik Raporu’na göre (World Wealth Report) İran’daki milyoner sayısı 2020 yılında %21,6 artarken küresel ortalama ise yalnız %6,3 olarak gerçekleşti. Dolar varlığı olan milyonerlerin serveti de %24,3 büyüdü. Rapora göre İran’da şu anda yaklaşık 250.000 milyoner bulunuyor ve çoğu başkent Tahran’da yaşıyor. Tahminlere göre milyonerlerin hızlı yükselişi, İran’ı dünyanın 14. ve Orta Doğu’nun en zengin ülkesi yapıyor. İran’ın en büyük rakibi ise yaklaşık 210.000 milyoner ile 17. sırada yer alan Suudi Arabistan.

Raporda milyoner sayısının artmasında iki temel neden gösterilmiştir. Bunlardan birincisi hem koronavirüs salgını hem de hükûmetin İran halkını yatırım için teşvik ettiği Tahran Borsası’dır. Tahran Borsası’nda, 2019 Temmuz-Ağustos dönemine nispetle 2020 Temmuz-Ağustos döneminde borsa değeri endeksi %1.501 büyümüştür. Tahran Borsası’nın gözdesi hisse senetleri piyasası ise %1.561 büyümüştür. ABD pazarındaki endeks değeri yüksek 500 büyük senedin alınıp satıldığı bir piyasa olan S&P 500 ise bu dönemde sadece yaklaşık %17 değer kazanmıştır. Yaptırımlar nedeniyle kısıtlanan uluslararası varlıklara erişim, İranlı milyoner adaylarının yatırımlarını hisse senetlerine yöneltmiştir. Borsadaki bu denli yükseliş yeni milyonerleri de beraberinde getirmiştir.

Diğer neden ise kripto paralardır. 2020’nin başından itibaren hızla değer kazanan kripto paralar, dünya üzerinde yeni milyonerler yaratmıştır. Ülkedeki ucuz elektrik ve uluslararası legal piyasalara erişim engelleri nedeniyle İranlılar “milyoner” olma hayaliyle kripto para piyasasına “madenci” ve “tacir” olarak yönelmiştir. Birçok İranlı, kripto para serüveninden milyoner olarak ayrılmıştır. Kripto para piyasalarında ABD doları ile işlem yapılması sebebiyle söz konusu milyonerlerin servetleri, yerel para olan tümenin dolara karşı zayıflığı nedeniyle daha da artmıştır.

İran’da milyoner olmak yeni bir olgu değil. Her ne kadar ülke ekonomisinin dengesi yaptırımlar ve diğer ekonomik şoklar nedeniyle bozulsa da müesses nizam aktörlerinin çocukları ve torunlarının lüks tüketim mallarına ulaşımı oldukça kolay. Ayetullah Humeyni’nin torunu Atefeh Eshraghi, Londra’da 3.800 dolarlık bir çantayla fotoğraflanmıştı. Buna ilave olarak İranlı yöneticiler, halkın tepkisini çekmemek için makam aracı olarak İran yapımı otomobilleri tercih etseler de basına yansıyan birçok örnekte görüldüğü gibi takım elbiselerini ünlü İtalyan ve Fransız markalarından ve saatlerini ise İsviçre menşeli ürünlerden seçmektedirler. Ayrıca ülke sathında İran arabalarının yanında dünyaca ünlü Alman ve İtalyan otomobillerini lüks semtlerde görmek oldukça mümkün. Zenginliklerini ülke içinde gösteremeyen İranlılar, yurt dışında kıyafetleri ve bindiği araçlarla servetlerini belli etmektedir. “Rich Kids of Iran” adlı Instagram sayfası başta olmak üzere benzer sayfalar her kesimden İranlı milyonerlerin yaşam tarzlarını fotoğraf ve videolar ile ortaya koymaktadır.

Hangi İran?

Bir tarafta milyoner İran bir tarafta da asgari yaşam donanımlarını sağlayamayan İran bulunuyor. Birçok ülkede üst ve alt kesim arasında fark bulunuyor. Ancak ülkedeki bazı göstergeler, aradaki farkın ne kadar fazla olduğu hakkında ipucu vermektedir. İki ayrımın sert olması ülkedeki gelir adaletsizliğinin boyutunu gösteriyor ki İran için başkent Tahran bunun en büyük örneğidir. Şehrin kuzey tarafı açık ara farkla müreffeh bir hayat yaşarken güney tarafında halk yoksullukla boğuşmaktadır. Ancak çoğunluğun net bir şekilde yoksulluk tarafına yakın olduğu söylenebilir. Resmî veriler arasında ihtilaflar bulunsa da veriler yoksulluğun ekseriyette olduğunu göstermektedir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım oranının oldukça düşük olması da halkın yoksulluğa tepkisi olarak okunmalıdır.