Kendine, İran siyasi kültürüyle bütünleşmeyen first lady rolünü atfeden Cemile Alemu’l-Huda; siyasal düzenin sınırlarını aşmadan, cumhurbaşkanları eşlerinin medya ve siyasetten uzak durma geleneklerini kırma gayretindedir.
Cemile Alemu’l-Huda’nın Etkin First Lady Olma Çabaları
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin eşi Cemile Alemu’l-Huda’nın önceki cumhurbaşkanı eşlerinin aksine siyasi ve kamusal alanda aktif bir şekilde var olma çabası, çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiştir. Önceki cumhurbaşkanı eşleri, genel itibarıyla siyasetten uzak durarak daha çok geleneksel bir anlayışla “şefkatli bir eş ve anne” rolünü üstlenmiştir. Alemu’l-Huda ise bu geleneksel anlayıştan sıyrılarak kendine güçlü bir kadın imajı yaratma gayretine bürünmüş ve siyaset sahnesinde etkin bir nüfuz elde etmenin peşine düşmüştür. Nitekim daha önce benzeri görülmemiş şekilde kamuoyunda “first lady” ünvanıyla anılmaya başlanmıştır. Bu ünvan, İran’da hukuken herhangi bir anlam ifade etmediği gibi toplumsal ve siyasal anlamda karşılık bulmamaktadır. Alemu’l-Huda’nın İran siyasi literatüründe kullanılmayan söz konusu bu ünvanla telakki edilmesi, güçlü kadın imajı doğrultusundaki çabalarının meyve verdiğini kanıtlar niteliktedir. Öyle ki Alemu’l-Huda’nın bakan atamalarına kadar devlet işlerinde nüfuz sahibi olduğu iddia edilmekle beraber, Devrim Rehberi Ali Hamenei’nin bu durumdan hoşnut olmadığı ileri sürülmektedir.
Cemile Alemu’l-Huda Kimdir?
1965 yılında Meşhed’de dünyaya gelen Alemu’l-Huda, henüz 18 yaşındayken 1983 yılında Reisi ile evlenmiş ve Reyhane ile Meryem adlarında iki kızı olmuştur. 2001 yılında Terbiyet-i Müderris Üniversitesi eğitim felsefesi alanında doktora eğitimini tamamlamıştır. Hâlihazırda Şehit Beheşti Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümünde öğretim üyesi ve Kültür Devrimi Yüksek Konseyi Sekreterliği bünyesindeki Talim ve Terbiye Komisyonu başkanıdır. Pek çok telif eseri bulunan Alemu’l-Huda, birçok kez ödüle layık görülmüştür. Bunlardan biri, 2009 yılında “İslami Eğitim ve Öğretim Teorisi” başlıklı kitabının Kültür ve İslami İrşat Bakanlığı tarafından yılın kitabı seçilmesidir.
Devrim Rehberi’nin Horasan-i Razavi ili temsilcisi ve Meşhed Cuma İmamı Ahmed Alemu’l-Huda’nın kızıdır. Aşırı radikal bir profile sahip olan babasının, İran’da oldukça etkin bir siyasi nüfuzu bulunmaktadır.
Eski Cumhurbaşkanı Eşlerinin Siyasi Faaliyetleri
İran’da cumhurbaşkanı eşlerinin aktif siyasette yer alması bir yana dursun, çoğunlukla medyada görünür olmaları dahi görülmüş bir durum değildir. Hamenei’nin eşi Mansure Hüceste Bakırzade, eşinin ne cumhurbaşkanlığı ne de devrim rehberliği döneminde kamusal alanda ön plana çıkmıştır. Hasan Ruhani’nin eşi Sahibe Arabi’ye ilişkin bilgi yok denecek kadar azdır. Muhammed Hatemi’nin eşi Zühre Sadıki ise eşinin bazı ziyaretlerinde ona eşlik etmiş ancak siyasi eylemlerde bulunmayıp daha çok sosyal faaliyetlerle uğraşmıştır. İran’ın ilk Cumhurbaşkanı Ebu’l Hasan Beni Sadr’ın eşi Ezra Hüseyni’nin, kocasının cumhurbaşkanı olduğu döneme ait hiçbir görüntüsü bulunmamaktadır. Muhammed Ali Recai’nin eşi Atike Sadıki (Puran Recai) ise eşinin ölümünden sonra milletvekilliği yapmıştır.
İran’ın eski cumhurbaşkanlarının eşleri arasında en ciddi siyasi eylemde bulunan kişi, eşinin cumhurbaşkanlığı yaptığı yıllarda Tahran ile Riyad arasında köprü olduğunu bizzat söyleyen Ekber Haşimi Rafsancani’nin eşi İffet Maraşi'dir. 2006 yılında İran adına Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde bulunmuş ve “İslam ve İran’da İnsan Hakları” konusunda Arapça bir konuşma yapmıştır. Ayrıca Rafsancani anılarında, karısının hayatında ve kararlarında önemli bir rol oynadığını gösteren çok sayıda alıntıdan bahsetmektedir. Mahmud Ahmedinejad’ın eşi Azam es-Sadat Ferahi, sönük de olsa aktif olan cumhurbaşkanı eşlerindendir. Ahmedinejad’a yurt içi ve yurt dışı birçok gezide eşlik etmiş ve il gezileri sırasında yardım kurumlarını ziyaret etmiştir. Eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in eşi Suzan Mübarek’e bir mektup yazarak ondan Filistin halkına yardım etmesini istemesi, siyasi eylemlerinden biridir.
Alemu’l-Huda’nın Artan Nüfuzu
Adından sıklıkla bahsettiren Alemu’l-Huda’nın siyasi faaliyetleri ve kendine first lady rolü atfetme çabaları, eşi Reisi’nin 2017 ve 2021 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde propaganda sürecine kadar uzanmaktadır. Bu dönemde sadece toplantılara katılmakla sınırlı kalmamış, eşinin seçim kampanyasını yürütmekle sorumlu kişileri yönetmiştir. Kamusal alanda kadın hakları savunuculuğuna soyunan Alemu’l-Huda’nın, Reisi hükûmetinin kurulmasından sonra da perde arkasında kabinenin oluşumunda önemli bir rol oynadığı aktarılmaktadır. Ocak 2023’te düzenlenen 1. Uluslararası Etkili Kadınlar Kongresi’nde Alemu’l-Huda, “Cumhurbaşkanı’nın eşi” yerine “İran’ın First Lady’si” olarak tanıtılmıştır. Ayrıca ABD’li eski First Lady Michelle Obama’nın anılarını kaleme aldığı kitabı överek benzer bir kitap yazma arzusunu dile getirip Reisi’nin bu fikri desteklediğinin bildirilmesi de Alemu’l-Huda’nın etkin bir first lady olma çabalarından biri olarak okunabilir. Alemu’l-Huda’nın bu şekilde anılması, birçok çevrede tepkiye yol açmıştır. Bu çevrelerden biri olan İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan; söz konusu ünvanın, Hamenei’nin eşi için kullanılabileceğini vurgulamıştır.
Alemu’l-Huda, önceki cumhurbaşkanı eşlerinin aksine Reisi ile resmî törenlerde yer aldığı gibi eşinden bağımsız ziyaretler de gerçekleştirmekte ve devlet başkanlarının eşlerini ağırlamaktadır. Hatta Reisi’nin 12-16 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdiği 5 günlük Latin Amerika ülkeleri ziyaretinde eşine eşlik etmiştir. Onun için haremlik selamlık karşılama protokolü dahi düzenlenmiştir. Ziyaret sırasında siyasal düzenin politikalarını ve İran’ın kadın konusundaki tutumunu destekleyen söylemler içeren bir röportaj vermiş ve bu röportaj, büyük yankı uyandırmıştır. Röportajdaki, “Tarihte Moğollar, Türkler ve Araplar tarafından işgale uğradık ama hiçbiri bizim kültürümüzü değiştirmedi.” ifadeleri de infiale yol açmıştır.
Alemu’l-Huda’nın oluşturmak istediği etkin kadın figürü imajının “sistem” tarafından hoş karşılanmadığını söylemek mümkündür. Nitekim Birleşik Krallık merkezli Amwaj Media, saha kaynaklarından elde edilen bilgilere dayanarak Hamenei’nin, Alemu’l-Huda’nın siyasi faaliyetlerinden ve devlet işlerine karışmasından rahatsızlık duyduğunu; bu konuda Reisi’yi uyardığını aktarmaktadır. Amwaj Media’nın muhafazakâr bir figür olarak belirttiği saha kaynağı, Hamenei’nin uyarısına rağmen Alemu’l-Huda’nın nüfuzunu sürdürdüğünü de ileri sürmektedir.
İran’da First Lady Ünvanı Hayata Geçebilir mi?
İran’da first lady ünvanı daha çok Batı ülkelerindeki ataerkil siyaset dünyasının bir ürünü olarak görülmektedir. Bu yaklaşıma göre Doğu ülkelerinde devlet başkanının eşi, daha çok sultan veya kraliçe gibi ünvanlarla anılmaktadır. Bu ünvana sahip kadınlar, genellikle sosyal alanlarda faaliyet göstermekle beraber siyasi arenada etkin bir role sahip değillerdir. İran’da; Pehlevi Dönemi’nin son zamanlarında, şah eşlerinin “Şahbanu” ünvanıyla belirgin bir toplumsal rol üstlendiği ancak bu rolün siyasi anlamda belirleyici bir etki yaratmadığı görülmektedir. Devrim’den sonra ise İran’da devlet başkanının eşi için atfedilen bu rol tamamen rafa kaldırılmıştır. Zaman zaman bu rolün yeniden ifa edilmesi gündeme gelse de Reisi dönemine kadar first lady ünvanının kullanıldığı görülmemiştir. Alemu’l-Huda’nın, eşinin yanı sıra babasının da sahip olduğu etkin nüfuzdan yararlanarak kendine bir rol atfetmeye çalıştığını söylemek yerinde olacaktır. Bu şekilde siyasal düzenin sınırlarını aşmadan, cumhurbaşkanları eşlerinin medya ve siyasetten uzak durma geleneklerini kırmaya çalıştığı söylenebilir. İlginç olan; bu çabasının, babasının dünya görüşüyle pek de örtüşmediği gerçeğidir. Ancak damadı ve kızının sistem içindeki nüfuzunu artırması, onun da nüfuzunu artırması anlamına gelmektedir.
İran’da cumhurbaşkanı eşi için first lady ünvanının kullanılmasının çetrefilli bir konu olduğunu belirtmek mümkündür. Geleneksel tanıma göre first lady, bir ülkenin en yüksek siyasi ricalinin eşini ifade eden bir kavramdır. Ancak İran Anayasası’na göre İran’daki en yüksek siyasi rical, cumhurbaşkanlığı değil devrim rehberliği makamıdır. Cumhurbaşkanlığı ise devrim rehberliğinden sonraki en üst düzey makam olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla İran’da first lady ünvanının cumhurbaşkanı eşinden ziyade devrim rehberi eşi için kullanılması daha makul görünmektedir. Öte yandan ideolojik açıdan bakıldığında hem first lady kavramının çıkış yerinin ABD olması hem de devrim rehberliği makamının temsil ettiği değerler gibi etkenler; bu ünvanın kullanılmasına imkân tanımamaktadır. Bu noktada, devrim rehberi ve cumhurbaşkanı eşleri için bahsi geçen ünvanın yerine siyasal düzenle uyumlu olan ve şeri açıdan sıkıntı teşkil etmeyecek yeni tanımlandırmaların oluşturulması çözüm oluşturabilir lakin İran’daki karar alıcı mercilerin bu gibi bir uygulamaya çok sıcak bakmasının pek ihtimal dâhilinde olmadığı atlanmamalıdır. Yine de Alemu’l-Huda’nın “sisteme bağlı güçlü kadın siyasetçi” figürü oluşturma çabaları, İran’daki siyasilerin eşleri için bir örnek teşkil edebilecek potansiyele sahiptir.