Türkiye Seçim Sonuçlarının İran Basınındaki Yansımaları

Türkiye Seçim Sonuçlarının İran Basınındaki Yansımaları
İran basınının Türkiye seçimlerine ilişkin yaklaşımında, demokrasi vurgusu ve seçimlerin her açıdan İran’a örnek teşkil etmesi gerektiği arzusu sezilmektedir.
Yazı boyutunu buradan ayarlayabilirsiniz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferiyle sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Seçimleri, küresel ölçekte yankı bulduğu kadar İran kamuoyunda da yoğun ilgiyle takip edilmiştir. Seçimlerden önce kaleme aldığımız “İran Basınının Türkiye Seçimlerine Bakışı” başlıklı yazıda da belirttiğimiz üzere Türkiye’deki olası bir iktidar değişikliğinin ikili ilişkileri ne yönde etkileyeceği sorusu farklı perspektiflerden tartışılmıştır. Bu kapsamda, Erdoğan iktidarında ikili ilişkilerin çeşitli dönemlerde iş birliği, rekabet ve çatışma sürekliliği içinde devam ettiği hususunda mutabık kalınmış ancak reformcu ve ılımlı yayınlar, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanmasının İran’ın menfaatine olacağını vurgularken muhafazakâr yayınlar ise daha çekimser ve Erdoğan’dan taraf olmayan bir çerçeve çizmiştir. Bu yazımızda ise ilk ve ikinci tur olmak üzere seçim sonuçlarının İran’daki yankılarını, resmî açıklamaların yanında muhalefet pozisyonundaki reformcu-ılımlı dinamiklerin görüşlerini; ülke medyasının yaklaşımı üzerinden değerlendirmeye çalıştık.

Resmî Açıklamalar ve Muhalefetin Tepkisi

Seçimlerin ikinci tura kalmasının ardından İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, “Türkiye’deki seçimlerin yüksek katılımla gerçekleşip başarıyla tamamlanması, demokrasinin zaferinin bir işaretidir.” açıklamasında bulunmuştur. İran’da Sünni din adamı ve Zahedan Cuma İmamı Mevlevi Abdülhamid İsmailzehi, Türkiye seçimlerinin kalkınmanın ve özgür seçimlerin simgesi olduğunu kaydetmiştir. İkinci tur seçim sonuçlarının kesinleşmesiyle birlikte İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Erdoğan’ı telefonla arayarak tekrar cumhurbaşkanlığına seçilmesini kutlamış ve yeni dönemde ikili ilişkilerin daha da genişlemesi gerektiğini vurgulamıştır. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da Mevlüt Çavuşoğlu’nu arayarak tebrik mesajını iletmiştir. Ayrıca Erdoğan’ın yemin törenine Tahran’ı temsilen katılan İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir de Erdoğan’ı tebrik etmiş ve Türkiye’nin İran için önemli ve stratejik bir komşu olduğunu aktarmıştır. Yeşil Hareket’in lideri Mehdi Kerrubi’nin partisi olan Millî Güven Partisinin genel sekreterliğini yürüten İlyas Hazreti, demokrasi vurgusuyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etmiş ve galibiyetinin İslam ülkeleri için bir olgu teşkil ettiğini kaydetmiştir.

Reformcu ve Ilımlı Yayınların Yaklaşımı

Reformcuların sembol lideri Muhammed Hatemi Dönemi’nde birinci cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini ifa eden ve hâlihazırda Düzenin Yararını Teşhis Konseyi (DYTK) üyesi olan Muhammed Rıza Arif, seçimlerin ikinci tura kalmasının ardından “Gelişmiş Demokrasi Örneği” başlıklı bir yazı yayımlamıştır. Millî Güven Partisine yakınlığıyla bilinen İtimad-ı Millî gazetesinde yayımlanan yazısında, “Bu seçimler, Müslüman ve Batılı olmayan bir ülkede gelişmiş bir demokrasi ve siyasal katılım örneği teşkil etmektedir.” yorumunda bulunmuştur. Türkiye’deki demokrasi düzeyine değinen Arif, siyasi partilerin askerî müdahale olmaksızın özgürce seçim kampanyası yürütebildiklerini belirtmiş ve seçim sonuçlarına saygı duyulduğuna dikkat çekmiştir. Akabinde Türkiye’deki özgür seçimlerin İran’a ders olabileceğinden bahsetmiştir.

Aynı gazete, reformcu gazeteci Abbas Abdi’nin “Büyük Milletin Sermayesi” başlıklı yazısına da yer vermiştir. Söz konusu yazıda, Erdoğan’ın mirasının Türkiye için Atatürk’ten daha önemli ve kalıcı olabileceğini öne süren Abdi, “Erdoğan, Türkiye’yi yaygın yolsuzluğun ve dindarlar ile laik hükûmet arasında derin bir uçurumun olduğu düşük seviyeli bir ülkeden, dinamik bir ekonomiye ve çok farklı bir idari sisteme sahip modern bir ülkeye dönüştürdü; vatandaşına öz güven aşıladı.” yorumunda bulunmuştur. Bunun yanında Erdoğan’ın, NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye’yi NATO’dan bağımsız bir aktör hâline getirebildiğini ileri sürmüş ve demokrasiyi kurumsallaştırarak ülkesini darbeci ve yozlaşmış askerî vesayetten kurtardığını aktarmıştır. Ayrıca “Erdoğan’ın milletine faydalı olduğu gibi biz de milletimize faydalı olmalıyız.” ifadelerine yer vermiştir. Öte yandan aynı gazete, kesinleşen seçim sonuçlarını da “Demokrasi Zaferi” manşetiyle okura sunmuştur.

Onarımın Uygulayıcıları Partisine yakın Sazendegi gazetesinde, ilk tur seçim sonuçlarının ele alındığı “Demokrasinin Gücü” manşetli bir yazı neşredilmiştir. Yazıda, ilk turu kazanamaması nedeniyle Erdoğan’ın başarısız olduğu yönündeki değerlendirmelere atıfta bulunularak “Ülkesini yoktan var eden ve ülkesinin en şanlı özgür seçimlerinden birini gerçekleştiren biri başarısız mı oldu?” sorusunu yöneltmiştir. Bunun yanında “Halkın %88’ini sandık başına getirmeyi başaran özgür bir seçimin ihtişamına tanık olduk.” ifadelerine yer verilerek seçimlerin asıl kazananının Türk halkı olduğu ancak Türk halkının da gerçek demokrasiyi hayata geçiren Erdoğan’a minnettar olması gerektiği belirtilmiştir.

İranlı eski diplomat Kuruş Ahmedi’nin Şark gazetesinde yayımlanan “Türkiye’de Umut Vadeden Seçim” başlıklı yazısında, Türkiye seçimlerinin Orta Doğu’nun en özgür ve adil seçimlerinden biri olduğu yorumuna yer verilmiştir. Eski Tahran Milletvekili Muhammed Ali Vekili’nin genel müdürlüğünde neşredilen İbtikar gazetesi; “Erdoğan, Suriye ile sorunları çözüp Beşşar Esed ile görüşmüş olsaydı daha fazla oy alabilirdi.” iddiasında bulunmuştur. Merdumsalari Partisinin yayın organı Merdumsalari gazetesi, seçim sonuçlarını “Ata Tayyip Kemal Amcanın Meydan Okumasından Geçti” manşetiyle okuyucuya sunmuş ve Türkiye’yi Erdoğan’sız düşünmenin çok zor olduğunu aktarmıştır. Eski cumhurbaşkanı ve pragmatik siyasetçi Ekber Haşimi Rafsancani’ye yakın Arman-ı İmruz gazetesi ise seçim sonuçlarını “Erdoğan’ın Seçimlerdeki Napolyon Zaferi” şeklinde haberleştirmiştir.

Muhafazakâr Yayınların Yaklaşımı

Devrim Rehberi’nin uhdesinde neşredilen aşırı radikal Keyhan gazetesi, Türkiye seçimlerinden övgüyle bahsettikleri için reformcu çevreleri hedef almış; hatta onları “darbeci” olmakla itham ederek ihanetle suçlamıştır. Bunun yanında söz konusu seçimler ile 2009 İran Cumhurbaşkanlığı Seçimlerini mukayese etmiş ve Türkiye’de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından Yeşil Hareket olaylarına benzer isyan veya protesto gösterilerinin tezahür etmemesine atıfta bulunarak Türkiye’deki seçim sonuçlarının reformcuları utandırdığını yazmıştır. Direniş Cephesi’ne yakınlığıyla bilinen Vatan-ı İmruz gazetesi de benzer bir çerçeve çizerek reformcuların, Türkiye seçimlerini övme yetkilerinin bulunmadığını belirtmiştir. Devrim Muhafızları Ordusuna (DMO) yakınlığıyla öne çıkan Cevan gazetesi de “Siz Reformcular Seçimlere Katılımı Artırmak İçin Ne Yaptınız?” başlıklı bir yazı sunmuş ve “Reformcuların Türkiye seçimlerine olan kıskançlıkları artık yürek burkuyor.” ifadelerine yer vermiştir.

Genel yayın yönetmeni Devrim Rehberi tarafından atanan ve Keyhan gazetesine nazaran nispeten mutedil denebilecek İttilaat gazetesinde ise müspet bir çerçeve içerisinde “Erdoğan Bir Beş Yıl Daha” başlıklı bir yazı sunulmuştur. Yazıda, Ankara-Tahran hattındaki ilişkilerin genişletilmesi için yeni ve doğru bir bakış açısının benimsenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf’a yakınlığıyla öne çıkan Horasan gazetesi, Erdoğan’ın galibiyetini “Sahipkıran Sultan” başlığıyla haberleştirmiştir. İran’ın iç ve bölgesel politikalarında belirleyici bir rol oynayan İslami Azad Üniversitesinin uhdesinde neşredilen Ferhigtegan gazetesi, seçimlere ilişkin temel parametreleri değerlendiren sosyolojik bir yazıya yer vermiştir. İran Kızılay Cemiyetinin denetiminde yayımlanan Şehrvend gazetesi, “Reis’in Sisli Akşamı” manşetine yer vererek Erdoğan’ın siyasi kariyerini irdelemiş ve Erdoğan’ı, Osmanlı sultanı olarak tasvir etmiştir. Eski Merkez Bankası Başkanı Ali Salihabadi’nin denetiminde yayımlanan Sitare-i Subh gazetesi ise “Milliyetçiliğin Zaferi” manşetini kullanmıştır.

Bunlara ek olarak bağımsız bir yayın politikası benimseyen Cumhuri-yi İslami gazetesi, İranlı yetkililerin Türkiye seçimlerinden çıkarması gereken dersleri konu edinmiştir. Bu bağlamda İran’da gerçekleşen son seçimlerde katılım oranının düşüklüğüne işaret ederek yetkililerin katılım oranını yükseltmek için çaba göstermesi gerektiğini ifade etmiş; İran’ın, Devrim’den sonraki yıllardaki siyasi atmosfere dönerek Türkiye ve diğer ülkelere model olması gerektiğini kaydetmiştir.

Değerlendirme

İran basınının Türkiye seçimlerine ilişkin yaklaşımına bakılacak olunursa genel anlamda seçim sonuçlarından memnuniyet duyulduğunu belirtmek mümkündür. Yeni dönemde ikili ilişkilerin daha da gelişmesi yönündeki yorumlara yer verilse de söz konusu memnuniyetin, Erdoğan’ın iktidarda kalmasından ziyade seçimlerin demokratik bir şekilde gerçekleşmesi ve Türk halkının sandığa duyduğu güvenden kaynaklandığını söylemek abartılı bir söylem olmayacaktır. Reformcu ve ılımlı çizgideki yayınlarda, İran’ın Türkiye seçimlerinden çıkarması gereken derslerin altı çizilmiş ve Türk halkının kendi ülkesinin kaderini belirleme hususundaki bilinçli tavrı takdir edilmiştir. Muhafazakâr yayınlar ise muhalefetin Yeşil Hareket olaylarında olduğu gibi seçim sonuçlarından memnun olmayıp kargaşa çıkarmaya kalkışmadığına dikkat çekerek reformcu çevreleri hedef almış ve bu çevrelerin, İran’daki demokrasi koşullarını eleştiren iddialarını çürütme gayretine bürünmüştür. Dolayısıyla İran basınının Türkiye seçimlerine ilişkin yaklaşımında, demokrasi vurgusu ve seçimlerin her açıdan İran’a örnek teşkil etmesi gerektiği arzusunun sezildiğini söylemek yerinde olacaktır.

Son olarak İran basını özellikle Ankara’nın Suriye ve Kafkasya politikaları karşısında Türkiye’ye karşı genellikle manipülatif bir tutum sergilemekte ve “neo-Osmanlıcılık” politikası izlemekle suçladığı Erdoğan’ı; “diktatör”, “halife”, “padişah” ve “sultan” gibi ithamlarla anmaktadır. Seçimlerden önce konuya ilişkin yayımlanan analizlerde de bu minvalde yorumlara sıklıkla rastlansa da İran basınının, seçim sonuçlarını genellikle (bir iki analiz dışında) bu çerçeveden sıyrılarak irdelediği ve Erdoğan’ın hem demokratik tutumundan hem de Türkiye’de sağladığı siyasi dönüşümden övgü dolu sözlerle bahsedildiği görülmektedir.